Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Mustafa Kemal Atatürk
Atatürk'üm eğilmiş vatan haritasına Görmedim tunç yüzünde böylesine geceler Atatürk n'eylesin memleketin yarasına Uçup gitmiş elinden eski makbul çareler Nerde İstiklâl Harbi'nin o mutlu günleri Türlü düşmana karşı kazanılan zaferi Hiç sanmam öyle ağarsın bir daha tanyeri Atatürk'üm ben ölecek adam değildim der. Git hemşehrim git kardeşim toprağına yüz sür O'dur karşı kıyadan cümlemizi düşünür Resimlerinde bile melul mahzun görünür Atatürk'üm kabrinde rahat uyumak ister.
Sayfa 195 - Can Yayınları
Kaplumbağalar
"Kaplumbağanın düşünmeye ihtiyacı var mıdır? Hiç sanmam. Bir şey düşünse bu kadar sevimli olamaz. Düşünmüyor kaplumbağa. Önyargısı, artyargısı yok. Kaplumbağa sebep-sonuç zinciri bilmez. Neden vardır? Yüz, yüz elli yıl yaşasa da, bir gün neden yok olacaktır? Niye bağasına yapışık yaratılmıştır? Onu da bilmez. Var olduğu için vardır. Bağasıyla yaratıldığı için öyledir. Yürüdüğü için yürür. Durduğu için durur. Kendinden şüphesi yoktur. Aşağılık kompleksi ve bunun tersi sanılıp da aynı olan üstünlük kompleksi onun semtine uğramamıştır. Beni görüyorlar mı, hakkımda ne düşünüyorlar kaygısını da tanımaz."
Sayfa 22 - YKY Yayınları
Reklam
Birçok sebeplerden dolayı gençliğe özgü atılganlık ve kendini beğenmişlik, çok çeşitli şekilde ortaya çıkar. Herkesin mizacına ve aldığı terbiyeye göre değişir. Sen hiç, nice nice sınavlar geçirmiş yaşlı bir insanın, o ileri yaşında birden bire dininden çıktığını ya da kutsal dogmaları kendine göre yorumlamaya kalkıştığını gördün mü? Hiç sanmam. Birkaç örnek olsa bile, pek azdır. Çünkü dinî öğretinin aslı derinlemesine olarak ancak zamanla, yaşla öğrenilir.
Sayfa 102 - Ötüken NeşriyatKitabı okudu
Cimrice acı çekiyor. Zevklerinde de böyle olmalı. Bu yeknesak sıkıntıdan, şarkıyı keser kesmez başlayan bu homurdanmalardan sıyrılmayı, doğru dürüst bir acı çektikten sonra, umutsuzluk içine gömülmeyi hiç istemez mi bu kadın? Sanmam, elinden gelmez bu. Kördüğüm olmuş artık.
Sayfa 29
‘’ Gençler idollerini yalnızca olumsuzlar arasından seçmekle kalmıyorlar;gündelik olumsuzlardan seçiyorlar. Yani bunlar gangster falan olmaya kalksalar onun bile kalitelisini olamayacakları vur-kırla kahraman olmaya kalkanlara bir sorsak Otto Skorzeny ( 1908-1975) adını hiç duymuşlar mıdır? Bu SS subayı, müttefiklerin burnunun dibinde, Gran Sasso'da çok iyi korunan bir dağ kalesinden Hitler'in emri üzerine Mussolini'nin dahiyane bir Hava Kuvvetleri planıyla kaçırılmasına katılmış, daha sonra da Alman Ordusu' na çok yararlı bazı gizli harekatı yönetmişti. Bizim olumsuz kahraman hayranları bunu bilirler mi? Hiç sanmam? Neden? Çünkü Skorzeny'yi bilebilmek için en azından gündelik gazete veya televizyon dışında bir şeyler okumak gereklidir.’’
Doğru dürüst bir acı çektikten sonra, umutsuzluk içine gömülmeyi hiç istemez mi bu kadın? Sanmam, elinden gelmez bu. Kördüğüm olmuş artık.
Reklam
Bildiğim; birbirimizi hiç görmediğimiz ama adamakıllı hayata karıştığımız bu kırk yılı ben bir mimoza sürgününde geçirdim. Sanmam ki sen de hep çiçek açmış erik dallarının arasından gökyüzünün mavisini seyre durdun. Benim kaybettiğimi sen mi buldun, senin sahip olduğunu ben mi yitirdim? Bilmiyorum..
Gece. Bir türkü yükseliyor. Bir kadın sesi. Türküden çok bir inilti, bir yakınma. Bu nerenin türküsü, diyorum. Türkü değil, bir ağıt, diyor Vahap. Ne diyor? Yeni yakmış olmalılar, bilmiyorum. Susuyor. Gecenin içinden gelen bu ağıtı dinliyor. Sonra, uzun bir susuştan sonra, bu dağları bilirdim, gurbeti bilmezdim, diyor. Gece yüreğimde bir hançer, diyor. Kim sapladı bu hançeri, bilemem diyor. Gel hançeri çıkar, diyor. Gel hançeri çıkar, diyor. Akan kanım... Devam etme, diyorum. Ben bu ağıtı daha önce dinlemiştim. Hiç sanmam, diyor Vahap. Ben bile duymamışken... Sizin ağıtlarınız birbirinin aynı, diyorum. Sesimi yükseltiyorum. Tümü birbirinin aynı. Sonra rehberimin gönlünü almak istercesine, Ölüm gibi, diyorum.
Tehlikeli, yoksul bir çağda yaşadığımızdan yakınmalı mıyız? Sanmam. İnsan bütün öbür canlılar gibi yaradılıştan gevşektir. Onu uyaran, dürtükliyen olmazsa, hemen hiç düşünmez, törelerine ve alışkanlıklarına uyarak bir otomat gibi yaşar. Genç değilim, çocukluk, gençlik aşamalarını geçirdim ve bende delikanlının yalnız kendi hayatının ıvır zıvırlarını düşündüğü, arkadaşları gibi konuşup, tıpkı onlar gibi davrandığı çağları yaşadım. Bu yapmacık maskenin altında neler saklandığını pek fark edemez insan, çünkü alışkanlığın, biçimselliğin etkisiyle insanın gerçek kişiliği pamuğa sarılmış gibidir.
Şunu bil, ben senin, içinde kin ve garezi barındırmamalısın diye evliyalık taslamana da şaşırıyorum. Devrimi yapanların, kinsiz olarak sevgiyle ve dostluk düşünceleriyle insan öldürdüklerini hiç sanmam!
Reklam
"Benim cebimde birkaç papel var, sizin cebinizde birkaç bin... Bu niçin? Bu fark nereden geliyor? Siz, allahın, benden ziyade sevgili kulları mısınız? Hiç sanmam. Çoktandır cenabı hak dünyanın sosyal, ekonomik işlerine karışmıyor. Haşa, kendinden bu kadar idaresizlik umulmaz. İnsanlardan nefret ederek dünya işlerini şeytana bırakmış olmalı."
Sayfa 292Kitabı okudu
1.069 öğeden 1.051 ile 1.065 arasındakiler gösteriliyor.