Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Dünya hiç şimdiki kadar kamplaşmamıştı. Din savaşları, soykırımlar, gezegeni hiçe saymalar, ekonomik krizler, buhranlar, yoksulluk kol geziyor. Herkes dünyadaki sorunların ya da kişisel dertlerinin hiç olmazsa bir kısmından kurtulmak için acil çözümler arıyor. Ne var ki, geleceğin daha fazla karanlıktan başka vaadi yok.
.. " Dünya hiç şimdiki kadar kamplaşmamıştı. Din savaşları , SOYKIRIMLAR , gezegeni hiçe saymalar , ekonomik krizler , buhranlar , yoksulluk kol geziyor. Herkes dünyadaki sorunların ya da kişisel dertlerinin hiç olmazsa bir kısmından kurtulmak için acil çözümler arıyor. Ne var ki , geleceğin daha fazla karanlıktan başka vaadi yok. "
Sayfa 15 - Can yayınlarıKitabı okuyor
Reklam
Francis Osborn Türklerin başarılarının sebeplerinden birinin şaraptan uzak durmaları olduğunu söylüyordu. Böylelikle şarap Türk askerlerini kadınlaştırmıyordu. Ne de olsa şarap "disiplinin baş düşmanı” idi. Ayrıca savaşları için yaz mevsimi seçmeleri de çok akıllıcaydı. Böylelikle sıcağın getirdiği susuzluk gibi gereksiz dertlerle yüz yüze kalmamış oluyorlardı. Yeniçağ'da Osmanlıların askeri gücü ve disiplini üzerine yazılan hemen hemen tüm eserler, Türklerin bu alandaki başarısında şaraptan uzak durmalarının payının altını çizer. Savaş ve sefer esnasında şarap elbette yasaktır. Ximénez de Türk ordusunun savaş zamanlarında gücünü zayıflatmamak için tüm kötülüklerden uzak durduğunu kaydeder: "Savaşa çıktıklarında kötülükleri, şarabı, kadınları, oyunları evde bırakır ve bu taktikle kolayca Mağriplilerin üstesinden gelir ve onları vergi ödemeye mecbur ederlerdi."
Sayfa 396Kitabı okudu
Avrupa'da süren Din Savaşları, aslında hepsi de Hıristiyan olan milletlerin mezhep savaşı idi. Katolikler ile Protestanlar, adeta dindarlar ile kâfirler gibi birbirlerini kırıyor idiler. Temeli böyle bir anlayışa dayanan savaşlar Avrupa'ya çok pahalıya mal olmuştur. Saint Bartelemy Katliamı adıyla anılan facia ise, Fransa Kralı On birinci Charles'ın onayıyla 1572 yılının 24 Ağustos gecesi, Paris ve çevre kentlerde yapıldı, Kışkırtılmış bulunan fanatik Parisliler tarafından başlatılan katliamla, üç hafta içinde 7.000'den fazla Protestan öldürülmüştü.
Ortalık, üniversite mezunu işsizlerle dolu. Emekliler meteliğe kurşun atıyor. Yetişkinlerin hayal kuracak bir dakikası bile yok - kısacası "hayatın katı gerçeklerine karşı, sabah dokuz akşam beş, günde tam sekiz saat ev geçindirmek için, çocuklarının okul parası için mücadele ediyorlar. Dünya hiç şimdiki kadar kamplaşmamıştı. Din savaşları, soykırımlar, gezegeni hiçe saymalar, ekonomik krizler, buhranlar, yoksulluk kol geziyor. Herkes dünyadaki sorunların ya da kişisel dertlerinin hiç olmazsa bir kısmından kurtulmak için acil çözümler arıyor. Bense kalkmış, kökleri bugünün tehditlerinden uzağa, çok eskilere uzanan ruhani bir geleneğin peşinden koşuyorum hâlâ,
Çağımızda (cihad)ın sadece cephede savaşmak olmadığını bilecektir diriliş eri... Ekonomi ve kültür savaşları da cihadın zarurî bölümleri ve kesimleridir. Peygamberlerin ve velilerin aynı zamanda çok defa meslek pirleri olduğunu bilen ve bu geleneğin özüne inen diriliş erleri, erenleri ve pirlerinin de islâmın yeniden diriliş toplumunu kurarken ekonomi ve kültüre hayatlarını adayan kahramanlar olacakları açık bir gerçektir.
Sayfa 55 - Diriliş yayınları, 47. BaskıKitabı okudu
Reklam
Günümüz insanları, yaşamlarımızdaki saçmalıkları ve zulümleri,bir avuç kişinin gülünç zenginliğini ve çoğunluğun hüzün veren fakirliğini,silahları ve savaşları,bunların hiçbirisini kimsenin görmediğine inanırlar ve böyle bir hayatı devam ettirmelerine hiçbir şey engel olmaz.
"İnsanların, yüreklerinde taşıdıkları kaos,kendini dünyaya husumetlerin ve ayrımcılıkların yanı sıra, ırk,ideoloji,inanç ve din savaşları görünümlerinde yansıtır."
Alteo yayıncılıkKitabı okudu
Savaş çıkaran kurumların başında DİN geliyor ..
Savaş çıkaran, çıkmış savaşları sürdüren güçleri sürekli destekleyen kurumların başında din ile endüstri geliyor. Bir din, bir endüstri üstünde durmuyor, genel konuşuyorum. Din günümüze gelinceye kadar her zaman, hem savaşanları, savaştıranları kutsadı. Karşı çıktığı binde bir, o da yarım ağızla oldu.
