Hey!
Size sesleniyorum!
Kendinizden bir şeyler bulacaksınız bu kitapta!
Buldukça duygulanacaksınız ve hayranlığınız artacak!
Hangimiz sevmiyoruz:
Kütüphanemizi düzenlemeyi?
Geçip karşısına seyretmeyi?
Ödünç kitap vermek yerine gidip yenisini alıp vermeyi?
Bir kitap eksilince kitaplıkta onun yerindeki boşluğu hangimiz fark etmiyoruz?
Hangimiz
Bir Victor Hugo klasiği. Cidden çok iyi tasarlanmış bir kitap. Anlatım dili çok güzel. Çevirmenin de hakkını vermek lazım. Ve bu kitapla birlikte bir süre dünya klasiklerine ara veriyorum. Zirvede bırakmak lazım.
Son zamanlar da okuduğum en hızlı kitap oldu. Nedeni şu sayfaların çoğu az kullanılmış. İçinde bulunan hikayeler herkesçe bilinen basit hikayeler. Sayfa aralarında olan özlü sözler, atasözleri vs olmasa tamamen hüsran. Ki zaten ben bütün sözleri hemen hemen burada paylaştım.
Okuma alışkanlığı için okunabilir ama bence bilgi tekrarından başka bir şey olmayacaktır. Hakkını vermek lazım arada bir kaç hikaye gayet güzel.
Kitapla kalın...
Selamun aleyküm. Bir şey deneyeceğim. Bu aslında bir inceleme ama buradakileri incelemelerin aksine ilginç, daldan dala atlamalı, bol alıntılı, güldürmeden düşündüren uzun bir inceleme. Aynı şeyleri farklı cümlelerle aktaran kitaplardan alıntılar yapıp karma olarak sunacağım bir inceleme. Yazı boyunca yaratıcının varlığına dair bir ispat
İlhan Arsel’le cahiliye dönemine gidip dönem hakkında yanlış fikir sahibi olabilmek için çok ideal bir kitap. Alternatif tarih arıyorsanız el kitabınız olabilir. Birkaç iddiayı örnek olarak vereceğim.
İlhan diyor ki, kız çocuklarını gömmek yaygın değildi kız çocuklarının doğuşunu talihsiz saymak gelenekte yoktu. Dakika bir gol bir. Evet her evde
Deklanşöre bastım ve çekiyorum çekkkk-timmmm!
Aaaa pardon hatlar karıştı şöyle olacaktı: ÜÇ, İKİ, BİR Kayıt..
Ya da durun kahramanlarımızı tanıyalım önce (Not isimlere DİKKAT EDİN lütfen ;)
Talihsiz Taliha
Nuh Tufan
Umur Samaz
İbrahim Kurban
Baretta
yalnız bu konuyla ilgili İzmir Katip Çelebi Üniversitesi’nin hakkını ayrıca vermek lazım.
“rektör, rektör yardımcısı, dekan ve öğretim görevlileri arasından tespit edilebilen 27 kişinin birbiri arasında akrabalık bağı bulunduğu görüldü”
Şu rezilliğe bak, yedi sülalesini sokmuş kuruma, kendisi yetmemiş, karısı… Halası bile burada ya hu! Babası sokmuş zaten kendini de… Dahası da vardır Allah belalarını versin!”
Mihail Bulgakov'un 1940 yılında yayımlanan büyülü gerçekçilik anlayışında yazılmış romanı. Eseri okurken maalesef pek çok şeyi göz ardı etmişim o yüzden bitirmekte oldukça zorlandım. Yazarın ilk okuduğum kitabı
Genç Bir Doktorun Anıları olduğu için yine aynı yalınlıkta yine aynı akıcılıkta ve anlaşılır ölçüde sosyal eleştiri olacağını düşünmüştüm fakat
Yazarın okuduğum 2.kitabıydı. Daha önce Kadın – Erkek Beyni kitabını okumuştum. Dili akıcı ve sürükleyiciydi. Yazarın derdinin salt bir roman yazmak olmadığını hepimiz biliyoruz. Nörobilim uzmanı olan yazarımız bu bilim dalıyla ilgili teknik terimleri harmanlayarak bize bir roman yazmış. Sürükleyici bir romanın yanında bu terimleri bize öğretme,
İhmal yanılgısını fark etmek zordur –bir eylemin ihmali eylemin kendisinden daha zor seçilir. 68’ler hareketi, hakkını vermek lazım, ihmal yanılgısının özünü anlamış ve kısa ama anlamlı bir sloganla karşı durmaya çalışmıştır: “Çözümün bir parçası değilsen, sorunun bir parçasısın demektir.”
