Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"Yaşamak ne?"diye sorarsanız benim gibi hayatın sonuna gelmiş birisine, "Devasa bir hatırlama faaliyeti," derim olaylar, insanlar, sözler, isimler, duygular, hisler... Yaşamak hatırlamaktır. İlerisi için.
Sayfa 203Kitabı okudu
"Kolk, travma sırasında beynin mevcut anı deneyimlemekten sorumlu bölümü mediyal alın korteksinin konuşma merkezini kapadığını açıklar. Travmanin kelimelerle ifade edilememe durumu, tehdit ve tehlike sırasında beynin hatırlama becerisi azaldığında meydana gelen kelimelerin yetersiz kalma durumuna benzediğini söyler. Ayrıca insanlarin travmatik deneyimlerini hafiflettikleri zaman prefrontal korteksin zayıfladığını ve bunun sonucunda düşünme ve konuşma zorlukları yaşadıklarını söyler. Tam olarak ne olup bittiği hakkında ya da kendileriyle ya da başkalarıyla iletişim kuramaz hale gelirler"
Reklam
Bir boğulmaydı bu. Ağaçların tomurcuklandığı bu içeri kapanma günlerinde, beni de ilkbaharın sabırsızlığı sarmıştı. Bir halsizlik, göğsümde bir sıkışıklık, bütün vücudumda bir karıncalanma, basit, büyük ve başka bir mutluluğa karşı bir özlem... Özlem mi, yoksa hatırlama mı? Hiç kuşkum yok, salgılarıyla sarılmış tırtıllar da, sırtlarında iki yara gibi kanatlarının açıldığını duyarken tomurcukların kabardığı bugünlerde aynı şehveti, aynı acıyı duyarlar.
Sayfa 194 - Can YayınlarıKitabı okuyor
Güz doğanın merhamet zamanıdır...Hatırlama zamanıdır bu...Pişmanlık duyma ve yapmamış olduğunuz bazı şeyleri yapma zamanıdır. Söylememiş olduğunuz bazı şeyleri söylemiş olma zamanı...
Sayfa 209Kitabı okudu
Kaybettiğimiz kişilerin ruhlarının, daha ilkel bir varlığın, bir hayvanın, bitkinin veya cansız nesnenin içinde tutsak olduğu yolundaki Kelt inancını çok makul bulurum; bu ruhları gerçek- ten de kaybetmişizdir, ta ki, birçokları için hiç yaşanmayan bir gün, ruhun hapsolduğu ağacın yanından geçinceye, ruhu barın- dıran nesneyi tesadüfen ele geçirinceye kadar. O zaman ruh irkilip ürperir, bizi çağırır ve onu tanıdığımız anda büyü bozulur. Bizim tarafımızdan kurtarılan ruh ölümü yener ve bizimle birlikte yaşamaya başlar tekrar. Geçmişimiz için de aynı şey geçerlidir. Geçmişi hatırlama gayretimiz nafile, zihnimizin bütün çabaları boşunadır. Geçmiş zihnin hâkimiyet alanının, kavrayış gücünün dışında bir yerde, hiç ihtimal vermediğimiz bir nesnenin (bu nesnenin bize yaşata- cağı duygunun) içinde gizlidir. Bu nesneye ölmeden önce rastla-yıp rastlamamamız ise tesadüfe bağlıdır
Sayfa 49
Çocukluk anısı olarak taşıdığımız çoğu iz, bize çocukluğumuzu anlatan yetişkinler tarafından oluşturulur ( ürkütücü biçimde manipülasyonu açık bir alan yani). Bir zaman sonra bu ikinci el tanıklıkların bir kısmını, fark etmeden birinci elden tanıklığa dönüştürerek kendimizin kılarız. Sonra üstüne yavaş yavaş eklenen yaşanmışlıklarla gerçekliği tartışmalı bu anılar iç içe geçer. Hatırlama her zaman palimpsestiktir. Hatırlama nokta atışı gibi değil de bölgesel bir taramayla çalışır. Minnacık bir kabukluyu tutabilmek için avuç dolusu kum almak gibi. Zihnimde ulaşmaya çalıştığım, çağırdığım bilgi, hemen her zaman yanına özel olarak çağırmadığım ve olasılıkla aradığım bütünle doğrudan ilişkisi olmayan ya da yokmuş görünen parçaları da alarak gelir.