Sayfa 91 - Evrensel Basım Yayın 1. Baskı 2000Kitabı okudu
…bundan daha da önemlisi, düşünce konusunda gittikçe kendine çeki düzen vermeye çalışan, gittikçe uyuşuk duruma gelen, içgüdü yönünden yoksullaşan Alman ulusuna saldırmaktır sanırım. Ellerine ne geçerlerse yiyorlar hep, karşıtlarla besleniyorlar, ister “inanç” olsun, ister “bilimsel düşünce”, ister “Hrıstiyanlığa özgü sevgi” olsun, ister évangile
Reklam
Antihümanizm= otoriter kilise ve devlet iktidarları
Rönesans sırasında 'Antihümanizm' diyebileceğimiz bir eğilim de gelişti. Yani otoriter kilise ve devlet iktidarını kastediyorum. Aynı dönemde cadılar kovalanıyor, insanlar yakılıyordu; büyücülüğe ve boş şeylere inananlar çok artmıştı; kanlı din savaşları çıktı -tabii Amerika'nın çok kan dökerek fethedildiğini de unutmamak gerek. Hümanizmin hep böyle karanlık bir arka planı oldu. Hiçbir devir sadece iyi ya da sadece kötü değildir. İki belirgin hat halinde bütün insanlık tarihi boyunca uzanır iyi ile kötü. Çoğu zaman da iç içe geçerler...
Sayfa 229 - Pan
siz ne sanıyordunuz?
İslam elbette komünizmden farklıdır; dünyayı yöneten insanüstü düzeni kadiri mutlak bir tanrının yarattığına inanır. Oysa Sovyet Komünizmi tanrılara inanmaz. Öte yandan tanrılarla pek alakası olmayan Budizmi ise din olarak sınıflıyoruz. Budistler gibi komünistler de insanın eylemlerini yönlendirmesi gereken, doğal ve engellenemez yasalara dayanan bir insanüstü düzene inanıyorlardı. Budistler bu yasaların Siddhartha Gautama tarafından keşfedildiğine inanırken, komünistler Karl Marx, Friedrich Engels ve Vladimir İlyiç Lenin'in saptadığına inanıyorlardı. Benzerlikler bu kadarla da kalmıyor. Diğer dinler gibi komünizmin de kendi kutsal metinleri ve kitapları vardı. Örneğin Marx'ın yazdığı ve tarihin yakın bir zamanda proletaryanın kaçınılmaz zaferiyle sonuçlanacağını ileri süren Das Kapital. Komünizmin Bir Mayıs İşçi Bayramı ve Ekim Devrimi'nin yıldönümü gibi kutlamaları ve bayramları vardı. Marksist diyalektik uzmanı ilahiyatçıları ve her Sovyet ordusunun komiser adı verilen, askerlerin ve subayların bağlılığını denetleyen görevlileri de vardı. Komünizmin de şehitleri, kutsal savaşları, ayrıca Troçkizm gibi sapkın akımları vardı; Sovyet Komünizmi fanatik ve tebliğci bir dindi, inançlı bir komünist Müslüman veya Budist olamazdı, ve gerekirse hayatı pahasına, Marx ve Lenin'in öğretisini yayması beklenirdi.
Son derece kavgacı yapıdaki bir "savaş tanrısı" olan bir kabile, tanrıları barış ve uyumu teşvik eden ya da herhangi bir tanrıya inanmayan rakip kabilelere karşı olan tüm savaşları kazanır. Savaşta şehit düştüklerinde doğruca cennete gideceğine sarsılmaz biçimde inanan savaşçılar cesurca dövüşürler ve seve seve canlarını feda ederler. O halde bu tür bir dini olan kabilelerin kabileler arası savaş ortamında ayakta kalmaları, yendikleri kabilenin çiftlik hayvanlarını çalmaları ve kadınlarını kendilerine cariye olarak almaları daha olasıdır. Bu gibi başarılı kabileler çarçabuk yavru kabileler üretirler ve bu yavru kabileler daha çok yavru kabilenin doğmasını sağlar ve bunların hepsi aynı kabile tanrısına taparlar. Bu arada, etrafa arı sürüleri saçan bir kovan gibi yavru gruplar türeten grup görüşü mantıksız değildir.
İslamcılar, İslamın kaba kuvvetle, kılıç yoluyla değil, ikna yoluyla, fikir ve sevgi yoluyla yerleşmiş bir din olduğunu söylerler. Yalandır; çünkü İslam, Muhammed'le birlikte ve o tarihten bu yana, esas itibariyle korku, dehşet ve ölüm saçıcı usullerle insanlara kabul ettirilmiş bir dindir. Muhammed, bizzat kendisi, Medine'de bulunduğu
Sayfa 320Kitabı okudu
Geçmiş zulümlerle dolu..Bu din savaşları yetsin gayri:(
"Bogomillere göre Katolik ve Bizans'taki Ortodoks Kilisesi İsa'yı olmadığı bir şekle sokmuş ve aldatmıştı. Katolik Kilisesi ve Bizans bu iddiaları yanıtsız bırakmadılar. Topladıkları ordularla saldırarak yüz binlerce Bogomil'i öldürdüler. Katolik ve Ortodoks Kiliseleri'den nefret eden Bogomiller, 14-15. yüzyıllarda kitlesel olarak İslam dinine geçtiler ve Osmanlı'ya bağlanarak yaşadılar. Günümüzde Bosnalı, Boşnak ve Sancaklı olarak tanınan Müslümanların çoğunun ataları Bogomil inancına bağlı Slavlardı.."
1.120 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.