KÜRK MANTOLU MADONNA
Yine tavsiye üzerine okuduğum romanlardan biri idi… Şu an klavyeme bakıyor, kitabı yeni bitirmiş olmanın verdiği yoğun duygular içerisinde nasıl bir inceleme yapacağımı bilemiyorum… Sabahattin Ali’ye karşı önyargılarım çoktu yok oldu mu tamamıyla değil…
Raif Efendi… ve Maria… romanın kahramanlarına karşı bir hayranlığım yok
Don Quijote, modern romana kapı aralayan, öncü bir kitaptır. Bu kitabın yazılma amacı esasında “şövalye romans”larını eleştirmek ve sonunu getirmekti. Cervantes bunun için, şövalye romanslarının adeta bir parodisinin yapma yolunu seçti. Bu şövalye romanslarında, bir adet şövalye, şövalyenin -boş vakitlerinde düşünüp aşkından kahrolmak için-
Bu roman; Aytmatov'un, edebiyat alemine geniş yankılar uyandıran, verilmek istenen mesajla yaratılan tiplerin büyük bir uyum içinde anlatıldığı eserlerinden biridir. Tabi bunu söylerken özellikle "Toprak Ana, Gün Olur Asra Bedel ve Cemile" romanlarını da es geçmeyip hakkını vermek lazım. Hepsinde muhteşem bir anlatım tekniğini bulabilirsiniz.
*Romanın kahramanı 7-8 yaşlarında bir çocuktur. Çocuk, saflığın bozulmamış özün, arın ve geleneğin sembolüdür. Çocuğun düşlerle dolu saf ve temiz dünyasından hayatın acı ve çıplak gerçeğine uzanan bir kurgu romanı olmuş.
* Saflığın apaklığın sembolü olan çocukluğun hayatta olan acılarla karşı karşıya kalmasını görüyorsunuz. Bu acılı hayat öyle ki; deyim yerindeyse Tevfik Fiktet'in "Gayyâ-yı Vucúd" adlı şiirinde dile getirdiği çukurun ta kendisidir. Onu da şu dizelerle yazmak istedim.
Bazı kırlarda gezerken görülür nefretle;
Bir çukur yerde birikmiş mütekeddir bir su,
Solucanlarla, sülüklerle, yılanlarla dolu.
**Aytmatov'un eserinde yansıttığı hayatın acı gerçeklerin tam olarak bu dizelerdeki gibi olduğunu düşünüyorum. Bir çukur, içinde kirli sular, suların içinde solucanlar, sülükler ve yılanlar...
*Hülasa yazar; saflığın acılarla karşılaşma sürecini sembolik bir çocuk üzerinden okuyucusuna aktarmaya çalışmış. Aynı zamanda destan, efsane ve masal gibi sözlü edebiyat ürünlerini de eserine sokmaya çalışır. Geçmişi temsil eden dede ile geleceğin ve temiz bir sayfanın sembolü olan çocuk arasında dramatik bir ilişki kurmuştur.
Okunulması gereken bir eser olduğunu düşünüyorm. Keyifli okumalar...
Beyaz GemiCengiz Aytmatov · Ötüken Neşriyat · 201870,2bin okunma
Değerli 1K Okurları!
Yaklaşık 1 ay önce İslam Düşünce Okumaları üzerine 1.Etkinliğimizi düzenledik.
Yapılan istişareler sonunda bu bağlamda 2.etkinliğimizi de düzenlemeye kara verdik:))
Amacımız;
1-Bir düşünürün kitabı belirlenip belli bir zaman diliminde okunması,
2-Veya kimde hangi düşünürlerin kitapları varsa onların