Ömer Hayyam; İranlı matematikçi,şair,filozof ve astronom; İran ve Doğu edebiyatında rubai türünün kurucusudur. Doğu’da şair kimliğiyle tanınsa da matematik bilgisi ve yeteneği zamanının çok ötesindeydi. Binom açılımını ve bu açılımlardaki katsayıları buldu. ‘’Celali takvimini oluşturdu. Çeşitli bilim dallarıyla ilgili eserler yazdı. En ilginci de,
Deniz Gezmiş, Yusuf Arslan, Hüseyin İnan. Onlar hakkında çok yazıldı, çok çizildi. Kimileri onları oğulları gibi, kardeşleri gibi, abileri gibi gördü; kimileri düşman gibi. Aradan geçen bunca zamanda görüyoruz ki onlar, birilerinin kişisel çıkarlarina, hirslarina, egolarina kurban gittiler. Onlar gittiler, geçen bunca yılın ardından her yıl
Rivayete göre, Ömer’in kendisinden beş bin altın dinar istediğini duyunca şaşkına dönen bir vezir şöyle demiş:
- Ben bile o kadar para almıyorum, biliyor musun ?
- Gayet doğal, diye yanıtlamış Hayyam.
- Niyeymiş ?
- Çünkü koca bir asırda benim çapımda bir avuç âlim çıkar taş çatlasa ama her sene senin gibi beş yüz vezir bulunup göreve getirilebilir.
.
.
Vakanüvislerin naklettiğine göre, söz konusu vezir bu cevaba gönül dolusu gülmeyi, sonra da Hayyam’ın her dileğini yerine getirmeyi bilmiş, böylesine kibirli bir denklemin yine de doğru olduğunu nezaketle kabullenmiş.
Ömer, “hiçbir sultan benim kadar mutlu, hiçbir dilenci benim kadar mutsuz değil” diye yazmıştı o dönemde.
Şamil S. Zagitoviç "1952de Özbekistan SSCBde Andican şehrinde doğmuştur. Bir Rus filozofu,tarihçi ve gazeteci olmaısnın yanı sıra toplum ve siyaset adamı aynı zamanda Tarih bilimleri kandidatıdır. ( Kandidat: SSCB de bir bilim payesidir).80'in üzerinde bilimsel makale yazmıştır. Bu kitabı
Bu kitapta, Divan edebiyatının son temsilcilerinden Yahya Kemal’in sevdiği bir tarz olan rubai tarzında yazılmış şiirleri ve Ömer Hayyam’ın rubailerinden yaptığı çeviriler yer alıyor. Ömer Hayyam’ı hangi çeviriden okumuş olursanız olun, mutlaka Yahya Kemal’den de okumalısınız, özellikle edebiyata özel bir ilginiz varsa. Yahya Kemal, Hayyam’ın
Rivayete göre, Ömer'in kendisinden beş bin altın dinar istediğini duyunca şaşkına dönen bir vezir șöyle demiş:
- Ben bile o kadar para almıyorum, biliyor musun?
- Gayet doğal, diye yanıtlamış Hayyam.
- Niyeymiş?
- Çünkü koca bir asırda benim çapımda bir avuç âlim çıkar taş çatlasa. Ama her sene senin gibi beş yüz vezir bulunup göreve getirilebilir.
Vakanüvislerin naklettiğine göre, söz konusu vezir bu cevaba gönül dolusu gülmeyi, sonra da Hayyam'ın her dileğini yerine getirmeyi bilmiş, böylesine kibirli bir denklemin yine de
doğru olduğunu nezaketle kabullenmiş.
*_Düşünce_
_Buda: Her şey düşüncedir. Ne düşünüyorsak o oluruz. Bize düşüncelerimiz şekil verir. Hepimiz düşüncelerimizden doğarız. Bu dünyayı yaratan, zihnimizdir. Bu dünyayı bir hava kabarcığı, bir serap gibi düşün. Dünyayı böyle gören kişiyi ölüm görmez. Biz, içselliğimizin meyvesiyiz. İçimizde ne varsa biz oyuz. Bizi biz yapan zihnimizdir.
