Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gözlerimde bir kırgınlık var, Senin olmadığın her yerde bir eksiklik.
Sayfa 49 - Yakamoz YayınlarıKitabı okuyor
Gerçi acıma g ö s t e r i l m e l i d i r , ama o n a s a h i p o l m a k t a n kaçınılmalıdır: çünkü mutsuzlar öylesine a p t a l d ı r l a r ki, onların nezdinde acıma göstermek, dünyanın en büyük iyiliğidir. - Belki de mutsuzların bu gereksinimi aptallık ve zihinsel bir eksiklik olarak, felaketi beraberinde getiren bir tür akıl hastalığı olarak (Rochefoucauld da böyle kavramış görünüyor) değil de tümüyle başka ve daha düşündürücü bir şey olarak anlaşıl dığında, bu acıma duygusuna sahip olmak istemeye karşı daha güçlü bir uyarıda bulunulmalıdır. Daha çok kendileri ne acımisın d i y e ağlayıp bağıran ve bu yüzden durumları nın dikkati çekebileceği anı kollayan çocukları gözlemlemek yerinde olur; hastalada ve ruhsal rahatsızlığı olanlarla ilişki içinde yaşandığında bu yakınmaların ve inlemelerin, mutsuzluğun sergilenmesinin, aslında orada bulunanlara a c ı ç e k t i r m e k amacını güdüp gütmediğini sorar insan kendisine: sonra da berikilerin dile getirdiği acıma, zayıflar ve acı çekenler için bir tesellidir, görürler ki tüm zayıflıkianna karşın en azından hala b i r g ü ç l e r i v a r d ı r : a c ı ç e k t i r m e g ü c ü . Mutsuz kişi acıma gösterisinin onun bilincine çıkarttığı bu üstünlük duygusundan bir tür haz elde eder; kendini beğenmişliği kabarır, hala dünyaya acı çektirecek kadar önemli biridir. Dolayısıyla acınma özlemi kendinden haz alma özlemidir, üstelik yakınlarına zarar verme pahasına; kendi özgün benliğini, olanca saygısızlığıyla gösterir insanlara: hiç de Rochefoucauld'nun dediği gibi "aptallığıyla" değil.
Sayfa 45
Reklam
Babasından sonra kaldıracağı ya da yetişmesi gereken bir cenaze daha olmamasına rağmen kasabaya dönmeye karar verdi, işinden ayrıldı. O eksiklik, eksik bırakılmışlık duygusunu da yedeğinde taşıyarak.
Bayan Hopewell'in kendi kötü yanı yoktu ama, başkalarının kötü yanlarından öylesine yapıcı bir biçimde faydalanmasını biliyordu ki, bugüne dek hiç eksiklik çekmemişti.
Sayfa 171 - Metis yayınlarıKitabı okuyor
Bakarım, eğri çok eğriliyor; doğru, doğrulmayı doğrulamıyor! Öl, beni eksilten eksiklik!
Sartre “İnsan eksik bir varlıktır” der. Ona göre insan önce var olup sonra bazı şeylerden eksik kalan bir varlık değil; kendisi ‘eksiklik’ olarak sahneye çıkan bir varlıktır. Sartre bu eksikliği olumsuzlamaz, aksine onu insanın kendisini aşıp yeni olanaklarla tanışmasının bir tetikleyicisi olarak görür. İnsan her zaman eksik varlıktır ve hep kendini tamamlamaya uğraşır. Bu tamamlanmaya çalışma eylemi onu insan yapar.
Reklam
Gerçek insanın yapısına ters düşen hedef ve amaçlar ön plana çıkmaya başlayınca sevginin gücü de azalmıştır. Bunun sonucunda iç huzuru ve iç güvenliği kaybolan insanlar, eksiklik ve bozukluklarını dengeleyebilmek için “meşhur olmak”, “dikkat çekmek” gibi garip yollara başvurmaya başlamışlardır.
Sayfa 53 - Say YayınlarıKitabı okudu
Dürüst adam olmak istiyor insan, dürüstlüğü elden bırakmıyor, köleler gibi çok çalışıyor, gene de maddî açıdan iki ucu bir araya getiremiyor; çalışmak­ tan vazgeçme zorunluluğuyla karşı karşıya bu kez, aldığı karşılıktan çok da­ ha fazlasını harcamadan işi sürdürme şansı yok çünkü, suçluluk duygusuna kapılıyor, kişisel eksiklik, verdiği sözü tutmamışlık üzüntüsünü yaşıyor, böylece yaptıklarını uygun, akla yakın bir fiyatla satabilseydi olacağından daha az dürüst oluyor.
İllaki çıkmalıyım yolculuklara. Uzun süre yolculuk etmez, edemez isem bir eksiklik hissetmeye başlıyorum. Bir tıkanıklık. Akmıyor sanki hayat, illaki gitmem gerek
… Fakat ölçüsü kaçırılan her şey eksiklik haline gelir.
Reklam
Ey hayatı bir eksiklik duygusuyla yaşayan ve hiç gelmeyecek baharı terennüm eden nazenin ruh, bırak kendini uğraşmayı. Senden yardım bekleyen bir dünya var bak dışarıda. Bir insana çare ol. Bir yurtsuza barınak ol. Kendi evine korkmadan yürü kendi çocukluğuna kavuş. Şifa veren seni erişkin hayatına yaralı bir ceylan olarak saldıysa, bu diğer yaralanmışları daha iyi anlayabilmen içindir. Onları iyileştir. Onlarla iyileş.
Okuduğumuz roman ne kadar güçlü ve inandırıcıysa içimizdeki eksiklik duygusu da o derecede can yakıcı olur.
Tanrım gözlerimizin görmemesi ne büyük bir eksiklik, görmek, görmek, belli belirsiz birer gölge halinde bile olsa görebilmek, bir aynanın önünde durmak ve koyu, zor görülen bir lekeye bakıp, bu benim yüzüm diyebilmek, öteki ışıklı şeyler bana ait değil.
Bir parçanın bütünden ayrılması sadece parçayı etkilemez, bu yalnızca kısmi bir eksiklik değildir, diğer tüm parçaların düzensizliğine neden olur, eskiden öngörülmeyen, imkânsız yeni bir duruma yol açar.
Belki hatırlamak yoktur da hatırlatmak vardır ya da birisinde eksiklik oyuğu açmak.
Sayfa 101 - iletişim yayınları, ikinci baskı, 2013
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.