Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Kız çocuğuna yemek yapmasını öğretirken, erkek çocuğuna araba kullanmasını öğrettik. Sonrada “araba kullanamıyor” diye kadınları, “Yemek yapamıyor” diye erkekleri eleştirdik. Şikayetçi olmak istemiyorsak erkek ve kadını eşit ve cinsiyet ayırımı yapmadan yetiştirelim.
☆••Move toward resistance and pain••☆
•Yaptığınız işe başkalarının gözüyle bakıp kendini­zin en acımasız eleştirmeni olacaksınız. Zayıflıklarınızı, iyi ol­madığınız noktaları fark edeceksiniz. Alıştırmalarınızda bunlara öncelik tanıyacaksınız. Bunun getireceği acıyı aşıp geçmekten sapkınca bir keyif alacaksınız. •İkincisi odaklanmayı gevşetme­nin çekiciliğine direneceksiniz. Deneme
Sayfa 118 - Altın Kitaplar Yayınevi 5. BasımKitabı okudu
Reklam
[••Görünüş bıkkınlık veriyor bize. Bugün daha büyük olmak isteyen hiçbir şey görmüyoruz; kuşkulanıyoruz, her şey hep aşağıya, daha aşağıya gidiyor, daha İnce daha safdil, daha Kurnaz, daha rahat, sıradan daha eşit olana doğru, daha Çinli, daha Hristiyan__ kuşku yok, İnsan hep "daha iyiye" gidiyor... İşte Avrupa'nın yazgısı burada yatıyor__ insandan korkuyla birlikte ona olan sevgimizi de yitiriyoruz; ona olan derin saygımızı, umudumuzu, onu istememizi; insanın görünüşü şimdi bize bıkkınlık veriyor.__ Bugün hiççilik (nihilizm) bu değil de nedir?.. Bıkkınız insandan...••]
Sayfa 58 - Say Yayınlari
"... Uygarlık budur. Bence kültürlü ve uygar olmak da herkesin birbiriyle eşit ve özgür olması değil, herkesin kibarca diğerleriyle eşit ve özgürmüş gibi davranmasıdır. O zaman kimsenin suçluluk duymasına gerek kalmaz." ---
Sayfa 239Kitabı okudu
Değersizlik duyguları yaşayan biri için diğer insanlar ya kendinden üstündür ya da aşağı; eşit yoktur.
Osmanlı İmparatorluğu'nun çöküş döneminde kadın giderek toplumun ikinci sınıf bir üyesi durumuna gelmiş, bazı kırsal bölgelerde bir kız çocuğun dünyaya gelişi utanç verici bir olay olarak bile karşılanmıştır. Gerçi Cumhuriyet döneminde kadın yasalar karşısında erkekle eşit olarak değerlendirilmiştir ama köklü toplumsal dönüşümlerin birkaç kuşakta tamamlanabilmelerinin olanaksızlığı nedeniyle, kırsal kesimde kadının geleneksel yeri gereğince değişememiştir.
ANA-BABA VE ÇOCUK
Reklam
Nâzım...
Kimsenin kimseyi sömürmediği bir dünyada, sınıfsız olmak, ırk, soy, din, dil, ulus, aile ayrımı gözetilmeden eşit tutulmak, herkesin birlikte çalışıp birlikte üretmesini sağlamak, tek tek insanların bütün gereksinimlerini karşılayabilmek için çaba içerisinde olmak, insan denilenin daima özgür olmaları hususunda kararlı davranmak, baskıcı güçlerden uzak yaşanılması gerektiğini savunan hatta haykıran bir adam olarak, kanaatimce "vatan haini" olamayacağın gibi, mutlaka evrensel bir görev ile dünyaya bahşedilmiş bir insandın.
Herkes kendi benliğinin ulaştığı olgunluk derecesine eşit olgunlukta birini bulur.
Anlatmak istedklerim.
