Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"Anadolulu Müslüman Türk'ün vatanı ezan-ı şeriftir." Ezanın okunduğu yer bizim yurdumuzdur; Bosna da, Halep de, Kahire de...
“...ben artık Hanzala'yı Mescid-i Aksa'nın saflarında, Aylan'ı Halep'in sokaklarında görmek istiyorum.”
Henâ
Henâ
-
Oğuzhan Âsım Güneş
Oğuzhan Âsım Güneş
Reklam
"Ahmedî-Dâstân ve Tevârîh-i Mülûk-i Âl-i Osman" Çalışma, Atsız'ın hazırladığı ve 1949'da Türkiye Yayınevi tarafından yayımlanan Türkiye Tarihleri I adlı eserin 1-35. sayfaları arasında yer almaktadır. Atsız'ın çalışması, Ahmedi'nin İskendernâme'sinin sonunda yer alan Osmanlılarla ilgili bölümün ilmî yayınıdır.
Atsız, 3. Mustafa'ya kadar (iki yazmada 4. Mehmed'e kadar) olan padişahların cülus tarihlerini, karşılaştırmalı bir cetvel hâlinde verir. Yazmalardan birindeki İstanbul'la ilgili istatistikî bilgi, çok ilgi çekici ve değerlidir. Hicrî 985 (1577-1578) tarihinde, Halep Kadısı Zekeriya Efendi İstanbul'da bir teftiş yapmış ve şehirdeki Müslüman, kâfir, Yahudi mahallelerinin, camilerin, mescitlerin, imaretlerin, ilk mekteplerin, hankah, zaviye, kervansaray, çeşme, musluk, fırın, değirmen, kapan, hamam, bozahane ve kiliselerin sayısını vermiştir. Buna göre o tarihte İstanbul'da 3973 Müslüman mahallesine karşılık 4585 kâfir (Hristiyan) ve 2585 Yahudi mahallesi bulunmaktadır. Cami, mescit, mektep, zaviye, çeşme gibi kurum ve binaların çokluğunu da dikkate alan Atsız, bu kısa, fakat önemli bilgi hakkında şu yorumu yapar: "Bu rakamlar, on altıncı Milâdî asırda, mahallelerin sayısına göre şehirde Türklerin sayı bakımından henüz çoğunluk sağlayamadıklarını, fakat sosyal müesseselerin göz kamaştıracak kadar çokluğu ile şehri Türkleştirip Müslümanlaştırmak için ne hummalı bir faaliyet gösterdiklerini ispat eder." (Atsız 1957: 50).
Tüm Cephelerde Çöküş
Başlangıçta Halep halkı sakin ve sessizdi. Ama İngiliz öncü birlikleri yaklaştıkça düşmanca ve acımasızca davranmaya başladılar.
Mesela; sadır olan ferman ile meşihat makamı boşalacak herhangi bir Mevlevihâne’ye atanması emredilen Abdülbaki Efendi boşalan Halep Mevlevîhânesi meşihat makamına getirilmemiş ve Mevlevîhâne’ye başka bir postnişin atanmıştır. Gelen şikâyet üzerine Meclis-i Meşâyıh, Çelebi Efendi’ye Abdülbaki Efendi’nin boşalacak herhangi bir Mevlevîhâne’nin meşihat makamına atanması gerektiğini ifade ederek bunun padişahın emri olduğunu belirtmiştir. Diğer tekkelerde olduğu gibi Mevlevîhâneler’in postnişinlik cihetine gelecek şeyhin seçiminde de son söz padişah’a aitti.
Reklam
Ebü’l-Hüda II. Abdülhamid’e olan bağlılığı ve hizmetlerinden dolayı Sultan’ın ihsanına ve iltifatlarına nail olmuş, Suriye, Bağdat, Basra ve Yemen’e kadar olan tüm Arap coğrafyasında Rifâî tarikatının gelişebilmesi için II. Abdülhamid tarafından desteklenmiştir. Sayyâdi sülalesi ve Suriye ve Halep bölgesindeki tüm Rifâi tarikatının en nüfûzlu aileleri Ebü’l-Hüda sayesinde askerlikten muaf tutulmuşlardır.
Halifeliği teo-politik açıdan çok stratejik kullanmış
II. Abdülhamid’in hilafet siyasetinin en önemli ayağını kuşkusuz tarikat liderleri oluşturmaktaydı. Osmanlı Devleti için sıradan insanların desteğini almak ve meşruiyetini sağlamanın bir yolu da tarikat önderleriyle kurulan ilişkiydi. Bunu sağlamak için tarikatlar ve bunların şeyhlerine çok önemli görevler düşmekteydi. Bunlardan Rifaî tarikatı şeyhi Ebü’l Hüda lakaplı Muhammed bin Hasan el-Vâdî (1850-1909), Halep asıllı olup otuz sene II. Abdülhamid’in yanında yer almış, Yıldız Sarayı’na yakın olan ve II. Abdülhamid tarafından kendisine hediye edilen köşkte ikâmet etmiştir.
Kemal Sayar
Kemal Sayar
: Vatan, ölülerimizle beraber yaşadığımız yer belki de. Yüzlerce neslin bir arada yaşadığı, nefes almaya devam ettiği bir yer. Bizden evvel giden insanlarla bizden sonra gelecek insanları buluşturan bir kap gibi; bize ait bir ruhaniyeti var. Bir kitapta okumuştum; "Yahudi'nin vatanı yoktur, Yahudi'nin vatanı Tevrat'tır," deniyordu. Onu bize uyarladığımız zaman, şöyle diyesim geliyor: "Anadolulu Müslüman Türk'ün vatanı ezan-ı şeriftir." Ezanın okunduğu yer bizim yurdumuzdur; Bosna da, Halep de, Kahire de...
Sayfa 150
Eve vardığında zarfları salondaki masaya yığdı. İsimsiz onlarca umut, bir gün ansızın çay bahçesinde, pastanede ya da sahilde, şu işin adını koyalım artık, demek için, Halep işi masa örtüsünün üstünde onu bekliyordu. Bir iş değil bu, diye düşündü, adı da olmasın.
Sayfa 11 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Ey halkım! Hatta kızgın olduğum için; ey ulan halkım! Çanakkale'de sen düşmanla savaşırken sana kim yardım etti? Urfa'dan, Diyarbakır'dan, Van'dan, Kürt kardeşin geldi sana yardım etti! Hatay'dan, Mardin'den, Şam'dan, Halep'ten, Arap kardeşin geldi sana yardım etti! Çerkesi geldi, Lazı geldi, cümle Müslüman geldi. Şimdi ne oldu da Türkler, Araplar, Kürtler birbirine sırt çevirip batılılarla dost olma sevdasına kapıldılar? Hani geçilmemişti Çanakkale?
Sayfa 122
Hz Yuşa
Hz Yuşanın kabri rivayetileri Beykoz da ki yuşa tepesi Nablus veya Halep yakınında ki Meaare şehri Beykoz yüksek tepesi yuşa tepesi diye anılır burası senelerden beri müslümanların ziyaret ettikleri bir yerdir
İlla edep
“Gezdim Halep ile Şam’ı, eyledim ilmi talep; meğer ilim geride imiş, illâ edep illâ edep.”
Yunus Emre
Yunus Emre
Sayfa 85 - İNSAN VE HAYAT KİTAPLIĞIKitabı okudu
... Çanakkale Harbi başlamıştı. Istanbul, Kahire'den, Kudüs'ten , Şam'dan, Halep ve Bağdat'tan hayalini geri çekmiş ,kendi öz canının kaygısında idi .
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.