Aşk ya kendiliğinden ya da onun düşmanı sanılan huzursuzluklar, zorbalıklar, uzaklaşmalar ve kıskançlıklarla ayakta durur. Dostluğa gelince tersine, ancak yardımla tutunabilir: Ona karşı dikkatli, güvenli, saygılı davranmazsak yok olur.
Sayfa 65 - Dorlion Yayınları Nisan 2022Kitabı okuyor
"Deneyimin bize gösterdiği aşk ilişkileri konusunda en kaba saba insanların ve en hödüklerin en gözde ve en çok aranan kişiler olmasının nedeni nedir? Bir katırcının aşkının çoğu zaman kibar ve soylu birinin aşkından daha makbul bulunmasının nedeni kibar ve soylu birinin huzursuzluğunun fizik gücünü bozması, kırması, yok etmesi değilse nedir? Öyle ki böyle huzursuz biri sonunda kendini de yiyip bitirir, yok eder. Böyle bir ruhu rahatsız eden, çoğu zaman deliliğe kadar götüren, telaşı, aceleciliği, tez canlılığı, yani tek kelimeyle kendi gücü değilse nedir? En ince delilik, en ince bilgelikten doğmaz mı? Aynı şekilde en büyük dostluklar en büyük düşmanlıklardan doğar ve en iyi sağlıklar da ölümcül hastalıklardan doğar. Bu şekilde zihnimizin en canlı faaliyetlerinden de en sıradışı, en uç çılgınlıklar doğar. Birinden ötekine geçmek için anahtarın yarım çevrilmesi yeterlidir."
"Hayat aslında hepimizin bildiği bir çocuk oyunundan ibarettir. Taş - k/ağıt - makas... Yenilgi veyahut zafer, kendi avucumuzda değil; hayatınıza dâhil olan başka avuçların hamlelerinde gizlidir..."
"Ne zordur, insan olabilmek. Ne zordur, geldiğin gibi kalabilmek, kaldığın yeri koruyabilmek. Ayakları sabit tutabilmek ne zordur.
Bu yuzlerce etkileyici ve faydali nasihatle dolu kitabin, yalniz Montaigne'nin Kendini tani ve Ne biliyorum? sorularindan yola cikarak kendi kendini anlatmak istemesiyle olusturdugu denemelerin insan ruhuna verdigi seyler, Her insanda, insanligin butun halleri vardir sozunun kaniti niteliginde. Her ne kadar Montaigne soz arasinda surekli ben bu yazilari yalniz kendi cevrem ve cagim icin yaziyorum dese de 21. yuzyilda bu kitabi okurken insan turunun var olusundan beri dertlerini ve kaygilarini yitirmedigini, bunlarin oldugu gibi kaldigini goreceksiniz. Olum, ask, felsefe, cinsellik, yasam ve sayamayacagim pek cok konuda duru bir anlatim ve Montaigne'nin kendi hayat tecrubesinden gelen ictenlik ve biriciklikle bir kez edindigimiz bu yasama hakkinda nasil yasayacagimiza dair perspektif sunan Denemeler, Latin siirinden yapilmis alintilarla sizi pek cok kez uzaklara bakip dusundurecek. Belki de Montaigne'nin Denemeler'i olustururken dustugu tek hata tevazu ile kendi eserini kucumsemek olmus olabilir.
DenemelerMontaigne · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202054,5bin okunma
Kızgınlık, korku, üzüntü, sevinç, acı, şehvet, suçluluk, utanma ve aşk gibi birçok temel duyguya empati duyarız. Yokluğu psikopatiye yol açan empati, kompleks ve çok katmanlı bir özelliktir. Bu kadar önemli ve kompleks bir özellik olan empati ile ilgili özelliklere yeni doğan bebek aşamasından itibaren rastlanır. Yapılan birçok farklı deneyde yeni doğanlara diğer bebeklerin ağlamaları dinletilince ağlamaya başladıkları, stresli olduklarını gösteren yüz ifadeleri sergiledikleri ve emzirme oranlarının değiştiği saptanmıştır. Bu reaksiyonların gerçekten ağlamaya karşı mı, gelen sese karşı mı olduğunun anlaşılması için yeni doğanlara, aynı şiddette başka sesler, sentetik ağlama ve kendi ağlamalarının kaydı dinletilince ise diğer bebeklerin ağlamalarına gösterdikleri reaksiyonu göstermemişlerdir.
