Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Garp, bugün hakîkî şark rûhuna hasret duyduğu fakat bir türlü tenezzül edip bunu itiraf edemediği için hoşnutsuz, sinirli ve şaşkındır. Şark da, hakîkî Garp tekniğine ve maddeciliğine omuz silktiniz için harap, yıkık, geri ve tasalıdır.
Şapka, Kemalizm'i Osmanlı ıslahat hareketlerinden tavizci ve muvazaacı olmamak karakteri ile ayırır. Mustafa Kemal, denizkızı masalına inanmıyordu. Ya balık, ya insan vardır. Mustafa Kemal geri bir memlekette medeniyet meselesi halledilmedikçe hiçbir meselenin halledilemeyeceğini biliyordu. Şarklı-Garplıya inanmıyordu. Ya Şark, ya Garp vardır. Garp medeniyetinin temeli, hür tefekkür dür. Şapka bir başlık taklidi değil, tefekkür inkılâbının bir sembolü idi. Bu inkılâp, müspet ilme dayanan ilkokul eğitimi ile köyde halkın derin köklerine kadar inmeli idi. Ömrü buna yetmedi. Medeniyet meselesi halledilmedikçe hiçbir meselenin halledilemez olduğunu bugün de görmüyor muyuz? Demokrasi politikacıları, geçici dünya nimetlerini paylaşmak için, can çekişen taassubu beslediler ve ona yeniden halk kanını emme kudreti verdiler.
Sayfa 504 - PozitifKitabı okudu
Reklam
“Şark İle Garp Arasında Görülen Esaslı Farklar” denemesinden
Deli Petro’nun hayranı olan bir şâir bu hükümdarın ölümüne ağladığı meşhur mersiyede “Sen aramıza şahsî tecrübe denen şeyi getirdin” diye onu över. Dante ise daha evvel bu şahsi tecrübenin san’attaki yerini “Bir şeyi resmetmek için evvelâ o şeyin kendisi olmak gerekir” diyerek anlatır.
Sayfa 30 - Dergah YayınlarıKitabı okuyor
Bu âlemi böyle tahayyül edebildiğimde, yönümü şaşırıyorum.Ne Doğu kalıyor, ne Batı. Geçmiş ne zaman bitti, gelecek ne vakit doğar söyleyemiyorum.Ne semanın nerede durup, toprağın nerede başladığını biliyorum artık; ne de Şark ile Garp'ın ne yöne düştüğünü. Tek bildiğim şu: Öğrenme aşkıyla geçti ömrümüz, aşkı öğrenemesek de...
(الساكت عن الحق شيطان اخرس ) "Haksızlık karşısında sükût eden 'Hakkı söylemeyen' dilsız şeytandır." Bu ne büyük sözdü, demokrasinin rûhu idi. Hak ancak böyle korunurdu. Bu, kuvvetli bir imân eseri idi. Inanan adam önce hakkı korumakla mükelleftir. Hoca efendilerimiz de halka bunu öğretmekle mükelleftir. Nasıl olur da kendileri tatbik etmezdi? Bu sukût neden olabilirdi? İkinci seçimi garantiye almak için mi idi? Hadiseleri görmeyen ve muhitini bu kadar tanımayan kimse nasıl ikinci seçimden ümit edebilirdi? İşte bu imân zaafı, bir milletin rûhunu tereddîye sürüklemek için kâfi idi. Montesquieu'nun "Her millet lâyık olduğu idâreye mazhar olur" sözünü söyleyişinden bin sene evvel, en büyük hikmet ve hakikatleri bütün cihâna ilân eden son Peygamber Hazret-i Muhammed (s.a.v) (كما تكونوا يولى عليك) yani; "Siz nasılsanız ona göre idâre olunursunuz" düstûrunu vaz'etmişti Montesquieu'nun ilham menbai da o idi. Fakat Şark kultüründen bîhaber Garp hayranları, bütün sosyal kaideleri Garp medeniyetinin vaz ettiğine inanıyorlardı. Çünkü din sosyolojisi, din psikolojisi kimse tarafından ele alınmamıştı. Medrese kültürü bu lüzûma hiç yönelmemişti. Son asrın bütün içtimaiyat ve rûhuyat nazariye ve kanunları Kur'ân ve hadîslerle bin üç yüz sene evvel vaz'edilmişti.
