KIŞ TUTSAĞI
Bir kışa vurulmuştuk
Yalnız güvercinler gibi
Avlulara tutsak
Sessiz, serin ve yalansız
Bir akşamın kırık
Çocukluğuydu içimizdeki,
Şimdi üşüyorum, oysa yaz
Günün çakıltaşları kayıyor avuçlarımdan Açılmış tüm çeşmeleri yalnızlığın
Sen yoksun, içime vuruyor ayaz
“Anne güvercinler yavrularına uçmayı öğretmek için, onları yüksek bir yerden aşağı atarlarmış. Hazal bir güvercindi. Bense yeni doğmuş yavrusu. Uçmayı öğrenme zamanı gelmişti.”
Büyükler sayıları sever. Onlara yeni bir arkadaştan bahsettiğinizde size asla işin aslını sormazlar. Hiçbir zaman, "Sesinin tonu neye benziyor? En sevdiği oyunlar hangileri? Kelebek koleksiyonu yapıyor mu?" demezler. "Kaç yaşında? Kaç kardeşi var? Kaç kilo? Babası ne kadar kazanıyor?" diye sorarlar. Sadece bunları bildiklerinde arkadaşınızı tanıdıklarını sanırlar. Eğer büyüklere, "Pembe tuğladan, pencerelerinde sardunyalar ve çatısında güvercinler olan çok güzel bir ev gördüm," derseniz o evi hayal etmeyi beceremezler. Onlara, "Yüz bin franklık bir ev gördüm" demek gerekir. O zaman, "Ne kadar güzelmiş!" diye bağrışırlar.
1.
Bu dağ Mengene dağıdır
Tanyeri atanda Van'da
Bu dağ Nemrut yavrusudur
Tanyeri atanda Nemruda karşı
Bir yanın çığ tutar, Kafkas ufkudur
Bir yanın seccade Acem mülküdür
Doruklarda buzulların salkımı
Kaç akşam seyrettim bu sahilde ben
Bulutların solgun menekşesinden
Kaç güneş çırpındı kanlar içinde,
Yosun bahçelerin uzak vehminde;
Sesler erişilmez ufuklar gibi
İmkansız sularda tutuşan gemi,
Uçan güvercinler a\ucumuzdan
Ayrılmayan kader baş ucumuzdan.
Kimi gün bir türkü, kimi gün şiirlerle
Kitaplarla daha çok, giderek kitaplarla
Sabırlı, içten, yalın
Örnekler çıkarıp adım adım
Küçücük bir kentin kapalı hayatından
Bana dünyaları gösteren dost...
Telaşını taşıyorum yıllardır
Konuşurken birbirine vurduğun parmaklarının
Ve içine yüreğini koyup koyup
Ak güvercinler gibi ağzından uçurduğun
O büyülü, sıcak, doğru sözlerinin...
Sesini çoğaltıyorum sesler içinde
Bir tutku gibi geciktikçe büyüyen
İnancının onurunu taşıyorum yıllardır.
[Şiir : Nizar Kabbani ]
Ey kudüs! Ey peygamberlerin kokusunun yayıldığı şehrim
Ey gökle yer arasındaki en kısa yol
…
Ey Peygamber’in geçtiği gölgeli vaha!
Sokak taşlarında hüzün
Cami minarelerinde hüzün
…
Kim kurtaracak İncil’i
Kim kurtaracak Kur’an’ı
Mesihi kim kurtaracak Mesihi öldürenlerden
İnsanı kim kurtaracak
…
Ey Kudüs ey sevgilim
Yarın…. Yarın…. limonlar çiçek açacak
Yeşil başaklar ve zeytinler sevinecek
Gözler verilecek
Geri dönecek göçmen güvercinler temiz çatılara
Bu dağ Mengene dağıdır
Tanyeri atanda Van’da
Bu dağ Nemrut yavrusudur
Tanyeri atanda Nemruda karşı
Bir yanın çığ tutar, Kafkas ufkudur
Bir yanın seccade Acem mülküdür
Doruklarda buzulların salkımı
Firari güvercinler su başlarında
Ve Karaca sürüsü
Keklik takımı...
Büyük düşünceler, dünyaya güvercinler gibi sessizce konar. Şayet kulak verirsek, medeniyetlerin ve ülkelerin neden olduğu karmaşanın ortasında, yaşamın ve umudun yumuşak bir
kanat çırpışı kadar hafif gürültüsünü duyabiliriz.
1.
Bu dağ Mengene dağıdır
Tanyeri atanda Van'da
Bu dağ Nemrut yavrusudur
Tanyeri atanda Nemruda karşı
Bir yanın çığ tutar, Kafkas ufkudur
Bir yanın seccade Acem mülküdür