Hayır, o hiçbir vakit beni anlamamış, bana kıymet vermemişti, sevgime de lâyik değildi.... Ya Soniçka?...
Ne güzel şey! “İstiyor musun?”, “Sen başlıyacaksın” demesi...
Akla şöyle bir soru gelebiliyor: Bütün bu anlatılanlara bakınca dengeli ve zinde bir gün için ortalama 6-9 saat aralığında bir süreyi uykuya ayırmak gerektiği anlaşılıyor. Ancak bu süre, gün içerisinde yüksek bir zamana tekabül ediyor. Peki, bu zamanı da uyanık geçirerek faydalı kullanmak isteyenler için kullanabilecekleri bir ilaç, yapabilecekleri bir faaliyet/spor var mı? Ya da böyle bir ilacın olması uykunun fonksiyonlarının yerine geçebilir mi?
Buna cevabımız hayır. Uykunun yerine geçecek bir ilaç yok. Ya da şöyle ifade edelim: Uyumadığımız sürede uykunun etkilerini bize verecek bir ilaç yok. Günde 4 saat uyuyup kalan 3 saat uykunun yerine geçecek bir spor ya da bir egzersiz şimdilik yok. Yapılacak en iyi şey uyanık kaldığınız zamanları boş geçirmemek, zamanı etkin kullanmak. İnanın bu size fazlasıyla yetecektir.
Cihad meydanlarının yiğidi Hz. Ali (radıyallahu anh), Hz. Fâtıma (radıyallahu anhâ) için Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’e yapmış olduğu teklifi şöyle anlatır:
“Ben Fâtıma’yı Resûlullah’tan şöyle istedim: Benim bir cariyem vardı. Birgün bana, ‘Fâtıma’ya dünür için Peygambere geldiklerinden haberin var mı?’ dedi. ‘Hayır’ dedim. O da, ‘Evet Fâtıma’ya dünür gelmiş; ama sana mani olan nedir de, gidip Peygamberden seni kızı ile evlendirmesini istemiyorsun?’ dedi. Ben, ‘Sanki bende evlenecek kadar dünya malı mı var?’ dedim. ‘Sen Peygambere gidersen seni evlendirir.’ dedi.
“Vallahi bana o kadar ümit vererek ısrar etti ki, sonunda Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in yanına girdim. Resûl’ü Ekrem (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) çok celâletli ve heybetli biriydi. Vallahi içime ağlamak gibi bir şey girip sesim kısıldı ve hiç konuşmadım.
Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ‘Niye geldin! Bir ihtiyacın mı var?’ deyince ben yine sustum.
O (Sallallahu Aleyhi ve Sellem), ‘Niye geldin, bir ihtiyacın mı var?’ dedi. Ben yine cevap veremedim. Bunun üzerine ‘Sen herhalde Fâtıma’ya dünür olmaya geldin.’ buyurdu.
‘Evet’ dedim…”
"Dünya niye bu kadar kötü biliyor musun?" diye sordu.
"Hayır."
"Söyleyeyim o zaman. İnsanlar sadece kendi işlerini düşündükleri, ezilenlerin hakkını koruma ve suçluları ortaya çıkarma zahmetine girmedikleri için."
" Seçim yapmaya hakkı vardı, tıpkı bütün insanların hakkı olduğu gibi. Seçimlerimiz bizi tanımlardı. Sola veya sağa gidebilirdik. Evet veya hayır diyebilirdik. Bir şeye tutunabilir veya o şeyi bırakabilirdik."
“Tanrı “farklı bir seçimle” kurtulabilmemiz için sonsuza dek şans lütfetseydi senden geçebilir miydim?
Hayır! Bir adım ileri veya geri atıp sensizliği tercih etmez, Araf’ta beklerdim.”
" Sen 'hayır' demelisin, o sana hayır dediğinde. Biliyorsun, senin hayatını seviyorum, senin özgürlüğünü seviyorum, senin işini seviyorum. Ama bugün bana dersen, ben diğer tarafa gitmeliyim, elimde silahla hak konuşmalıyım ve ben biliyorsam ki sen mecbursun, o zaman derdim: <Git> Ama sen bir yalan uğruna, kendin bile inanmadığın, sadece zayıflığından ve korkundan dolayı, gidersen ve arada sıyrılmayı dilersen, o zaman sana acırım, evet, sana acıyorum! İnsanlık namına bir insan olmak için, inandığın bir şey için gitmek mi istiyorsun? O zaman seni engellemem. Ama canavarlar arasında bir canavar, köleler arasında bir köle olmak içinse karşı çıkarım. Kendi fikri için insan fedakârlık yapar, ama başkalarının çılgınlığı için değil...
"Bütün anlık kavrayışlar güçlü bir anlamamaya benzer daha çok.
Hayır. Bütün anlık kavrayışlar son kertede güçlü bir anlamamanın ifşasıdır. Her bulma an'ı bir kendini kaybetmedir."
" Hak! Hukuk! Dünyanın neresinde hak var ki? İnsanlar yok etti. Hak, her bireyde var aslında ama onlar, onların artık gücü var ve bunun ötesi yok artık. "
" Neden güç onlarda? Çünkü sizler onlara bunu veriyorsunuz. Ve siz korkak olduğunuz sürece güç onlarda olacak. Insanların canavar olarak adlandırıldığı aslında on insanın güçlü iradesinden oluşuyor ve bu on insan bunu geri yıkabilir. Bir insan, bir tane canlı insan, onları reddederse gücü de yok eder. Ama siz boynunuzu büktüğünüz sürece ve <Belki ben aralarından sıyrılırım> dediğiniz sürece, kalbe dokunacağınız yerde, iki büklüm olduğunuz ve parmakların arasından kayma arzusu olduğu sürece, sizler sadece kölesiniz ve daha iyisini hak etmiyorsunuz. Eğer bir erkeksen, o zaman saklanılmamalı, 'hayır' denmeli, bu günümüzde tek görev, kendisini öldürtmek değil. "
Çocuk yetişkin adama 'Onlar kahraman mı?' diye soruyor yetişkin 'hayır' diyordu. Çocuk 'Peki düşman mı?' diye soruyor, yetişkin yine 'hayır' diye cevap veriyordu. Bu sefer çocuk 'Peki kim bunlar?' diye sorunca, yetişkin adam 'geçmiş' demişti.