Sayfa 144
376 syf.
·
Puan vermedi
·
20 günde okudu
TANPINAR'IN kitabında bahsetmiş olduğu zamanın sahnesi oldukça büyük bir alan ve zaman dilimi. Bazen betimlemeler de bizi kaybetse de oldukça akıcı ve sürükleyen bir hikayeyi okudum. TANPINAR okurken tarihsel meraklarımızın çoğaldığını hissediyoruz. Diğer eserlerinin bir kısmını da okuyup yaptığım gözlemlerde, Şark ile garp arasında sıkışlığın güzel bir anlatıcısı olmuştur her zaman.
Sahnenin Dışındakiler
Sahnenin DışındakilerAhmet Hamdi Tanpınar · Dergah Yayınları · 20192,772 okunma
Reklam
Çankaya'da Gazi'yi ziyaret ettik. Sa­lona girince : - Hayrola, Şark ve Garp Cepheleri komutanları bir arada, ne haber? .. dedi.
Sayfa 62
Akşamüstü otele döndüğüm zaman, Bekir Sami Bey beni görmeye geldi, yeni Rusya hakkındaki fikrini sordum. Tamamen hayal kırıklığına uğramıştı.Halbuki, gitmeden önce, Şark mefkûresinin kuvvetli taraftarlarındandı. Dönüşünde yeni Rus rejiminin dünyanın en kötü zulmünü ifade ettiğine inanıyordu. Bolşeviklerin samimiyetine inanmıyordu. Onlara inanmış olan birtakım yeni hükûmetler Çarlık zamanından daha kötü muamele ile karşılaşmışlardı. Rusya’nın küçük bir azınlık tarafından idare edildiğini ve kendisine İttihat ve Terakki’yi hatırlattığını söyledi. Artık Garp mefkûresine dönmemiz ve Garplılaşmamız gerektiğini söylüyordu.
Biz sofraya oturur oturmaz, kapı açıldı. İçeriye Kafkasyalı bir grup girdi. Çok parlak kostümleri vardı. Kurşunları göğüslerinde, geniş omuzlu, ince bellerinden hançerler sarkan, uzun, siyah çizmeli bir gruptu. İnsan, onların hemen dans etmeye başlayacaklarını bekliyordu. Fakat, onlar dönüp insana bakmıyorlardı bile. Evet, bu fevkalâde yapılı
·
Puan vermedi
Fatih Harbiye
Fatih Harbiye İki zıt şehir, iki zıt düşünce, iki zıt inanış... Zıtlıkların arasında dolaşabileceğiniz bir kitapla geldim. Başlığından da anlaşılabileceği üzere Fatih ve Harbiye , kitabın temeli olan şehirler. Neriman'ı ikiye bölen , Şinasi'nin Neriman'ın ardından sürüklenmesine sebep olan şehirler... Bir tarafı gelenek görenek, örf ve adetlerle donatılmış alaturka şehir olan Fatih' te diğer tarafı gece hayatının bol olduğu, Batılılaşan insanların ve alafrangaya dönen hayatın bulunduğu Harbiye' de kalan Neriman; çelişki içerisinde hangi tarafının ağır bastığını anlamaya çalışır. Fatih onun ta kendisidir. Öte yandan Harbiye ise yaşamak için yanıp tutuştuğu ama bunun kalıcı mı geçici mi olduğunu bilmediği yerdir. Neriman kafasındaki şark ve garp çelişkisini çözmeye çalışırken 7 yıldır nişanlısı olan Şinasi de olanları anlamaya ve çözümlemeye gayret gösterir. Şark tarafında Neriman' ının babası Faiz Bey ' i tanırken Neriman 'ın Batı hayatını tanımasını sağlayan Macit 'i garbın temsilcisi olarak görüyoruz. Zaman zaman kendinizi tramvay yollarında şark mı garp mı diye sorgularken bulabileceğiniz, bazen Neriman' a hak verdiğiniz bazen de sitem ettiğiniz bu kitaptan bir alıntı: " Aşk meselelerinde zamana ait ölçülerin içimizde ne garip farklarla değiştiğini sezdiler." Peki ya siz Neriman 'ın yerinde olsanız hangi tarafı seçerdiniz?
