Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Son anında yıllarca gizlenecek, ama nihayetinde ortaya çıkacak son yazısını kaleme aldı. Menderes el yazısıyla meydan okurcasına şunları yazdı: ''Sizlere dargın değilim. Sizin ve diğer zevatın iplerinin hangi efendiler tarafından idare edildiğini biliyorum. Onlara da dargın değilim. Kellemi onlara götürdüğünüzde deyiniz ki, Adnan Menderes hürriyet uğruna koyduğu başını 17 sene evvel almadığınız için sizlere müteşekkirdir. İdam edilmek için ortada bir sebep yok. Ölüme kadar metanetle gittiğimi, silahların gölgesinde yaşayan kahraman efendilerinize acaba söyleyebilecek misiniz? Şunu da söylemeliyim ki, milletçe kazanılacak hürriyet mücadelesinde sizi ve efendinizi yine de 1950'de olduğu gibi kurtarabilirdim. Dirimden korkmayacaktınız. Ama şimdi milletle el ele vererek Adnan Menderes'in ölüsü ebediyete kadar sizi takip edecek ve bir gün sizi silip süpürecektir. Ama buna rağmen merhametim sizinle beraberdir.''
Muzaffer İzgü (29 Ekim 1933 - 26 Ağustos 2017)
Telsizler hemen çalıştı: “Konuk, ayı avlamak istiyormuş!” Konuk ki ne konuk, en büyük devletin en büyüklerinden… O büyük devletle öyle sıkı fıkıyız ki, kardeşten öte. Ne buyurursa o büyük devlet,biz hemen yerine getiririz, bir dediklerini iki etmeyiz; babamız, ağabeyimiz gibi bir devlet işte. Bu koskoca dost devletin, koskoca büyüğü, ayı
Reklam
GÜNAHA ÇAĞRI  Günah ne kadar çekici yarabbi ...Ve suç elbette.  Hiç bir günaha ve suça bulaşmamış masumlar içinse  hayat ne kadar rahat ve ne kadar sıkıcı.  Kim günahı tanımayan bir masuma aşık olmak ister?  İnsanları günaha çağıran bir mabet kurmak isterdim,  her saat başı çanları çalıp "Günah işleyin çocuklarım,  günah işleyin
Köylüler, İşçiler ve İmalatçılar ... Snelman, bütün köylülerin, işçilerin, imalatçıların ve bütün halk kesimlerinin her yönden aydınlanmasını, öğrenim ve eğitimini hayatının en önemli görevi saymış; bir zamanlar Pierre d’Amiyen’ in Haçlı Seferleri’ni kışkırttığı gibi, o da Finlandiya’da eğitim seferberliğinin öncüsü olmuştur. Snelman
Sözü değiştirdim: Sofi sen hangi tarikata mensubusun? Şeyhin kim? Dedim.’’Ya hak’’ dedi,’’Ya Abdülkadir Ceylani… Bizim şeyh çok büyüktür. Ya şeyh… Bizim şeyhin bir eli gökte, bir eli cennettedir.’’ ‘’Yahu ,’’ dedim,’’sofi, diyorlar ki, senin şeyh rakı içip,kız oynatıyormuş İstanbul da. Doğrumu acaba?’’ Boş atıp dolu tutmuştum. Başını olanca sertliğiyle salladı. Gözleri döndü. ‘’Herkes söylüyor zındıklar şeyhe iftira ediyorlar. Onun içtiği rakı değildir. Gözleri güneşe kapalı olanlar onu göremiyorlar. Şeyh rakı kadehini eline dokundurur dokundurmaz o rakı Kevser suyu olur. O kadın cennetten gelmiş huridir. Yoksa şeyh kadına bakar mı?’’ Doğuda İnanılmaz Şeyhler Gördüm / Yanan Ormanlarda Elli Gün
Yoksulluk
Bu gün yoksulluk utanç verici bir şey olarak algılanıyorsa, toplumların çarpık anlayışlarının tesiri yokmudur? Toplum bu değersizliği, hangi güzel değerleri satarak aldı acaba?
