Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Ahir ömrümün vadesi doldu heyhat, bundan sonrası ancak icabı geregi yaşamak: yahut mümkün kılındığı ölçüde ölmektir
Heyhat ki; cepheden kaçanlarımız dahi iman etmiş. Anadolu'nun ve Rumeli'nin muhterem anaları, evlatlarını bugünler için doğuruyor..
Sayfa 30
Reklam
Bir esmer kadındır ki, kaldırımlarda gece, Vecd içinde başı dik, hayalini sürükler. Simsiyah gözlerine, bir ân, gözüm değince, Yolumu bekleyen genç, haydi düş peşime der. Ondan bir temas gibi rüzgar beni bürür de, Tutmak, tutmak isterim, onu göğsüme alıp. Bir türlü yetişemem, fecre kadar yürür de, Heyhat, o bir ince ruh, bense etten bir kalıp. Arkamdan bir kahkaha duysam yaralanırım; Onu bir başkasına râm oluyor sanırım, Görsem pencerelerde soyunan bir karaltı. Varsın, bugün bir acı duymasın gözyaşımdan; Bana rahat bir döşek serince yerin altı, Bilirim, kalkmayacak, bir yâr gibi başımdan...
Sayfa 160 - KALDIRIMLAR 3 (1927)Kitabı okuyor
O esrarlı yangına bu can nasıl dayandı? Sahile vurdu kalbim, su yandı, kum da yandı. Bir mum gibi eriyip aktı uykusuzluğum, Ölüme başkaldıran dertli uykum da yandı. Ruhumla söndü alev, sonra ruhum da yandı. Kül oldu bir yiğidin figanıyla her umut. Böylesi bir yangını görmedi Nemrut bile. Kaktüsün gölgesinde nazlı âhım da yandı. Ahımdır zannederdim en belalı kıvılcım, Kirpiğine dokunan kanlı ahım da yandı. Kalmadı hiçbir şeyim bak, günahım da yandı. Yenilgiler bir tufan gibi çöktü üstüme. Ülkem yıkıldı heyhat! Ordugâhım da yandı. Köleleri her akşam duman kıldı gözlerin, Başıma tac ettiğim padişahım da yandı. İlk defa böylesine tutuştu gökkuşağı. Renklerim siyah oldu ve siyahım da yandı. O'ndan başka ne varsa yandı, Yandık sen ve ben. O'nu göreyim diye, kıblegâhım da yandı.
o akşam yürekten hissediyordum onları: Heyhat, bu aşksa, nasıl da acı çektiriyor.
Kalmadı hiçbir şeyim bak Günahım da yandı Yenilgiler bir tufan gibi çöktü üstüme Ülkem yıkıldı,heyhat Ordugahım da yandı.
Nurullah Genç
Nurullah Genç
/Beni yakışına💔
Reklam
Rivayete göre, bir Semerkant hanı her insanın düşlediği şeyi gerçekleştirmek istemiş: Ölümden kurtulmak. Ölümün gökten geldiğine inandığı ve asla kendisine ulaşmaması için gereken her şeyi yapmaya niyetli olduğundan kendine yer altında bir saray inşa ettirmiş. Demirden yapılan bu muazzam sarayın tüm giriş çıkışlarını da kapattırmış. Dillere destan bir servete sahip olan Han, sabah doğup akşam batan ve hem onu ısıtan hem de günlerin akışından haberdar eden bir de yapay güneş yaptırmış. Heyhat! Ölüm Tanrısı hükümdarın tüm tedbirlerini aşıp görevini yerine getirmek üzere saraydan içeri sızmayı başarmış. Gücü veya serveti, ustalığı veya kibri ne olursa olsun, hiçbir canlı yaratığın ölümden kurtulamayacağını kanıtlaması gerekiyormuş çünkü. Böylece Semerkant, insanla kaçamayacağı yazgısının yollarının kesişmesinin simgesi haline gelmiş.
Sayfa 286Kitabı okudu
"Kirpiğine dokunan kanlı âhım da yandı.  Bir damla su ver bana ey çöl! Bari sen küsme.  Kalmadı hiçbir şeyim bak,günahım da yandı.  Yenilgiler bir tufan gibi çöktü üstüme.  Ülkem yıkıldı heyhat!  Ordugâhım da yandı."
Nurullah Genç
Nurullah Genç
İçinizde, elinizle tam yerini gösterebileceğiniz bir yerde, göğüs kafesinin ardında, yum­ruk büyüklüğünde bir kesikte, başka hiçbir şeye, ama hiç­ bir şeye benzemeyen feci bir sızı duyarsınız. Bu, sizin haki­katinize ayıldığınız andır. Gözlerinizi yummak, yeniden uy­kuya sığınmak, her şeyi unutmak, bomboş bir beyinle o ya­takta uyuyarak yaşlanmak istersiniz. Heyhat! Artık hatırla­dınız ve Yaradan'ın oraya kan pompalasın diye yerleştirdiği hain kalp, esas vazifesini unutup yine acı pompalamaya baş­ladı. Gün başladı, hayat başladı, çaresizlik ve ne zaman bite­ceğini bilmediğiniz o korkunç sancı yeniden başladı. Evet, bir zamanlar aşık olacak kadar şanslıydınız; işte bu da ikrami­yeniz, güle güle harcayınız.
