Mantık iki tarafa da zaman verir, hatta bizzat kendi adına erteleme talep eder ki hakikati keşfetmek için zamanı olsun. Öfke ise alelacele hareket eder. Mantık adil olan neyse ona karar vermeyi ister; öfke ise karar verdiği şeyi adil görme taraftarıdır
Hakikati arayan kişi, psikolojik analizden geçmeli- o buna 'ahlaki tahlil' adını vermiş. En büyük filozofların bile kendi dürtülerinden haberdar olmadıkları için hata yaptığını söyleyecek kadar ileri gitmiş hatta. Hakikati keşfetmek için kişinin önce kendini tanıması gerektiğini söylüyor. Bunu yapmak için de kişinin, her zamanki bakış açısından, hatta belkide kendi çağından ve ülkesinden kendini kurtarıp kendini uzak bir mesafeden tahlil etmesi gerektiğini söylüyor!
_Prens Said Halim Paşa, Mısır eski valisi Kavalalı Mehmet Ali Paşa’nın torunu ve 1913-1916 arası Osmanlı Sadrazamı olarak hükümetin başıdır. İttihat Terakki üyesi, Meşrutiyetçi ve muhafazakar islamcılığın en öndeki temsilcilerindendir. Meseleleri İslamcılık açısından ele almıştır. Devletin kurtuluşu için batı kanunlarını değil, şeriatın
_Amacımız kendi hayatlarımızın efendisi olmak.
_Bizler, ruhani deneyim yaşayan insanlar değiliz. Bizler, insani deneyim yaşayan ruhani varlıklarız.
_Konuşmadaki biIgeIik ve dinIemedeki kibarIık ile ruhun hazineIeri ve kişideki ahIaki oIgunIuk açığa çıkar.
_Cahiller yola gelmez. Cahilleri yola getirmektense parçalamak daha kolaydır.
_Her şey
Salt bilginde eksik olan, canlı yaşantıdır. Bu canlı yaşantı kendi başına salt duygu ya da tutkudur; duygu ya da tutku üzerinde tek yanlı bir ısrar ise ikinci bir tip sözde tarih, asıl amacı geçmişe ilişkin hakikati keşfetmek değil, yazarın onunla ilgili duygularını dile getirmek olan romantik ya da şiirsel bir tarih yaratır: Yurtsever tarih, yanlı tarih, liberal, insancı ya da toplumcu ülkülerden esinlenen tarih; genel olarak, işlevi ya tarihçinin konusuna aşkını ve hayranlığını ya da nefretini ve horgörüsünü dile getirmek, onu "göklere çıkarmak" ya da "yerin dibine sokmak" olan her tarih.
Kaygı tecrübesi bize saklı hakikati açar: Nihai teselli yoktur, her türlü çabanın sonucu beyhudedir, akıbeti var-olmayanın uçurumudur. Bu hakikati keşfetmek zor, hele onunla karşılaşmak ve yaşamak daha da zordur.