Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
İnsan bu hayata tam mı gelir? Hayır! Seni tanıyınca insanın bu hayata tam gelmediğini anladım. Sen beni tamamlayan kusursuz aşksın. Kusursuz sevda ve bu sevdanın gizemli sözlerisin. Öylesine eşsizsin ki cümleler bile sana yazıldığını anlıyor. Sana yazıldığını hissediyor. Bu yüzden her bir harf saygıyla yan yana geliyor. Saygı, kusursuz olan renklerin okuyacağı cümleleri ona armağan etmektir. Tıpkı bu metni sana armağan ettiğim gibi gerçek ve samimi olmalıdır.
Harf inkilabına geçişin önemi...
Yalnız Osmanlı lisanının ne kadar ince ve zevkli bir lisan olduğuna ve fakat kolaylaştırmak için bir yol bulunamaclığına dair konu açıldığı sırada Can ile Margaret "Ey saha esme nigarım" şarkısının Rakım tarafındanyapılan tercümesini oradakilere naklederek herkesin övgüsünü kazandılar.
Sayfa 55 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, Çevirmen: Emrah Balcı, V. Basım 2019Kitabı okuyor
Reklam
Benim ceplerim harflerin saygılı yaşamı ile dolu. Onların sonsuzluğu sevginle eşdeğer. Sen, kelimelerin sonsuzluğa "Merhaba" dediği ölümsüzlüğümsün. Hangi harf benden kaçabilir ki? Hangi cümlemin sonu adının geçtiği yerde son bulabilir ki ? Bunlar sevginin tanımını oluşturan ahenkli dizilişler değil. Bunlar, sevginin başlangıcını oluşturan duygularımın sana ulaşan karşılığı.
diyebilirsin ki, bir insanı, fotoğraflarından ve hakkındaki haberlerden ne kadar tanıyabilirsin? haklısın. belki de çok az... o zaman şöyle demeliyim: seni az tanıyorum... az... sen de fark ettin mi? az, dediğin, küçücük bir kelime. sadece a ve z. sadece iki harf. ama aralarında koca bir alfabe var. o alfabeyle yazılmış onbinlerce kelime ve yüzbinlerce cümle var. sana söylemek isteyip de yazamadığım sözler bile o iki harfin arasında. biri başlangıç, diğeri son. ama sanki birbirleri için yaratılmışlar. yan yana gelip de birlikte okunmak için. aralarındaki her harfi teker teker aşıp birbirlerine kavuşmuş gibiler. senin ve benim gibi... bu yüzden, belki de, az çoktan fazladır. belki de az, hayat ve ölüm kadardır! belki de, seni az tanıyorum, demek, seni kendimden çok biliyorum, demektir. bilmesem de, öğrenmek için her şeyi yaparım, demektir. belki de az, her şey demektir. ve belki de benim sana söyleyebileceğim tek şeydir...
Sayfa 349 - Doğan KitapKitabı okudu
Cablisa (Cabülsa) ve Cablika (Cabülka) gayb âleminde olduğu varsayılan iki büyük şehirdir. Cabilsa en batıda, Cablika ise en doğu taraftadır. Her birinin bin kapısı vardır ve yaşayanları yetmiş bin harf kullanır. Bu iki şehir dünya ile âlem-i misal (ruhlar âlemi ile madde âlemi arasında bulunur) arasında bir geçittir. Sekizinci iklim de denilirdi. Tasavvufta da Cabilka sâlikin ilk menzeli, Cabilsa hakikate kavuşmada son menzildir.
Bu hareket, yakın tarihimizde ve Atatürk edebiyatında Harf İnkılâbı olarak adlandırılır. Harflerin değiştirilmesi hareketiyle pek çabuk bağ­lanan ve geliştirilen Dil hareketine de Dil İnkılâbı denilir.
Sayfa 302Kitabı okudu
Reklam
-Bana uzun bir kelime söyle Orlic! +Unutmak efendimiz. -Bu kelime 7 harf yalnız Orlic. +Ama bir ömür sürüyor efendimiz.
Kamer ( ay ) süresindeki mucize
Arapça harfler içinde “Ay’ın ‘hilal’ haline en fazla benzeyen harf hangisi?” dediğimizde bu harfin “ر” (re) olduğunu görüyoruz. Şimdi sıkı durun; Kamer sûresinin 55 âyetinin tamamının son harfi “ر” harfiyle bitiyor. Bu bir mucize... Bunun tesadüf olması imkânsız!
