Berlin'deki bir tavan arasında Nazilerden karısıyla beraber saklanan Berger, temiz hava almaya karar verir. Dışarıda yürürken Adolf Hitler ile yüz yüze gelir.
Alman lider bir silah çıkarır ve sokaktaki birikmiş at pisliğini işaret eder.
"Peki Yahudi!" diye bağırır. "Ya şunu yersin ya da seni vuracağım."
Titreyerek emredileni yapar Berger. Hitler o kadar şiddetle güler ki elindeki silahı düşürür.
Berger silahı kapar ve, "Şimdi de sen pisliği ye, yoksa seni vuracağım!" der. Führer, elleri ve ayakları üzerinde yere çömelir ve yemeye başlar.
Bu işle meşgulken Berger sıvışıp kaçar, dar bir geçitten geçer, bir çitten atlar ve tavan arasının merdivenlerini bir çırpıda tırmanır. Kapıyı hızla çarpar, sürgüyü takar ve güvenli bir şekilde kilitler.
"Hilda! Hilda!" diye yüksek sesle karısına seslenir: "Tahmin et öğle yemeğinde kiminleydim?"
Zihin sürekli olarak rasyonelleştirir.
At pisliği bile yesen onu bir öğle yemeği yapar ve, "Hilda! Hilda! Tahmin et öğle yemeğinde kiminleydim?" der.
Zihnin tuzaklarına dikkat et. Ve ne kadar uyanık hale gelirsen, o kadar anın içinde, eylemin içinde bütünüyle yaşayabilir olacaksın.
O zaman herhangi bir motivasyon yoktur: Onu yaparsın çünkü onun içindeyken haz alıyorsun. Ve bu yüzden ben ona en zor iş diyorum.
Zihnin dışına çıkmak en zor iştir. Ancak o bir çaba değildir, o farkındalıktır, o yoğun bir uyanıklıktır.