Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
(...) ne yürüyormuş, ne duruyor. Yürüyorum dediği, durmanın ta kendisiymiş. Düş gibi bir şey yani...
_Her şey algıdır. Herhangi bir şeyi itici ya da çekici kılan tamamen senin zihnindir. Karar veren faktör sensin. _Zihin, aldatıcıdır. Gerçekte ikilem yoktur. Gerçekte sorun yoktur. Hiç olmamıştır, hiç olmayacaktır. Zihinde sorunlar vardır ve sen gerçekliğe zihnin aracılığıyla bakarsın. Böylece gerçeklik sorunlu olur. _Sağlıksız bir zihinle ne
Reklam
_UYUYORSUN! Rüyadasın. Gece gündüz demeden rüya görüyorsun. Bazen açık bazen de kapalı gözlerle. Hakikat değilsin. Rüya gören bir zihin, hakikati göremez ve hakikati de bir hayale dönüştürür. Gerçekle yüzleşirsen gerçek, hakikate dönüşür; kaçarsan yalanlar içerisinde yaşarsın. Uyan! Uyanık ol. Uyanık olmak hedeftir. Sessizlik içinde düşünerek
_Rüya, gören olmadan da var olabilir. Rüya gören olmadan rüya mevcut olduğunda ise bu özgün gerçeklik gibi gelir. Siz yoksunuz ama kozmik bir akıl var. Brahma var. Bu yüzden bütün alemin Brahma'nın gördüğü bir rüya olduğunu söylerler. Bütün bu dünya bir rüyadır, bir mayadır. Ama bu her şeyin, tümün bir rüyasıdır. Kişisel bir rüya değildir.
Semûd
Şahmerdanlar gömmektedir şimdi aşkımızın göğsüne yadırgı hüzünleri kaypak bir çamur olan mayamız kinle bereketlenmektedir. Uyuyan bebekleriyle üşüyen köpeklerini bir yana bırakıp
Sayfa 104 - Beyan YayınlarıKitabı okudu
Hiçbir şeye inanılmıyorsa, hiçbir şeyin anlamı yoksa, hiçbir değere evet diyemiyorsak, her şey olanaklıdır, her şey önemsizdir. Ne evet kalır ne hayır, katil ne haklıdır, ne haksız. Kişi kendini cüzzamlıların bakımına adayabileceği gibi, içinde insanlar yıkılacak ateşleri de tutuşturabilir. Kötülük ve erdem de birer rastlantı ya da geçici birer istektir. Hiçbir şey yapmamaya karar verilebilir o zaman, bu da, insanların kusurluluğuna üzülmek bir yana, en azından başkalarının öldürülmesini kabul etmektir. Bir de eylemin yerini acıklı bir özenciliğe vermeyi düşünebiliriz, bu durumda, insan yaşamı kumara sürülen bir paradan öte bir şey değildir. Nedensiz olmayan bir eyleme girişmek de isteyebiliriz. Bu son durumda, eyleme yön verecek bir üst değer bulunmadığından, en çabuk, en dolaysız etkenliğe yöneliriz. Hiçbir şey doğru ya da yanlış, iyi ya da kötü olmadığından, kuralımız en etkin, yani en güçlü biçimde davranmak olur. İnsanlar doğrular ve haksızlar diye değil, efendiler ve köleler diye ayrılır o zaman. Böylece ne yana dönersek dönelim, yadsımanın ve yoksayıcılığın göbeğinde, öldürme ayrıcalıklı yerini korur. Öyleyse, uyumsuz tutumu benimsemeye kalktık mı kuşkuları birer düş sayıp mantığı bunların üstüne çıkararak öldürmeye hazırlanmamız gerekir. Hiç kuşkusuz bir takım eğilimler ister bu iş. Ama, deneyimlere bakılırsa, sanıldığı kadar da değil. Öte yandan sık sık sık gördüğümüz gibi öldürtme olanağı da vardır her zaman. Öyleyse, mantık bunda yarar görüyorsa her şey mantık adına kurala bağlanabilir.
