Kütüphaneleri kitap almak ya da okumak için kullanıyor musunuz? Kütüphaneye en son kitap okumak için gittiğimde tek ben okuduğum için ders çalışan insanların suçlayıcı bakışlarıyla karşılaştım da..
Son 10 gündür bu kitapla yatıp kalkıyorum desem yalan olmaz... Okuma serüvenimde bu kitap bir kilometre taşı oldu benim için. Nedenlerini dilim döndüğünce anlatmaya çalışacağım. Çünkü anlatacak gerçekten çok şey var bu kitapla ilgili. Hepsini bir incelemeye sığdırmak mümkün olamayacağı için kendimce önemli gördüğüm bazı konuları masaya
Arif Bilgili
Elinde ufak bir bavul, gerçek dünyada belki yanıp tutuştuğun markaların hepsinden uzaksın. Zira burada ayakkabı giymek bile, kavgaya hazırlanmakla eş değer sayılıyor. O pahalı ayakkabıların hükmü yok anlayacağın. Bulutları, çimenleri, herşeyi özleyebileceğin bir mekana uğurlanıyorsun. Köstekli saat tıkırtısıyla ilerleyen
Dünya edebiyatının en iyi eserlerinden olduğu varsayılan Suç ve Ceza’yı anlamak için Raskolnikov'un eylemlerini ve düşünsel formunu sorgulamamız gerektiğini düşünüyorum.
# YÜZLERCE İYİLİK ELDE ETMEK İÇİN BİR KÖTÜLÜK YAPILABİLİR Mİ?
Raskolnikov'un maddi durumu oldukça kötüdür. Üniversite öğrencisi olan Raskolnikov, roman boyunca
Okur musunuz bilmem lakin yazdım.
İncelemeye başlamadan önce, felsefi bilgileri bu denli basit ve eğlenceli bir üslup ile kaleme alan Nigel Warburton 'a şükranlarımı iletiyorum :)
* Metnin uzunluğu gözünüzü korkutmasın, madde madde elimden geldiği kadar özetlemeye çalıştım.
Kitabımız kronolojik bir sıraya göre dizilmiş, 40 bölümden oluşuyor.
Bir kitap ne kadar aşağılayıcı olabilirse o kadar aşağılayıcı olmuş. Kimi? Kadını. Şaşırdık mı? Hayır.
Tesettürlü veya tesettürsüz dememiş, kadınları küstahça eleştirmiş.
"Tesettürlü oldu-ğunu zanneden çıplakların sayısı ise her geçen gün artmakta." -SAYFA 47-
Hadi şimdilik kadınları geçelim de 3 yaşındaki çocuktan ne istemiş onu
- Gençken yaptığınız çok büyük bir hata varmı?
- Olmaz mı? Hem de öyle çok var ki.
- O zaman aynı hataları yine yapın.İnsan gençlik günlerine dönebilmek için akılsızlıklarını tekrarlamalıdır.
*
“Cahilliğin dağlarında gezenler için; almasını bilene bilgece öğütler, yaşanmışlıkların getirdiği doğru tespit ve öneriler, samimi itiraflar; bir o kadar da topluma tenkit yağmuru. İlber Ortaylı’nın sakınmadan söylediği her söz, gençler için altın değerinde. Toplumun her kesimine ustaca entelektüel bir dokunuş, hazır olun; bu bir kültür
Bütün dünyanın virüsle boğuştuğu günlerde, dünyayı ne hale getirdiğini hiç umursamadan virüsün kendi halinde içine kapandığı gibi, Hikmet 1 masasında oturmuş çok ciddi bir konu hakkında düşünmektedir. Karmaşık bir kitabı yeni bitirmiş, kitabın heyecanıyla bir şeyler yazmak istese de devamını getirebileceğinden emin değildir. Her ne kadar oyunlarla
بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
KAHRAMAN ORDUMUZA
👉1-Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak;
İstiklal Marşımız "korkma" diye başlar. Biliyorsun ki bu, Resûl-i Ekrem'in Sevr mağarasında Ebû Bekir'e söylediğidir. Bunlar tesadüf değil." (İsmet ÖZEL)
İstiklâl Marşı'nın ilk kelimesi KORKMAdır. Buradaki korku ne can
Bitmeyen Kavga yı. Bu 3.kitabı olacak. Steinbeck in anlatımını net bir şekilde ayırt edebiliyorsunuz. Kitabın başına hiç bakmadan bu kitabı okusaydım kesinlikle bunu Steinbeck yazmış derdim. Bu önemli bi durum bence. İşci sorunları, yerlilere daha fazla dokunma, toplumsal sorunlar, toprak meselesi
Seni bu kadar geç okuduğuma mı üzüleyim?
Aynı gün başlayıp bitirdiğim için çok kısa sürmüş olmana mı?
Yoksa hiç beklemediğim şekilde sonlanıp tüm dengemi alt üst etmene mi ?
Normal şartlar da bir kitap bitince kafandaki tüm soru işaretlerini de cevaplamış oluyorken,
asıl soru işaretleri kitap bitince başlıyor.
Ters giden planlar üzerine…
Küçük bir
“(…)Efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, mensuplar memleketi olamaz. En doğru, en gerçek yol, medeniyet yoludur. Medeniyetin gerektirdiğini yapmak insan olmak için yeterlidir.”
Ahlak anlayışını edebi kurgu içinde ele alan Tolstoy'un okuduğum en iyi öykü kitaplarından birine imza atmış olduğunu söyleyebilirim.
Rus edebiyatının en iyi ismi olmakla kalmayıp kitaplarının popülerliğini ülkemizde de koruyor olması, beğenilmesinden değil, Oğuz Atay gibi popüler kültürün de bir kurbanı olduğunu rahatça söylemek mümkün.