من معتقدم که اصلاً اخلاق سه چیز بیشتر نیست: یکی صداقت، یکی تواضع، و یکی احسان است و احسان خودش سه شاخه دارد: رتبه اول آن عدالت، رتبه دوم آن شفقت و رتبه سوم آن عشق و عشق ورزی است
ben inanıyorum ki esaen ahlâk üç şeyden fazla bir şey değildir; biri sadakat, biri tevazu ve bir diğeri ihsan'dır. ihsan'ın kendi içinde üç payesi vardır; birinci mertebesi adalet, ikincisi şefkat, üçüncüsü ise aşk ve sevmektir.
mustafa melekiyan
Kitaptan aldığım notlara geçmeden önce zihnimde tortu şeklinde kalan düşünceleri paylaşmak istiyorum. Ethica’yı değerlendirirken “Teolojik, politik inceleme” ile birlikte okumak gerektiği kanaati oluştu bende. Tabi felsefe bir silsile olduğu için Platon ve Aristotales’den (Presokratlar ve Sokratesin düşüncelerini fragmanlar şeklinde bu iki
" Aşk ne gülünç şey," dedi öğrenci geri dönerken. Mantığın yarısı kadar yarar sağlamıyor, çünkü insanı olmayacak şeylere inandırıyor. Ben en iyisi gidip biraz felsefe çalışayım."
Yunan ve Roma gerçekten müzelerimizi dolduran tannçaları mı tanırdı sadece? Peki kadını gerçekten sadece ev kadını olarak mı görürdü kamuoyu? Sadece farklı olmayı, yani cariye olmayı kabul eden kadınlar mı erkeklerle felsefe tartışmasına dahil edilirdi? Yunan ve Latin kadın sevmezliği bazen gerçekten hakaret düzeyine ulaşırdı; Catullus ve Martialis bize mide bulandıncı kadın portreleri sunar, Juvenalis'in de Satira VI eseri şiddetli bir kadın düşmanlılığı sergiler. Peki ya Horatius? Epodos XII şöyledir:
"Ne istiyorsun, korkunç canavarlara yakışan kadın? Neden artık güçlü kuvvetli bir genç olmayan, burun delikleri tıkalı olmayan bana hediyeler ve aşk mektuplan gönderirsin?"
Katiline Sen Katilsin Diyemezsin.
Özgür henüz üniversite öğrencisiyken atılan bir iftira sonucu üstüne kalan bir cinayetle gençliğini hapishanede geçirmek zorunda kalır. Felsefe okuyan ve kendini gelişten iyi bir insan olan, Özgür 25 sene sonra tahliye olur. Senelerine mal olan bu iftirayı aklamak için, her ne pahasına olursa olsun. Suçsuzluğunu hem adalet önünde hemde kendisi için kanıtlamayı kafasına takar. Ve zorlu bir yola çıkar. İz peşine düşen Özgür'ü çok fazla şeyler beklemektedir. İki çocuk annesi eşinden şiddet gören Sultan ile kesişir yolları Sultanı bu çıkmazdan kurtarmak ister. Aşk, sırlar, gizem, ve dost kazığı okurken çok üzüldüğüm ve sinirlendiğim yerler oldu. Bunun içinmiydi dedim. Özgürün zorlu hikâyesini ben severek okudum Kurgusu ve sonu da gerçekten güzeldi. Gizem ve sırları sevenler için tavsiyemdir.
Korkularınızın hayatınızı ele geçirmesine izin vermeyin.
Demek ki insan yaralara da âşık oluyormuş. Yaralardan dolayı âşık oluyor, yaralarında huzur ve samimiyet buluyormuş.
Mezun olamadığı felsefe biliminde okuduğu onca düşünür, filozof, Özgür'e babaannesi kadar etki etmedi. O, hayatında tanıdığı en büyük filozoftu
Bence gerçekten, büyük insanlar, dünyada büyük acılar çekmek zorundadır.
Sevilmemiş olmanın acısı, irin toplamış bir yara artık. Bu yaralı ruhundan ameliyat olmazsa bir kaç haftalık ömrü kalmış olabilir duyguların.
İnanç aşk gibidir; zora gelmez. Bu yüzden devlet önlemleriyle onu bir yere sokmaya ya da orada yerleştirmeye kalkmak tehlikeli bir iştir. Çünkü nasıl ki aşkı zorlama çabası nefreti doğurursa, inancı zorla (benimsetme) girişimi de tam bir inançsızlıkla sonuçlanır inanç eğer teşvik edilmek istemiyorsa bu ancak dolaylı ve dolayısıyla önceden gereğince yapılan hazırlıklarla olabilir.
Schopenhauer kitaplarını afilli aforizmaları bulup çıkarmak için okuyor birçok kişi. Eminim ki onu okuyan çoğu kişi felsefesinden habersiz. Bu yüzden ‘karamsar felsefeci’ olarak anılıyor. Oysa karamsarlığının içindeki güzelliği görebilmek ve kitaplarını doğru yorumlamak için onun felsefe sistemini bilmek gerekir.
Ben de biraz bu felsefe sistemini
Hadi biraz felsefe konuşalım. “Kendini bilmek”ten bahsedelim.
Öncelikle biraz alt bilgi vermek istiyorum. Ortadoğu medrese geleneğinde bazı ilimler alet ilmi olarak adlandırılır. Mesela mantık alet ilmidir. Çünkü ancak sağlam bir mantık alt yapısıyla diğer ilimler sağlıklı şekilde öğrenilebilir. Şimdi gelelim tekrar “kendi” ya da “kendilik”