Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Erkekler sakinleşip dünyaya karşı daha duyarlı olabilirler.. Testosteron olmazsa, savaş, cinayet, hırsızlık, tecavüz olmayacaktır. Biz onların cinsel organlarını kesecek olursak belki o zaman hayatta bir kerecik olsun kadınlara ne yaptıklarını düşünürler..
Sayfa 240 - Bilge Kültür Y.Kitabı okudu
10/08/1919
“Birbirini ifnâ eden, menfaat, hırsızlık veyahut sergüzeşt ve şöhret namına yaşayanların hırsını tatmîn eden hükümet nazariyesi yerine, milletin refah ve inkişafını temin, halkı, köyleri, sıhhati ve zihniyeti ile asrî bir halk hâline koyabilecek bir hükümet nazariyesine ve tatbikatına ihtiyacımız var. Bunda lâzım gelen para, ihtisâs ve kudrete sahip değiliz. Siyasî istikrazlar, siyasî esareti tezyîd ediyor. Tarafgirlik, cehâlet ve çok konuşmaktan başka müsbet bir netice veren yeni bir hayat yaratamıyoruz.” -
Halide Edib Adıvar
Halide Edib Adıvar
Sayfa 87 - Sadeleştirilmiş hâli yorumda.Kitabı okuyor
Reklam
Ama yine de yapar…
“…her hırsız, hırsızlığın kötü bir şey olduğunu ve hırsızlık yapmamak gerektiğini, hırsızlığın ahlaksızlık olduğunu bilir.”
Telaşla koşturan insanlar. Uykusuz gözler. Yorgun bedenler. Kalabalık metro istasyonları. Tıka basa dolu otobüsler. Hızla gelip geçen dolmuşlar. Sarı taksiler. Birbirine karışan korna sesleri. Caddede eksilmeyen insan seli. Şehrin sonu gelmeyen koşturmacası, gürültüsü, yoğunluğu. Üst üste kutu gibi yığılmış evler. Nefes alamayan binalar. Çirkin
Sayfa 16
..bir adam hırsızlık yapmayı düşünür, sonra Allah'ı hatırlar, O'ndan korkar ve böylece bunu yapmaktan vazgeçerse ona tam bir iyilik sevabı yazılır. Çünkü o, bu kötülüğü Allah için terk etmiştir ve bunun karşılığını görür. Nitekim hadisin bir rivayetindeki şu ek, bundaki sebebi açıklar mahiyettedir: "Çünkü o kötülüğü Benim için terk etmiştir. "(53) Eğer o kötülüğü yaparsa ona sadece bir günah yazılır, daha fazla yazılmaz. Çünkü yüce Allah, "Kim (huzuruma) iyilikle gelirse ona on katı vardır. Kim de kötülükle gelirse ancak yaptığı kadarıyla cezalandırılır ve onlara haksızlık edilmez." (el-En'am 6/160) buyurmuştur.
Duydum ki bizi bırakmaya azmediyorsun, etme. Başka bir yar, başka bir dosta meylediyorsun, etme. Sen yadeller dünyasında ne arıyorsun yabancı? Hangi hasta gönüllüyü kastediyorsun, etme. Çalma bizi, bizden bizi, gitme o ellere doğru. Çalınmış başkalarına nazar ediyorsun, etme. Ey ay, felek harab olmuş, altüst olmuş senin için... Bizi öyle harab, öyle altüst ediyorsun, etme. Ey, makamı var ve yokun üzerinde olan kişi, Sen varlık sahasını öyle terk ediyorsun, etme. Sen yüz çevirecek olsan, ay kapkara olur gamdan. Ayın da evini yıkmayı kastediyorsun, etme. Bizim dudağımız kurur sen kuruyacak olsan. Gözlerimizi öyle yaş dolu ediyorsun, etme. Aşıklarla başa çıkacak gücün yoksa eğer; Aşka öyleyse ne diye hayret ediyorsun, etme. Ey, cennetin cehennemin elinde oldugu kişi, Bize cenneti öyle cehennem ediyorsun, etme. Şekerliğinin içinde zehir zarar vermez bize, O zehiri o şekerle sen bir ediyorsun, etme. Bizi sevindiriyorsun, huzurumuz kaçar öyle. Huzurumu bozuyorsun, sen mahvediyorsun, etme.Harama bulaşan gözüm, güzelliğinin hırsızı. Ey hırsızlığa da değen hırsızlık ediyorsun, etme. İsyan et ey arkadaşım, söz söyleyecek an değil. Aşkın baygınlığıyla ne meşk ediyorsun, etme
Reklam
Benim adımı anarak yalan yere yemin etme. Zira şurası muhakkak ki, beni tenzih etmeyen ve isimlerime hürmet göstermeyen kişiyi tezkiye etmem, temize çıkarmam! Hırsızlık yapma, komşunun kadını ile zina etme. Zira bu takdirde ben, yüzümü senden çevirir, gök kapılarını da yüzüne kaparım.
