Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Günümüz çocuk edebiyatı üzerine
On dokuzuncu yüzyılın ortalarında kağıt bi­raz ucuzlayıp çocuklarda okuryazarlık oranları hızla yükselince, çocuk edebiyatı da çocuk­ların gerçekten ne istediğini dikkate almaya başladı. Peri masallarının insanı içine çeken açlığı dizginlerinden boşalıp, geliştirilen yeni matbaalarla bir araya gelince çocuk roman­larının önü açıldı. Çocuklar için
Sayfa 34 - Domingo
Önemsiz insanların senin değerini belirlemesine izin verirsen, onların sınırlı hayal gücünün üzerine asla çıkamazsın. İnsanların seni sevmesini sağlamak için çabalamana gerek yok Eva. Sevgi kazanılmaz. Sevgi verilir.
Sayfa 165 - AlexKitabı okudu
Reklam
"Benimsin" dedim sertçe ve hızla ona doğru atılarak karnı­ mı karnına sıkıca yasladım. "Benimsin." "Meleğim." Hoyrat, şehvet yüklü bir öpüşle yapıştı dudak-larıma. Beni kaldırarak döndü ve sırtını yatağın başına dayayıp beni de kucağına yatırdı. Terden ıslanmış tenlerimiz birbirinin üstünden kayıyordu. Elleri
Sayfa 24
Hitler Eva'yı seviyordu çünkü Eva hep sadakatle bağlıydı yenilgide bile.
"Hitler'in şu ana dek iki kez gözyaşı döktüğünü gördüm İlki Eva, sığınaktan ayrılmayı reddettiğinde İkincisi Eva ile evlendikleri zaman.."
Duygu şüphesiz ki psikolojik bir öğedir ancak aynı ölçüde hatta belki daha fazla oranda kültürel ve sosyal bir öğedir: Birey olma durumunun kültürel tanımlarını duygular yo­luyla ortaya koyarız çünkü duygular somut, şu ana ait ama her zaman kültürel ve sosyal olarak tanımlanmış ilişkiler­i de ifade edilirler. Dolayısıyla diyebilirim ki duygular olduk­ça iç içe geçmiş kültürel anlamlar ve sosyal ilişkilerdir; ener­ji yüklü ve dolayısıyla düşünüm öncesi, çoğunlukla yarı bilinçli olmak gibi özellikleri veren de bu tamamen iç içe geç­mişliktir. Duygular, davranışın derin bir şekilde içselleştiril­miş ve düşünümsel olmayan yönleridir, ne var ki bunun ne­deni içlerinde yeterince kültür ve toplum bulunmaması de­ğil, aksine fazlasıyla bulunmasıdır. İşte bu nedenle sosyal davranışı "içerden" anlamak iste­yen yorumbilgisel sosyoloji, davranışın duygusal renklen­mesine ve bunun itici gücünün aslında ne olduğuna dikkat yöneltmeden yeterince başarılı olamaz.
Sayfa 12 - EverestKitabı okudu
Beyaz renkli, iki kuleli kiliseyi, okuduğu kitaptan hatırlıyordu, Chopin'in kalbi burada, mermer bir parçanın altında gömülüydü. Bedeni Paris'teydi ama kalbinin ana vatanında olmasını istemişti. Mara bir süre etrafı çiçeklerle donatılmış beyaz mermerin önünde durdu, Polonyalı ismi taşıyan Fryderyk Franciszek Chopin'in büstüne baktı. Chopin'in kalbini, soğuk mermerin altında bırakıp otele döndü ve büyük yatağın üstüne çöktü. Mara, Chopin'in Yahudi düşmanlığını bir yıl sonra okuduğu bir makaleden öğrenecekti. Makale yazarı, "Wagner'den daha az belli etmişti," diye yazmıştı. Bunun insanı rahatlatması mı gerekiyor? diye düşündü Mara. Eskiden beri Chopin'in müziklerini severek dinlemişti..
Sayfa 379 - Beyaz Balina YayınlarıKitabı okudu
Reklam
SOVYET YARBAY HİTLER’İN CESEDİNİ NASIL BULDUKLARINI ANLATIYOR
Klimenko, Hitler’i nasıl aradıklarını ise şöyle anlatıyor: “Doğal olarak, orada bulunanlara Hitler’in nerede bulunduğunu sorduk. Voss buna açık bir cevap vermedi. Onun ifadesine göre kendisi Berlin’i, Hitler’in yaveri ile birlikte terketmişti. Yaver, Hitler’in intihar ettiğini ve naaşının Şanselöri bahçesine gömüldüğünü söylemişti. Bu sorgudan
Son olarak Durk­heim sosyolojisi -yeni Kantçılar için şaşırtıcı olsa da- açıkça duygular üzerinde durmaktaydı. Aslına bakılırsa Durkheim sosyolojisinin temel taşı "dayanışma"dan, sosyal aktörleri top­lumun ana sembollerine bağlayan bir duygular demetinden başka bir şey değildir.
