Sadık Hidayet etkinliğine ismimi yazdırdığımda kafamda beliren ilk düşünce 'Nasıl olsa Kör Baykuş'u okudum, bu vesileyle başka bir eserini daha okurum' şeklindeydi. Ancak daha sonra Kör Baykuş'un tek bir okumayla rafa
Fatih Terim gibi 'Nerede kalmıştık?' diyerek başlamam gerekiyor bu incelemeye sanırım. Neden böyle başlamam gerektiğini anlatacağım birazdan. Çünkü benim için zor bir inceleme olacak... Zor, çünkü peş peşe yaptığım hatalar zinciri yüzünden bir yandan kapana kısıldım, diğer yandan, yani olumlu tarafından bakarsak, iyi de bir okuma deneyimi
Köylünün ya huyunu ya oyunu beğenmeyen yönetim, yeni yeşermeye başlayan yaşama isteğini besleyeceği yerde, aracı ilacı olmayan bu köylere sivri minareler dikmiş. Dine önem veriyor. Egemenler böyle istiyor. Din ile avutup sömürüsünü rahat sürdürecek.
Sanlar, Arhuacolar, Wiwalar ve Kogiler, Kiowalar, Barasanalar, Makunalar, Penanlar, Gitxsanlar, Wet'suwet'enler, Haidalar, İnuitler, Polinezyalılar ve diğerleri...
Böyle tek tek okunduğunda herhangi bir anlam yüklemekte zorlandığımız bu isimler, aslında içinde yaşadığımız dünyanın muhtelif yerlerine gizlenmiş, kendi kültürlerini, kendi yaşam
Friedman, hareketini, piyasayı devletten kurtarma girişimi olarak çerçevelendirmektedir, fakat onun pürist görüşü çok farklı bir şekilde gelişirken, gerçek dünya olup bitenlerin kaydını takip etmektedir. Geçtiğimiz otuz yılda Chicago Okulu politikalarının uygulandığı her ülkede ortaya çıkan
durum, az sayıdaki büyük korporasyon ile genellikle zengin bir politikacılar sınıfı arasındaki güçlü bir egemenler ittifakı (iki grup arasındaki muğlak ve sürekli değişen çizgilerle birlikte) şeklindedir. Rusya’da ittifak içinde yer alan milyarder özel oyunculara ‘oligarklar’, Çin’de ‘prensler’, Şili’de ‘piranalar’, ABD’de Bush-Cheney kampanyasının ‘öncüler’i denmektedir. Piyasaları
devletten kurtarmanın çok uzağında olan, siyasal alanın ve şirketler dünyasının bu elit kesimleri, daha önce kamu alanında bulunan değerli kaynaklara (Rusya’nın petrol sahalarından Çin’in kolektif topraklarına, Irak’ta yapılacak işler için teklifsiz yeniden yapılandırma ihalesine kadar) sahip olma hakkını elde etmek için kolaylıkla bir araya gelmektedirler.
Sadık Hidayet de tıpkı Franz Kafka,Albert Camus,Sabahattin Ali, Oğuz Atay ve başka pek çok yazar gibi kırklı yaşlarında göçenlerden. Eceliyle, intiharla,hastalıkla,cinayetle gidenler. Hidayet de intihar ediyor , aslında şaşırtmıyor..
Sadık Hidayet için “İranlı Kafka” benzetmesi yapılmakta fakat bu bana çok sağlıklı gelmiyor.Her ikisi de
"Siyaset, egemenler için genellikle estetik bir meseledir. Bir tür kendini keşfetme yöntemi, bir tür dünyayı algılama, kişiliğini inşa etme biçimidir. Bizler içinse ölmek ya da yaşamak anlamına gelir."
Eser, futbol kültürü konusunda bir nevi bir kült haline dönmüş bir araştırma, gazetecilik ve deneme türlerini harmanlayan kurgu dışı bir çalışma. Eseri 9 aylık bir zaman diliminde 22 ülkeyi gezerek gittiği yerlerde hem futbolla hem de futbolun etkilediği ve etkilendiği başta politika gibi çeşitli alanlardaki çeşitli kişilerle yaptığı görüşmeler
19. yy’da İngiliz egemenliği altındaki Hindistan’da da aynı koşullar geçerliydi.
Milyonlarca Hintli açlıktan ölürken onların emeklerinin ürünlerini gasp eden egemenler, bu fazlayı , şatafatlı törenler ve bir sürü saçma şey için harcamaktaydı.
Sayfa 228 - Türkiye iş bankası kültür yayınlarıKitabı okudu
Kitap ile ilgili incelememe başlamadan önce şunu söylemek istiyorum. Eğer demokrasiye inanıyorsanız, laikliğe inanıyorsanız ya da bunlara inanıp inanmamakta sorun değil (zaten bir şeye inanmayın bence araştırın ve doğrusunu bulun.)ama tarafsız bir gözle okumanızı tavsiye ederim. Ve özellikle siyasal İslamcı bir dünya görüşüne sahip insanların
İnsanlarda yaratılan “neyin olacağını bilmemek ve kestirememek duygusu” insanları fiziksel yöntemlerden çok daha etkin olarak kontrol altına almaktadır.