Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Herkesin anlatacak bir hikayesi vardı ve fakat kimsenin anlatmaya mecali kalmamıştı.
Herkesin hikayesi vardır. Eğer hikayen yoksa sen de var sayılmazsın.
Sayfa 68
Reklam
Her şeyin ve herkesin bir hikayesi vardır.
Sayfa 10 - Nesil YayınlarıKitabı okudu
"Gençler bir tek kendileri genç oldu sanıyorlar. Bir onların hayatı var sanki, biz hiç yaşamadık, biz hiç genç olmadık, hiç hata yapmadık. Ben de anamdan böyle iki büklüm ihtiyar doğmadım. Herkesin anlatacağı bir hikayesi var işte. İster beğen ister beğenme."
“Herkesin kendine özgü bir sesi ve başka hiç kimsenin anlatamayacağı bir hikâyesi vardır. Ve herkes yazar olabilir.”
“Herkesin özgün bir sesi ve yalnızca kendisinin anlatabileceği bir hikayesi vardır.”
Reklam
Bu gezegendeki herkesin yani her birimizin anlatacak bir hikayesi ve öğretecek bir şeyleri var. Sorun çoğumuzun fazla meşgul olması. Kendi malzememizle o kadar doluyuz ki, etrafımızdaki insanlardan bir şeyler öğrenecek zamanımız kalmıyor.
“Herkesin kendine özgü bir sesi ve başka hiç kimsenin anlatamayacağı bir hikâyesi vardır ve herkes yazar olabilir.”
Sayfa 335Kitabı okudu
Doğa açısından insanın tek önemi türünü devam ettirmesi Joseph Campbell Bu yüzden çocuğu olduktan sonra bir insan doğa bakımından ölü sayılır diyor ne acı değil mi . Dostluğun insancılığın sanatın ve bilimin kalıcı değer ölçülerini vurguluyor bunca tedirginlik ve kıvranma içinde huzur bulabilmeni tek yolu bu ölçekte düşünebilmek . Sürüden ayrılan
"Herkesin kendine özgü bir sesi ve başka hiç kimsenin anlatamayacağı bir hikayesi vardır. Ve herkes yazar olabilir.”
Reklam
Kimse kimseyi bilemez. Çünkü herkesin anlattıklarının bir kısmı kurgudur, kiminde daha az, kiminde daha çok...
Bana göre evlilik, bahar demektir. Nasıl ki baharın gelmesiy­le doğa gözlerini açar ve içinde sakladığı çiçek, böcek, güneş vs. bize sunarsa, işte evlilik de böyle hayatımıza gözlerini aç­tığı anda mutluluk, huzur, güven, saygı, aşk, evlat gibi tüm hayati değerleri bize sunar. Herkesin bir umudu vardır... bir kaybedişi... bir de hikâyesi. Benim hikâyem de 16 yaşında evlenmemle başladı. Henüz lise ikinci sınıfa geçmiştim. Artık tamamen cehennem azabına dönen evimizdeki huzursuzluklardan kurtulmam gerekiyordu. Ama nasıl? O yaştaki bir çocuk için ancak biri­ ne tutunmaktı çözüm. Ben de öyle yaptım ve aile dostumu­zun oğlu ile nişanlandım; ardından okulu bırakıp evlendim. Bu kısmı tasvip etmiyorum fakat o andaki şartlar altın­ da bunu yapmasam daha kötü sonuçlar alacaktım. Evet ev­lendim; çocuk gelin oldum o yaşta! Yığınlarca sorumluluk... Maddi sıkıntılar... Ama bunların hepsini bana unutturan eşi­min sevgisi ve bana verdiği huzurdu. Ben de bunlara karşılık elimden gelen tüm fedakârlığı yapıyordum. Verdiğim bu örnekte küçük kızın evlendiği erkek iyi bir in­san çıkıyor, ama çoğu kez şans herkese bu denli gülmüyor. Genç kız da kendi yaşından umulmadık bir olgunlukla ko­casının sevgisi ve verdiği huzuru görebilmiş ve değerini bil­miş.
Sayfa 19
Mavi kelebeğin Hikâyesi
1995, Srebrenitsa'da Avrupa'nın göbeğinde, herkesin gözü önünde Sırplar 312 bin Bosnalı Müslümanı öldürdüler. Gizli toplu mezarlara gömdüler, bulunması neredeyse imkânsız. Ara tara toplu mezarlar bulunamazken, bir anda ormanların belli bölgelerinde mavi kelebekler ortaya çıktı. Onların toplandığı bölgeleri kazdıklarında toplu mezarlara ulaştılar. 370 toplu mezar. Sonradan mezarlıklarda kendiliğinden "Artemisia Vulgaris" yani "Misk Otu diye bir çiçeğin yetiştiğini ve mavi kelebeğin sadece bu otla beslendiğini öğrendiler. Mavi kelebek Bosnalılar için bu katliamın sembolü.
Hemen herkesin yalnız kendisinin anlatabileceği bir hikayesi vardı. Hemen herkes birkaç kişiye ağlıyor ve akıbetini hala bilmediği bir sevdiğini bekliyordu.
Herkesin öyle bir hikâyesi yok muydu? Başlayıp da bitiremediği. Çünkü kimsenin dinlemediği... İçine atmak, diye bir şey varken, anlatmaya ne gerek vardı?
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.