Sayfa 12
"Psikanalitik bakışla askeri pilot; kokpit denilen dar bir kabinde, uçuş tulumu, kask, maske, paraşüt ve omuz bağları içinde, ana rahmindeki fetüse benzetilir. Psikanalitik teorilere inananlar için buradan çıkan anlam, askeri uçak kokpitindeki pilotun ana rahmine regrese olmaktan duyduğu mutluluktur. Uzaya giden astronot, bilim adamı ve uzay turistlerinde, anne dünyadan ayrılma (separasyon) anksiyetesi olabileceği; aynı hissin daha fazlasının uzay aracına bir kablo ile bağlı olarak uzay yürüyüşü yapan (Extra - Vehicular - Activity - EVA) astronotlarda da (plasentasına göbek kordonuyla bağlı iken sonsuz boşlukta kaybolma kaygısı) gelişebileceği ileri sürülmüştür."
Sayfa 56 - Nobel Yayıncılık, 2016, PDF
Reklam
Ah, Elias Rukla konuşacak birinin varlığını nasıl da delice özlüyordu. Özellikle de Jakob Aalls Sokağı'ndaki dairenin salonunda, akşamları Eva yattıktan sonra elinde bira bardağı ve akvavit kadehiyle tek başına oturup düşünürken. Düşüncelere dalıyor ve okuyordu. Tarih kitapları ve romanlar. Tercihen 1920'li yılların romanlarını okuyordu,
Fotoğraf, mükemmel bir kaydetme sanatıdır. Zamanın içinden bir anı herkes, her zaman görmeye devam edebilsin diye durdurup ayırırız; bu aynı zamanda o anın geçmişte kaldığının da bir göstergesidir. Fotoğraf; burada olmakla, burada artık olmamak arasındaki bir alacakaranlık hattıdır. Bu noktada aklıma Küba doğumlu Amerikalı sanatçı Ana Mendieta" geliyor. Onun Silueta dizisi; kuma ve toprağa yaptığı beden baskılarından oluşur; kum üstünde kaybolan kadın bedenlerini bazen pigmentlerle renklendirmiştir. Mendieta "biz hep buradaydık ve hep buradan gidiyoruz," der
Bu bahçedeki fidanlar çoktan yaprak döktü Halbuki karşıdaki dağda otlar hâlâ yemyeşil Yan bahçede domatesler yeni yeni kızarıyor Ve toprak ana hâlâ aynı renkte Çocuklar oyunlar oynuyor Suratlarından terler dökülüyor boncuk boncuk Halhal gördüm ayağında bir kadının şangır şangır Ve güneş hâlâ kızgın öğle vakitleri...
Besna AciKitabı okudu
1920'lerde çoğunluğu Freudcu psikodinamik görüşlerden esinlenmiş ve özellikle orduda asker alımına yardımcı olma veya savaş travmalarını iyileştirme konusunda başarı göstermiş klinik psikologlar yeni yöneticilik görevi için gereken ana esasları oluşturmak amacıyla şirketler tarafından seferber edildiler.
Balzac'ın yazgısının yasası son âna kadar tekrarlanır: Balzac, hayallerini sadece kitaplarda yaşar, bunlara kendi yaşamında hiç biçim kazandıramaz. Tarifsiz bir çabayla, umutsuzca kendini feda ederek ve ateşli beklentiler içinde döşemiştir bu evi, nihayet elde ettiği karısıyla "yirmi beş yıl" yaşayabilmek için. Ama aslında oraya ölmek için taşınmıştır. Çalışma odasını, İnsanlık Komedyası'nı tamamlayabilmek için tamamen kendi zevkine göre döşetir. Bekleyen elliden fazla eser taslağı vardır. Ama bu çalışma odasında tek bir satır daha yazamayacaktır. Gözleri tamamen iflas etmiştir ve Fortuneé Sokağından günümüze ulaşan tek mektup dehşet vericidir. Arkadaşı Théophile Gautier'ye hitap etmektedir mektup. Madam Eva'nın elyazısıyla yazılmıştır; Balzac mektuba güçlükle yalnızca tek bir satır karalayabilmiştir: "Artık okuyup yazamıyorum."
Sayfa 543 - Can Yayınları [Modern]Kitabı okudu
31 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.