"İnsan beyni onu anlayabileceğimiz kadar basit olsaydı, o zaman da biz onu yine anlayamayacak kadar aptal olurduk."
Yine bir inceleme yazmadan diğer okurların yazdığı güzel incelemelere göz gezdirdim. Dolayısıyla kitabın içeriğini, konusunu ve kahramanlarını bu incelemeden öğrenemezsiniz çünkü yazmadım. Bunun için diğer incelemelere göz
Selam arkadaşlar, gelirleriyle ve giderleriyle tüm insanlığa faydamın dokunduğu youtube linkini aşağı bırak... yok yok öyle bir derdim, merak etmeyin. Bu yalnızca kamusal bir incelemedir, dileyen okur, dileyen okumaz. Sizi birer araç olarak görmüyorum, birbirimize katacağımız çok şey var.
Hepimizin içinde bir nebze de olsa kendini bulabildiği
Yalnızlığın karanlık yansıması deyince akla ilk gelen isim, çok erken gidenlerden bir güzel adam, duyguların soyut hâllerine somut şekiller veren Oğuz Atay.
Öykü yazmanın roman yazmaktan daha zor olduğunu düşünenlerdenim; zira kısa pasajlarda, işlenen konuyu istenen duygular ile aktarmak büyük maharet istiyor. Atay'ımız da işte bu ustalardan
Biz her zaman ne kadar mükemmel yaratıldığımizi anlatır dururuz.Dunyanin bize sunduğu bu ayrilacaligin hiç bir canlıda olmadığını, bunun sadece insan ırkına bahşedilmiş bir istisna olduğu fikri her birimizin düşünce dünyasında bir şekilde hayat bulur. Hatta zaman zaman bu durumu abartır dünyada oluşumuzun dünya için bir şans olduğunu söyleyecek
Müthiş bir roman!
Kimlik, tek başına bile çok güçlü bir kelime iken, bu kelimenin romana dönüşmüş halini okumak ise fazlasıyla sarsıcı oldu. Kimlik, kim olmak ve kim olduğumuz ya da kim olmadığımız bir durum değil midir? Peki, biz kendi kimliğimizi tanıyor muyuz? Gerçekten sahip olduğumuz kimliği mi yaşıyoruz, yoksa düşsel bir şekilde başka
Biliyorum, tüm incelemelerimde "çağımızda da öyle değil midir?" temalı yazılar yazıyorum ve bu temaya değinmeden duramıyorum. Sylvia'nın tabiri ile bir Sırça Fanus'tan sesleniyorum sizlere bu harflerin arasından. O güzel insana değinmeye çalışacağım naçizane yazımdan... Kendi Sırça Fanus'umdan... Gerçekten de (hadi bir kez daha yapalım
Bernhard'ın anlatım şekline, kendisinin eserlerini okudukça daha da çok alışıyor insan ister istemez. Çünkü basit bir anlatım şekli değil bu. Bir yazar yazdığı metnin anlatımını kendi çapında zorlaştırabilir. Bunun amacı süslü bir anlatıma erişmek olmamalıdır. Kimi yazar böyle yapar; süslü anlatım biçimleri kullanarak eserinin okunabilirliğini
Şizoid kişilik bozukluğu:
Başkaları tarafından duygusal olarak soğuk, yalnız, duygu ifadesinden yoksun olarak görünürler. Başkalarına karşı samimiyet, şefkat ve öfke gibi duyguları gösterme yetenekleri sınırlıdır. Sosyal durumlarda övgü ve eleştirilere karşı kayıtsızdırlar. Aktivitelerinde yalnızdır ve sevgisizdirler. Diğer insanlarla duygusal
*BU YAZI SANA,*
*EY MÜSLÜMAN..!*
Atalarının o güzel "islami" örfleri nelerine yetmedi ki son bir kaç yıldır tuhaf tuhaf şeyler ürettiler..
Bakın benim bu sözlerim cahillere değil bilakis "İslami düğün (!) yapıp, Asr-ı saadet misali yuvam olsun diye nikahtan keramet bekleyen Müslümanlara.! "
Allah Rasûlü a.s kızlarına nikah
Gogol, şüphesiz üst düzey bir yazar. Tüm öykülerinde de bunu gösteriyor, gerek fantastik ögelerle olsun, gerekse hayattan ögelerle olsun, birçok ders çıkarabiliyoruz o öykülerle.