Fatih Harbiye
Fatih HarbiyePeyami Safa · Ötüken Neşriyat · 202047,7bin okunma
Reklam
İki zıt istikamete doğru çatallanan İslâm felsefesinin akılcı ve tabiatçı kolu daha ziyade Hıristiyan garp, imancı ve ilâhiyatçı kolu da daha ziyade İslâm şark üstünde tesirini devam ettirir. Burada oldukça garip bir çaprazlama ve bir tesir mübadelesi göze çarpar. Hıristiyan garp, akılcı ve tabiatçı düşünceyi İslâm şarktan almış ve İslâm şark da imancı ve ilâhiyatçı düşüncesinde Hıristiyanlığın tesiri altında kalmıştır. Nitekim İslâm dini de kitabında rasyonalist (akılcı) bir ruh sahibi olduğu halde sonradan mistik bir düşünce doğurmuş. Hıristiyanlık da kitabında mistik bir ruh sahibi olduğu halde sonradan akılcı ve tabiatçı bir medeniyet ortaya çıkarmıştır
Garp sanatı.şark sanatından ilhamlar alsa çok iyi eder.Herhangi bir şark sanatı değil,yakınlığı ve mükemmeliyeti itibariyle bu en elverişli olan Türk musikisidir.Türklerin mahsulünü vermiş,birçok şaheserleri mevcut,tam bir sanatları vardır.
Sayfa 119 - M.Öjen BorelKitabı okudu
Ali Fuad Paşa’nın babası İsmail Fazıl Paşa’yla çok dosttuk. Bana canlı bir tarih gibi gelirdi. Fakat Ali Fuad Paşa’yı tanımıyordum. Ali Fuad Paşa bu mevkii kabul ettikten bir hafta sonra, Moskova elçiliğine beraberinde gidecek adamları seçme işini kendisine havale etmişlerdi. Bir gün bizim eve gelerek benimle uzun konuşmaya başladı. Rus ihtilâlinin göründüğünden daha derin bir manâsı olduğunu, bizim bunu yalnız Rus ajanlarından dinlediğimizi veyahut da Marx’ın nazariyelerinden öğrendiğimizi söylüyordu. Bundan dolayı, emniyete değer, kafası olgun bir insanın Moskova’ya gönderilmesi gerektiğini söylüyordu. Ali Fuad fevkalâde bir kumandandı. Başka meziyetleri de olduğu için, onun seçilmesini doğru buldum. Her hâlde, Şark ve Garp mefkûrelerinin hususiyetlerini anlamıştı. Ben, o günlerde, Karargâh’taki işlerim, hayvanlarla köylüler arasında kaldığım için dünya ile ilgim âdeta kesilmiş gibiydi.Ali Fuad Paşa, benim kendileriyle birlikte Rusya’ya gitmemi teklif ve rica etti. Aynı zamanda, bana orada çok iyi bakılacağımı da söylüyordu. Bu teklifler üzerine iki gün düşünmek için müsaade istedim. İki gün sonra gidemeyeceğimi söyledim. Miralay İsmet’in Karargâh’tan ayrılması herkesin üzerinde fena tesir yaptı. Bilhassa yemeklerde onu çok arıyorduk. Çünkü konuşması, tavır ve hareketiyle, hatta bilgisiyle akşam yemeklerine hayat veriyordu.
128 syf.
6/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Şark ve garp arasındaki karşılaştırmalar , musikiye yaklaşım aralarında ki tartışmalı sohbetler çok hoşuma gitti çok severek kısa sürede okudum Keşke önceden okusaymışım
Fatih Harbiye
Fatih HarbiyePeyami Safa · Ötüken Neşriyat · 202047,7bin okunma
Bediüzzaman, Şark ve Garp arasındaki azîm müfarakatın, şahsiyet mefhumunun daralma ve genişlemesinden neş'et ettiğini gören ve asrın maymun taklitçiliğine varan şahsiyetsizliği önünde, şahsiyet mefhumunun İlahî yüksekliğini gönüllerin mihrak noktasında sembolleştirmeye tevessül eden âlimdir.
Bediüzzaman Kimdir?Kitabı okudu
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.