Vakti gelmişken tam hatırlanacak zaman
Ya Rab! Böyle mi olacaktı, benim cennet yurdum? Baktım da etrafıma yalnızım, ağladım durdum. Bir mânâ veremedim, şu Milâdî yıl başına! Şaştım da kaldım, Müslümanların vah telaşına! Çevirdim başımı, nereye ettimse bir nazar. Gördümki, noel için hazır, yer-yer çarşı-pazar. Haykırmak gelmişti içimden, seslendim millete. Heyhat! Duyuramadım, ne Ahmed'e ne Mehmed'e. Ey Âlem-i İslâm'ın baş tacı, büyük Türkiye! Mukaddesatı unuttun, Avrupa diye diye!
Mehmet Akif Ersoy
Mehmet Akif Ersoy
Reklam
Heyhat, gerçek hayat, iyi ve kötü yanlarıyla hep mâbedlerin dışında seyreder, bu bakımdan bizim çağımız da asla bir istisna teşkil etmiyor.
Beni Yakışına
O esrarlı yangına bu can nasıl dayandı? Sahile vurdu kalbim,su yandı,kum da yandı. Bir mum gibi eriyip aktı uykusuzluğum, Ölüme başkaldıran dertli uykum da yandı. Yurdundan mahrum edip dolaştırdın Cem gibi. Ruhumla söndü alev,sonra ruhum da yandı. Kül oldu bir yiğidin figanıyla her umut. Bülbülün küllerine konan puhum da yandı. Böylesi bir yangını görmedi Nemrut bile. Kaktüsün gölgesinde nazlı âhım da yandı. Âhımdır zannederdim en belalı kıvılcım, Kirpiğine dokunan kanlı âhım da yandı. Bir damla su ver bana ey çöl! Bari sen küsme. Kalmadı hiçbir şeyim bak,günahım da yandı. Yenilgiler bir tufan gibi çöktü üstüme. Ülkem yıkıldı heyhat! Ordugâhım da yandı. Köleleri her akşam duman kıldı gözlerin, Başıma tâc ettiğim padişahım da yandı. İlk defa böylesine tutuştu gökkuşağı. Renklerim siyah oldu ve siyahım da yandı. O'ndan başka ne varsa yandı, Yandık sen ve ben. O'nu göreyim diye,kıblegâhım da yandı. ~NURULLAH GENÇ~
Beni Yakışına
O esrarlı yangına bu can nasıl dayandı? Sahile vurdu kalbim,su yandı,kum da yandı. Bir mum gibi eriyip aktı uykusuzluğum, Ölüme başkaldıran dertli uykum da yandı. Yurdundan mahrum edip dolaştırdın Cem gibi. Ruhumla söndü alev,sonra ruhum da yandı. Kül oldu bir yiğidin figanıyla her umut. Bülbülün küllerine konan puhum da yandı. Böylesi bir yangını görmedi Nemrut bile. Kaktüsün gölgesinde nazlı âhım da yandı. Âhımdır zannederdim en belalı kıvılcım, Kirpiğine dokunan kanlı âhım da yandı. Bir damla su ver bana ey çöl! Bari sen küsme. Kalmadı hiçbir şeyim bak,günahım da yandı. Yenilgiler bir tufan gibi çöktü üstüme. Ülkem yıkıldı heyhat! Ordugâhım da yandı. Köleleri her akşam duman kıldı gözlerin, Başıma tâc ettiğim padişahım da yandı. İlk defa böylesine tutuştu gökkuşağı. Renklerim siyah oldu ve siyahım da yandı. O'ndan başka ne varsa yandı, Yandık sen ve ben. O'nu göreyim diye,kıblegâhım da yandı.
Nurullah Genç
Nurullah Genç
İnananlar Kardeştir
Bu ülkenin bütün ırklarını, tek ırk, tek kalp, tek insan haline getiren İslâmiyet olmuş. Biyolojik bir vahdet değil bu. Ne kanla ilgisi var, ne kafatasıyla. Vahdetlerin en büyüğü, en mukaddesi. İster siyah derili, ister sarı... inananlar kardeştir. Aynı şeyleri sevmek, aynı şeyler için yaşamak ve ölmek. Türk'ü, Arap'ı, Arnavut'u düğüne koşar gibi gazaya koşturan bir inanç; gazaya, yani irşâda. Altı yüzyıl beraber ağlayıp beraber gülmek. Sonra bu muhteşem rüyayı korkunç bir kâbusa kalbeden meşûm bir salgın: Maddecilik. Tarihin dışına çıkan Anadolu, tarihin ve hayatın. Heyhat, bu çöküşte kıyametlerin ihtişamı da yok, şiirsiz ve şikâyetsiz.
Sayfa 181 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
Üniversitede okurken yaşıtım çocuklar ailesini arayıp annelerine ağlayarak telefon açardı.Ben kimi arayacaktım? Diye düşündü.Heyhat onun için telaş eden hiç kimse yoktu.Hiç kimse yoktu.
Geri199
1.500 öğeden 1.486 ile 1.500 arasındakiler gösteriliyor.