Ha bu arada, sonraki bayram Babama Duyurun Çeşmesi'nin gerçek hikâyesini öğrendim babaannemden. Meğer fakir bir adamcağız ömrü boyunca, 'Fakir geldik fakir gidiyoruz. Kimseye bir hayrımız hayratımız olamadı. Bir açı doyurup, bir susuza su tutup duasını alamadık' diye dertlenir dururmuş. Adam yokluk içinde ölünce, köylüsü aralarında para toplayıp adamcağızın hayrına bu çeşmeyi yaptırmışlar. Çocukları o kadar duygulanmış ki, çeşmenin açıldığı gün kızı göklere yüzünü dönüp sanki gök kubbedeki meleklere seslenircesine, 'Babama duyurun, çeşmesi açıldı. Babama duyurun, çeşmesi açıldı' diye gözyaşı dökmüş. İşte çeşmenin adı da buradan kalmış: 'Babama Duyurun Çeşmesi
Dicle nice tarihlere tanık oldu. Dicle'ye düşen her Ay damlası ne acılara tanık oldu?
Oysa Dicle doğduğu topraklardan çok uzaklarda bile bir merhametin temsiliydi. Dicle kenarında bir "kuzunun ahını" soran me deniyetin nehri...
Ay damlamıştı, tarihin neşesi kadar hüznünü de taşıyan Dicle'ye... Hayalimizdeki Bağdat'ın
Puşkin'in Bahçesaray çeşmesi şiirinin Kırım Tatar lehçesiyle çevirisinde atlarıyla uçarcasına baskına giden süvariler şöyle anlatılır:
"Han sarayı titislenip, boşap kaldı;
Kırım-Giray kene ketti oni taşlap;
Tümen-tümen askerinen yat illerge,
Yat illerge yolga çıktı sefer başlap.
O kene de kasırgalı soguşlarda
Küskünlenip, kanga suvsap at oynata,
Lakin hannın yureginde başka türlü
Duygularnın alevleri gizli yata."
Bugünün Türkçesiyle Gözyaşı Çeşmesi'ne de şöyle sesleniyor Puşkin:
"Aşk fiskiyesi, ölümsüz çeşme!
Sana armağan olarak iki gül getirdim.
Seviyorum bitimsiz konuşmanı
Ve şiirsel gözyaşlarını senin.
Çiseyen gümüşsü tozların
Serin çiğlerle kaplıyor beni:
Ak, ak durmaksızın sevinçli pınar!
Anlat, anlat bana bildiklerini"
(Çeviri: Ataol Behramoğlu)
(Mart 2014)
Kırım Hanları, büyük Moğol İmparatorluğu'nun Avrupa'da kalan son parçasıydı. Cengiz Han'ın soyundan geliyorlardı ancak başkentleri Bahçesaray'daki saray ve bahçeler gibi onlar da bozulmaya yüz tutmuştu. Yine de sade ama asil bir hayat sürüyorlardı. Servet biriktirmek törelerine aykırıydı. Bir elbise, bir kılıç ve bir at
Uzun yıllar edebiyat öğretmenliği yapmış olan yazarımız
Ebru Çaloğlu, gençlerin klasiklere yönelmesi için klasik kitapların arka bahçesini merak edelim ilgi duyalım diye bize sunmuş.
Çok da güzel yapmış.
Kitapta neler mi var;
1-