Nedir yaşam? Şebuyev'in anlatmasına bakılırsa yaşam, kimi zaman doğaüstü bir olgudur. Kimi zaman ise Tanrı gibi kusursuz olmak için çırpınan, bu çılgınca amacına erişebilmek için gerekli gücü insanlar arasından seçtiği kurbanlardan alan canlı, öfkeli bir puta, azgın bir canavara benzer. Böyle bir şeyi aklım almıyor, o nedenle yaşamı sevmiyorum... İnsanlarda güzellik denen şey bulunmasa, insanlar güçsüz ve zavallıysa, bütün istekleri herkesin eşit biçimde tok, eşit biçimde bilgili olmasından öteye geçmiyorsa nasıl sevebilirim yaşamı, insanları? Çünkü benim için bir anlamı yok! İnancım şu ki, insanlar yaşamı kavramaya çalıştıkça, akılları her şeye erdikçe yaşantısı gitğinde açılacak... Mutlulk ancak geçmişte olasıydı. Çünkü o zamanlar yaşam daha parlak, insanlar daha güçlü, üzerindeki giysiler daha göz alıcıydı. Oysa şimdi güz havası gibi herkesin sırtında aynı giysiler var...
Sayfa 34 - Engin yayıncılıkKitabı okudu
Bütün insanlar eşit yaratılmışlardır ve Yaradan onlara yaşam, özgürlük ve mutlu olmak gibi geri alınamaz bazı haklar bağışlamıştır.
Sayfa 335Kitabı okudu
Reklam
Zihnimin içini dikkatle araştırdığımda arkadaş olmak, eşit olmak, insanları daha yüce amaçlara yöneltmek gibi soylu duygulara rastlamıyorum. Kısaca ve basit sözcüklerle, insanın kendisi olması herşeyden daha önemlidir derken buluyorum kendimi.
Sayfa 119
Herkes kendi benliğinin ulaştığı olgunluk derecesine eşit olgunlukta birini bulur.
Sayfa 123 - Metis YayınlarıKitabı okudu
Bence kültürlü ve uygar olmak da herkesin birbiriyle eşit ve özgür olması değil, herkesin kibarca diğerleriyle eşit ve özgürmüş gibi davranmasıdır.
Sayfa 207Kitabı okudu
Çoğunun gözünde feminizm, erkekler gibi olmak iste­yen bir avuç öfkeli kadın anlamına geliyor. Feminizmin haklarla, kadınların eşit haklar elde etmesiyle ilgili olduğunu düşünmüyorlar bile.
Sayfa 8 - Bgst YayınlarıKitabı okudu
"Cahil insanlar da hayvan gibidir."
Egemenliğin gerçek nedeni, ülkenin ve halkın erincidir. Ama eğer hükümdar ülkeyi ve halkı düşünecek yerde, ülkeler fetheden bir cengaver olmak ve ne pahasına olursa olsun egemenliğini sürdürmek hevesine düşerse, ardındaki arabada ne taşıdığının ayırdında olmadan, değnek korkusuyla koşup duran bir eşeğe benzer. Ya da dolaptan su mu çektiğinin yoksa susam tanelerinden yağ mı çıkardığının ayırdında olmadan dönüp duran gözüne gözlük bağlamış bir beygire. Ancak, zaman, onun eyleminin gerçek anlamını kesinlikle ortaya çıkarır. Genel bir hayır, yarar, iyilik için değil de, sadece kendi çıkarları için çalışıp çabalayan insanlar, taşçı ustasının oyma kalemine ya da deri ustasının bıçağına benzerler... Kemal Torlak düşünüyordu: "Hayır, şeyhin Yağmur'u sevgili diye adlandırması bir dil sürçmesi değildi. Sonra insanı Tanrıya eşit tutmakla da doğru yapıyor galiba. Tabii her insanı değil, hakikati kavramış ve kendini buna tâbi kılmış insanı..."
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.