Reklam
Düşünür İdris Küçükömer bir gün Büyükada’da bana “ben bir gün ölünce bu karga seslerinin altına gömüleceğim” demişti. 1987’de bu doğru çıktı. Gel de şimdi Beyaz Karga’larlı ve dünya güzeli Nilgün Marmara’yı da hatırlama?
Ondan önce yalnızca bulanık ve karışık bir şeyler vardı, hatırlama çabalarıyla asla derinine inilemeyen bir şeyler, belki toz tutmuş, örümcek ağlarıyla örülmüş, karanlık yüreğimde hiçbirinin bilgisi bulunmayan nesnelerle ve insanlarla dolu herhangi bir mahzen.”
Sayfa 4 - Venedik yayınları
Geçmişi hatırlama gafletimiz nafile, zihnimizin bütün çabaları boşunadır. Geçmiş zihnin hâkimiyet alanının, kavrayış gücünün dışında bir yerde, hiç ihtimal vermediğimiz bir nesnenin içinde gizlidir. Bu nesneye ölmeden önce rastlayıp rastlamamamız ise tesadüfe bağlıdır.
Sayfa 46 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okuyor
Aliya İzzetbegoviç şöyle diyor: "Hatırlama, ilerlemiş medenî halklar ile geri kalmış ilkel halkları birbirinden ayıran ölçüttür. Medenî halkların anıları vardır. Önemli olaylarını hatırlayan halklar tarih dediğimiz şeye sahip olurlar." Aliya'nın deyişinde üç önemli kavram var: Hatırlama, anı ve tarih; bir de arkada duran ama her üç kavramı kuşatan hâfıza.
seksen dört
Reklam
Bir karanlıktan çıkıp başka bir karanlığa doğru ışık çizgisi gibi yok olan unutuşları değil, o unutuşlardan sonra gelen, insanı çocuklaştırıp utandıran hatırlama ânı dokunuyor­du.
Yanından geçip giden okyanusları tanımayan ummanlar var. Hatırlama an meselesi, tanımak birdenbire. Amma ki zaman geçip gider, her şeyin zamanı var, zamansızlığı var.
Eşyaların gücü, içlerinde birikmiş hatıralar kadar, bizim hayal ve hatırlama gücümüzün cilvelerine de bağlıdır.
Sayfa 305Kitabı okudu
“Bu satırları okurken gerekli olan süreçleri,dikkatli uyanıklık ve algılama,işlemden geçirme ve sonradan hatırlama olarak sıralayabiliriz.Okuduklarınızdan hoşlanmayıp sonraki bölümlere geçmek istediğinizde ise istemli eylem ortaya çıkar.Eylem motor korteksi ilgilendirir.Beynin en ön bölgesinde frontal lob’da bulunan motor korteks bir bilgisayar gibi çalışır.Programcı görevini ise prefrontal lob üstlenir ve niyet etme,eyleme karar verme ve en karmaşık davranışları düzenleme gibi işlevler bu bölgeden kaynaklanır.”
Bilgelik getirmeyen daha az acı, amacını gerçekleştirmez. Sınırsız hazzı deneyimlemene de izin vermez. Oysa Ben Sı­ nırsız Haz Olan'ım. Sabırlı ol. Olgunlaşıyorsun. Ve hazzın, gittikçe acısız olarak gerçekleşiyor. Bu da çok iyi bir işaret. Acısız sevmeyi (hatırlamayı) öğreniyorsun, acısız bırak­ mayı, acısız yaratmayı, hatta acısız ağlamayı öğreniyorsun. Evet, acısız acı çekmeyi bile hatırlama gücün var. Eğer, ne de­ diğimi anlayabilirsen.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.