(...) " Vahşi çölün şiddet dolu kum fırtınaları, o süfi âlemin haşerelerinden, kan içicilerinden oluşan çöl sakinleri: Akrepler, çıyanlar, sırtlanlar, akbabalar, leş kargaları. Kuraklığın, susuzluğun, dehşet dolu anıları. Yoksunluğun binbir acısı ve acıların doruğunda, hayretsizlik... Duyguları küntleştiren, kalbi buzlaştıran, tahayyülü öldüren hayretsizlik... Ben bunu biliyordum, ben bunu tanıyordum, bunda yeni bir şey yok hayretsizliği. Hayretsizliğin uzun, sancılı, işkenceli öldürücülüğü. Sürünen ceset, hasta nefis, yakıcı hiçlik. Hiç bitmeyecek sanılan kör yolculuk, beyindeki çılgın uğultu, kahredici hezeyanlar, yürekte eksilmeyen korku, yok edici keder, yıkıcı karamsarlık... "