Ne yola geldik, ne yolu terk ettik.
İşte şimdi buradayız.
Yol bizi bekler.
Yol, hiç bitmez
Yola devam.
Yolu hiç bırakmadık, özgürlük savaşımız hep sürdü.
Uğruna ölecek bir fikir bulamadım demişti bir şair.
Daha çok şiire ihtiyacımız var, daha çok sevmeye, yolda olmaya…
Hey sen, hiçbir zaman umut olmadığını söyleme bana, çünkü umut asla
Rivayete göre, Ömer'in kendisinden beş bin altın dinar istediğini duyunca şaşkına dönen bir vezir şöyle demiş:
-Ben bile o kadar para almıyorum, biliyor musun?
-Gayet doğal, diye yanıtlamış Hayyam.
-Niyeymiş?
-Çünkü koca bir asırda benim çapımda bir avuç âlim çıkar taş çatlasa. Ama her sene senin gibi beş yüz vezir bulunup göreve getirilebilir.
Vakanüvislerin naklettiğine göre, söz konusu vezir bu cevaba gönül dolusu gülmeyi, sonra da Hayyam'ın her dileğini yerine getirmeyi bilmiş, böylesine kibirli bir denklemin yine de doğru olduğunu nezaketle kabullenmiş.
Ama maalesef çağımızda millet vekilleri, toplumun neredeyse tüm kesimlerinden daha fazla para alıyor. Ne acı durumlar bunlar. Dünya nerelere gidiyor, yazık!
Ne demek?" diye sordu Cemil Bey. Başını iki elinin arasına almıştı. "Şu demek: Ben bunu ayartamıyorum. İçinde bir şey yok demek. Boş eve hırsız girer mi? Hırsız ne yapar? Olanı çalar, kişinin putlaştırdıklarını çalar. Şeytan diyor ki ben bu eve girdim, evde hiçbir şey yok. Şimdi Allah ne yaptı?" "Ruhundan üfledi."
Bu konuda son alıntı hem Orhan Veli’nin hem de Yahya Kemal’in
dostu olan Sabahattin Eyuboğlu’ndan. Eyuboğlu, Yahya
Kemal’in Efsane'nin bir mısraını duyuşunu başka bir şekilde anlatırken,
Orhan Veli hakkında ipuçları da verir:
"Bir gece yine gelmiş ve nasılsa bomboş bulmuş bizim evi. Ertesi gün,
bir gezi dönüşü kapımda Orhan Veli’nin o pürüzsüz elyazısıyla bu beyti bulmuştum:
Kapılar, pencereler savletime bigâne;
Ses sada yok, bu değil sanki o devlethâne.
Divan şiirinin iyisini kötüsünü ayırt edemeyenlere bu beytin yapılışındaki
ustalığı, yağdan kıl çekme rahatlığı, belâlı bir şiir biçimini dizginleme gücü, deyimlerin
seçilişindeki incelik anlatılmaz kolay kolay. Ama Yahya Kemal'e okuduğu
zaman hemen kulak kabartmış, ‘Vay yezit, vay!’ demiş ve bir daha söyletmişti
bu beyti bana. 0 yıllarda Orhan’ın içinden zor çıkılır rubai vezinleriyle
yaptığı Hayyam çevirileri de üstadı bir hayli şaşırtmıştı. Ritm duygusu ve bilgisi
Orhan'ın sırlarından biriydi.” 14
Orhan Veli, kendi şiirini aramış ve bulmuştu, ama bunu eski şiire
hakaretler yağdırarak yapmak yerine, şiirin tanımı üzerine
uzun yıllar çalışarak, yazarak ve düşünerek yapmıştı. Orhan Veli
gibi yazmaya öykünen pek çok şairin Türk şiirinde onun yerine
yaklaşamamasının en büyük nedeni bu çalışmanın gerekliliğini
fark edememeleridir.