Anlamını çıkarmak istediği bir yazıyı okuyan biri, işaretleri ve harfleri küçümsemez; yanılsama, rastlantı ve değersiz bir kabuk diye bakmayıp okur, inceler ve sever onları, her harf karşısında böyle davranır.
O da, sanırım, bana artık O. demekle yetiniyordur. Önemli olduğum, olduğumu da bildiği için. Birbirimizin ağzında birer ses, birer harf olduğumuz için, adım gibi biliyorum, o da en az benim kadar üzülüyor. O beni izleyemiyor, izleyecek durumda değil; okuyordur ancak. Bense onu okuduğum gibi, onu en olmayacak yerlerde bile izleyebiliyorum.
Reklam
Nasıl ki bir kitap -bahusus öyle bir kitap ki, her kelimesi içinde küçük kalemle bir kitap yazılmış, her harfi içinde ince kalem ile muntazam bir kaside yazılmış kâtipsiz olmak son derece muhaldir. Öyle de, şu kâinat, nakkaşsız olmak son derece muhal ender muhaldir. Zira bu kâinat öyle bir kitaptır ki, her sahifesi çok kitapları tazammun eder. Hattâ, her kelimesi içinde bir kitap vardır. Her bir harfi içinde bir kaside vardır. Yeryüzü bir sahifedir, ne kadar kitap içinde var. Bir ağaç bir kelimedir, ne kadar sahifesi vardur. Bir meyve bir harf; bir çekirdek bir noktadır. O noktada koca bir ağacın programı, fihristesi var. işte böyle bir kitap, evsaf-ı celal ve cemale, nihayetsiz kudret ve hikmete malik bir Zat-ı Zülcelâlin nakş-ı kalem-i kudreti olabilir, Demek, âlemin şuhûduyla bu iman lâzım gelir; illâki dalaletten sarhoş olmuş ola...
Okuma yazmadan bihaber Bizans İmparatoru
Anastasius ona (Justinus'a) saray muhafızlarının komutanlığını verdi. Anstasius sahneden çekilince, Justinus komutanlığı sayesinde tahta geçti. Oysa artık sarsak bir ihtiyardı ve hepten cahildi. ...Değişmez geleneklere göre, imparatorun taslağını kendi hazırladığı imparatorluk iradelerine imzasını koyması gerekiyordu. ...İnce ve parlatılmış bir levha üzerine Latince "Okudum" anlamına gelen dört harf LEGİ delinmişti. Bir kalemi özel mürekkebe daldırıp İmparatorun eline veriyorlardı. Ardından yukarıda anlatılan delik tahtayı alıp imzalanacak belgenin uygun yerine koyuyorlar, imparatorun elini tutup, kalemi tahtanın harf biçiminde oyulmuş deliklerinde dolaştırıyorlardı.
Sayfa 90 - Milliyet YayınlarıKitabı okuyor
Hz. İbn Mes'ûd
Kur'ân insanlara, onun emir ve yasaklarına göre hareket etsinler, okuyup inceleyip gerekenleri yerine getirsinler diye indirildi. Oysa sizlerden biri başından sonuna kadar bir harf bile eksik bırakmaksızın okur da, okuduğunu uygulamaya koymaya hiç yanaşmaz!
Yeni harflerin öğretimi yaygınlaştıkça kitabevleri eskisinden çok sattılar. Harf devriminin ikinci yılında okul ve öğrenci sayısının arttığı gözleniyordu. Yeni harflerin basım tekniğinde sağladığı kolaylık, basılan kitap sayısında da artış sağlamıştır
Seni az tanıyorum…Az… Sen de farkettin mi? Az dediğin, küçücük bir kelime. Sadece A ve Z. Sadece iki harf. Ama aralarında koca bir alfabe var. O alfabeyle yazılmış onbinlerce kelime var ve yüzbinlerce cümle var. Sana söylemek isteyip de yazamadığım sözler bile o iki harfin arasında. Biri başlangıç, diğeri son. Ama sanki birbirleri için yaratılmışlar. Yan yana gelip de birlikte okunmak için. Aralarındaki her harfi teker teker aşıp birbirlerine kavuşmuş gibiler. Senin ve benim gibi… Bu yüzden, belki de, az çoktan fazladır. Belki de az, hayat ve ölüm kadardır! Belki de, seni az tanıyorum, demek, seni kendimden çok biliyorum, demektir. Bilmesem de, öğrenmek için her şeyi yaparım, demektir. Belki de az, her şey demektir. Ve belki de benim sana söyleyebileceğim tek şeydir.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.