Reklam
Otelin hazırlık döneminin başlangıcı olarak belirledikleri günden bu yana bir buçuk ay geçmişti. O zamandan beri de Serhat’la arkadaş olmuşlardı. Ama Serhat Kuran kursundan yetişmiş, beş vakit namazında ve aklını din konularıyla bozmuş biriydi, iyi çocuktu ama bu dünyaya sadece neyin günah, neyin günah olmadığını anlamak için gelmiş
Sayfa 215 - Serhat’ın IŞÎD aşkına dairKitabı okudu
Aslan Asker Şvayk
Kupa Meyhanesi’nde tek bir müşteri vardı: Devlet güvenlik örgütünde görevli sivil polis Bretschneider. Meyhaneci Palivets bardakları yıkıyor, Bretschneider de onu kapana kıstırmaya çalışıyordu, ama boşuna. Palivets, ağzı bozuğun tekiydi. “Göt”ten, “bok”tan, “sıçmak”tan başka laf bilmezdi. Ama aslında mürekkep yalamış adamdı; önüne
Sayfa 19 - 1.Aslan Asker Şvayk Dünya Savaşı’na burnunu sokuyor - Birinci Bölüm CEPHE GERİSİNDEKitabı okudu
Hangi savaş olursa olsun insanın insanlığında hayır bırakmaz.İnsanoğlunda acıma hissi,merhamet bırakmaz,sevgi bırakmaz.İnsanda ne kadar güzellik varsa alır götürür. Savaş,yani harp gelecek insanlığın da insanlığını elinden alır. savaştan sonraki insan, önceki insan değildir. Savaş sonrası insanlar iflah olmaz yaralar almıştır. insanlığında o kadar
Sayfa 331 - adam yayıncılık
"telsizci hamdi ayın yirmi dördünde nairobi’de ol ilk yağmurlarla birlikte geleceğim eğer ben gelemezsem yağmurlar gelecek otelin penceresinden duyabilirsin akdeniz polisi telsizci hamdi’yi arıyor dün gece şu masada beraber içmiştiniz hani cebinde hiç büyük para taşımayan boynunun üstünde başı fevkalâde eğreti hani gözlükleri
Reklam
Bu güzel metaforların şifresini kendi başına çöz; derinlemesine düşün onlar hakkında. Bu yüzden hikayeler üzerinden konuşuyorum. Onlar üzerinden hiç kimse konuşmamıştı. Niçin ben bu küçük hikayeler üzerinden konuşuyorum? -sadece nasıl düşüneceğine dair sana birkaç ipucu vermek için. Bunlar bu hikayeler üzerine yapılan yorumlar değiller; ben bir
9. BÖLÜM SONSUZ SABIR Bir zamanlar cennet meyvesini işitmiş olan bir kadın vardı. Ona tamah etti. Adına Sabar diyeceğimiz bir dervişe sordu, “Bu meyveyi nasıl bulabilirim ki böylece mevcut bilgiye erebileyim? “Sana verebileceğim en iyi tavsiye benimle çalışman olur,” dedi derviş. “Fakat böyle yapmazsan, kararlı bir şekilde ve bazen yerinde
Hızlı hızlı yürüyorum. Karşıma Gazi Müzesi çıktı. Sola dönüyorum. İşte, Konak Sinemasının merdivenleri göründü. Kim bilir kaç tane aşık burada kavuştu? Kaç kişi için buluşma noktası oldu burası? Bu merdivenler ne hatıralar taşıyor kim bilir? İki büyük sütunun arasında dört-beş basamaklı merdivenler... Yanındaki panoda salonlarda gösterilen filmlerin afişleri var. Üzerlerinde hangi salonda, saat kaçta oldukları yazıyor. Merdivenlerdeyim şimdi. Acaba hangi taraftan gelecek? Mecidiye istikametinden mi; Gazi Caddesinden mi; yoksa anayoldan mı? Evi Çiftlik Caddesinin üst sokaklarından birindeydi. Evinin yerini iyi biliyorum. Çünkü taşınmalarına yardım etmiştik. Bir o yana bir bu yana bakıyorum. Etraf tenha sayılır. Karşı tarafta göz alıcı meyvelerini tezgâhlara yerleştirmiş manavlar var. Gazi Caddesinin bittiği yerde tarihi bir bina var, eskiden Askeri Hastane imiş. O binanın karşısında bugün atıl durumda olan Tekel’e ait Sigara Fabrikası var. Şimdi bir heyula gibi duran, eski ve büyük bir bina. Ambar kısımları yıkılarak açık otoparka çevrildi bir müddet önce. Tütün kokusu binanın üzerine o kadar sinmiş ki; halen kesif bir koku duyulur pencerelerine yaklaşılınca. Meşhur, Samsun sigarası orada üretilirmiş zaman-ı evvelde. Fabrikanın işlediği dönemlerde Ramazan gelince oruç tutan tiryakilerin, sürekli o caddeden geçtikleri söylenir.
Sayfa 38 - Roza
747 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.