Reklam
Yürüyorum dediği, durmanın ta kendisiymiş. Düş gibi bir şey yani... Koşarsın koşarsın da varmazsın hani; içindeki umut, varamadığın kadar büyür. Sen bakarsın ışıltıyla. İleriye uzanırsın , uzandıkça da kolların uzar babam uzar... Gene de boşluğu avuçlarsın hep; düşünü düş yapan boşluğu... Hasan Ali Toptaş / Gölgesizler
_Kendine gülmeyen ustaya şaşarım. Güler geçerim ona işte. Öz evimde yaşarım. Benzemem hiç kimseye. _İnsanın kendine gülebilmesi; şimdiye değin, en iyiler gerçek anlamından yoksun kaldı bunun; en yetenekliler ise bu konuda bir deha göstermediler. Belki de kahkaha, bilgelikle birleşecek, geriye yalnızca "şen bilim" kalacaktır. Şu anda
Bu betimlemeye kalbimi bıraktım…
“İçimde uyanan o güzel hissi de tanımlamaya çalıştım bu arada kendimce. Heves gibi bir şeydi. Çok sevdiğin ama şartlar nedeniyle çok sevdiğini unuttuğun bir şeyi çok sevdiğini hatırlayarak ve çok sevdiğini sana unutturan şartların da namevcut olması sebebiyle ilk defa yapıyormuş gibi heves ederek yapmak kabilinden bir şey dedim içimden kendi kendime. “Hoş oldu, hayatımın eskiyle kıyaslanabilir bir yanı yoktu şimdi. Büyük bir iç huzuruyla pencereden dışarıya bakarak geçirdim uzun bir vakti.
BAŞARISIZLIK YA DA YETERİNCE İYİ OLAMAMAK
İnsanların kabul edilme ve tanınma ihtiyaçları var. Bilinme, varlığının farkına varılması, hissedilmesi bunun ifade edilmesi insanın fıtri bir ihtiyacı olarak görünüyor. Bunları yaşayamayan insan bu gezegende var iken ‘yokluk duygusu’ yaşıyor. Yokluk duygusu da insanda derin acılar uyandırıyor.. İnsanın fiziksel olarak şu gezegende var olması
Reklam
Yeni Ağ Sistemi Atlantis'in Kalpleri, D101802, Mt. Shasta, CA. Soru: Benim gezegenimizin üzerinde bulunan ağlar ile ilgili bir sorum var. Ben onlarla ilgili bir çalışma ve araştırma yapıyor­ dum ve bu konuda her türlü fikirle karşılaştım. Bu konuda ba­ zı sonuçlara vardım ve şimdi bunların doğru olup olmadıkları­ nı sormak istiyorum: Bu
Yürüyorum dediği, durmanın ta kendisiymiş. Düş gibi bir şey yani… Koşarsın koşarsın da varamazsın hani; içindeki umut, varamadığın kadar büyür.
_Nevroz, farklı nevrotik eğilimlerin catışması sonucunda ortaya cıkar. Nevrotik eğilimler birbirlerini pekiştirip guclendirmekle kalmayıp, yeni catışmalar da yaratırlar. Nevroz, küçük evrenlerden oluşan bir büyük evren’dir. _Her nevrotik belirti, altta yatan bir catışmayı gösterir. Çatışma belirtileri: Tutarsızlık, yorgunluk ve hırsızlıktır.
❝Teleskop ve göz arasındaki, saat ve canlı organizma arasındaki benzetme de yanlış. Görünenin tersine, doğadaki tek saatçi fiziğin amaçsız kuvvetleridir, yine de bu kuvvetler çok özel bir biçimde düzenlenmiştir. Gerçek bir saatçi öngörü sahibidir: Geleceği hayal eder; zembereklerini ve dişlilerini, aralarındaki bağlantıları planlar. Oysa, Darwin'in keşfettiği ve tüm yaşam biçimlerinin varoluşunu ve bir amacı varmış gibi görünmesini açıkladığını artık bildiğimiz, kendiliğinden, bilinçsiz, kör sürecin, yani doğal seçilimin hiçbir amacı yoktur. Doğal seçilimin aklı ve düş gücü yoktur. Doğal seçilim geleceği planlamaz; geleceği görme yetisi yoktur; öngörüsü yoktur. Doğal seçilim hiçbir şey göremez. Doğal seçilimin doğanın saatçi olduğu söylenecekse, bu saatçinin kör olduğu da eklenmelidir.❞
755 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.