77 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
10 saatte okudu
Vejetaryenin sofrasında hayvanların tutsaklığını, kanı, mez­ bahayı ve matemli doğaya yapılan işkenceyi gösteren bir man­ zara yoktur. Onun yiyecekleri, bağ, bahçe, köy yaşantısı, tarla, hasat ve doğanın şenliğinden bir manzara oluşturur. Onun sof­ rası, yemyeşil marnur ülkeleri, parlak güneşi, mutluluğu, alımlı­ lığı gösterir. Bu sofranın çekiciliği rüyaları güzelleştirir; hayvan kanlarıyla dolu korkunç kabuslar görmekten uzak tutar. Vejetaryenlik, doğruluk ve dürüstlük yolunda atılmış ilk adımdır ve bu adım gelecek kuşaklar için son derece değerlidir. Çünkü insanla hayvan arasındaki kölelik ve tutsaklığı kaldı­ rır ortadan. Sahtecilik, parazitlik, hırsızlık ve savaş gibi şeyleri kökünden yok eder. Huzurlu ve mutlu bir yaşamın sergilendiği kırlar ve tarlalar artık, doğanın süsü olan canlıların işkence edil­ diği, öldürüldüğü korkunç manzaralar sahnelemekten kurtulur. İnsanların yüreklerinde, gerçek kardeşlik duyguları uyanır. Bu duygu yalnız insanları değil, doğadaki tüm yaratılmışları birbi­ rine bağlar. Günün birinde insanoğlu evriminin doruğuna ulaşırsa, doğal bir ortamda bitkisel yiyeceklerle birlikte olacaktır. Oysa, et yemesi ve yapay uygarlığı onu fasitleştirmiş ve yok olma uçurumuna doğru sürüklemektedir. Doğa yasalarına göre yaşayan, sağlıklı ve yeni bir kuşak onun yerini almazsa, insan soyu utanç verici bir şekilde kaybolup gidecektir!
Vejetaryenliğin Yararları
Vejetaryenliğin YararlarıSadık Hidayet · Yapı Kredi Yayınları · 2018764 okunma
Ağlamak için gözden yaş mı akmalı? Dudaklar gülerken, insan ağlayamaz mı? Sevmek için güzele mi bakmalı? Çirkin bir tende güzel bir ruh, kalbi bağlayamaz mı? Hasret; özlenenden uzak mı kalmaktır? Özlenen yakındayken hicran duyulamaz mı? Hırsızlık; para, mal mı çalmaktır? Saadet çalmak, hırsızlık olamaz mı? Solması için gülü dalından mı koparmalı? Pembe bir gonca iken gül dalında solmaz mı? Öldürmek için silah, hançer mi olmalı? Saçlar bağ, gözler silah, gülüş kurşun olamaz mı?
Victor Hugo
Victor Hugo
Dünyanın birçok ülkesinde evlilik dışı kadın erkek ilişkileri bizdekinin aksine, toleransla karşılanır. Avrupa’da yaşayan bir kız evlilik öncesi bekaretini kaybetti diye kimse o kıza ahlaksız gözüyle bakmaz, çünkü onların yaşam tarzına göre bu gayet normaldir. Gelelim Türkiye’ye, daha düne kadar flört etmenin bile tepki ile karşılandığı, dini ve ahlaki değer yargılarının hala belirgin olduğu bir toplumda, ahlaki ve dini kuralların yoğun baskısına rağmen bir kız en önemli ahlak kuralını hiçe sayıp bekaretini kaybediyorsa, o kız toplum gözünde ahlaksızdır... Bir kere ahlaksızlık yapan bir daha yapar…” “Bu yaklaşım çok acımasızca.”“Yooo hiç de acımasızca değil. Bir toplumda hoş görülen bir hareket diğer bir toplumda çok kötü tepki alabilir. Bir Çingene, ait olduğu top lumda hırsızlık yaptı diye yadırganmaz ama Suudi Arabistan’da kolunu keserler. Hollanda’da uyuşturucu kullananlara kolaylık sağlanırken, İran’da yakalanırsan asarlar. Neticede her insan ait olduğu toplumun kurallarına uymak zorundadır.”
Reklam
Sık sık Âyete'l-Kürsî'yi Okumak
Hz. Abdurrahmân (ra) evine her girişinde Âyete'l-Kürsî'yi okur, sık sık da : "Allah'ım, beni nefsimin tamahkârlığından koru!" diye dua edermiş. "Bundan başka, Allah'tan isteyeceğin bir şey yok mudur?" diyenlere şu cevabı verirmiş : "Şayet nefsimin tamahkârlığından korunursam ne hırsızlık eder ne zina yapar ne de herhangi bir günah işlerim." İbn-i Hilam es-Sîre, 2:256
Sayfa 49 - Âyete'l- Kürsî, Hz Abdurrahmân ra,Kitabı okudu
Bakış Açısı;
Sevgili okurdaşlarım, bakış açısı önemli çünkü insan karakteriyle bakış acısı yapar. Dürst insanın bakış açısıyla yalancı insanın bakış açısı bir mi? Tabikii de hayır! Dürst insan genel gitmez bireysel gider yani bir incir torbanın birazı çürük diye hepsini atmaz çürükle sağlamı ayırıp çürüğü atar. İnsanların ortak hatası bir kişi üzerinden onca insanı tetkik ettim hatasıdır. Her insanın huyu, suyu farklı; kimi dürst kimi yalancı kimi hırsız kimi alın teriyle kazanır. Ve hak sadece fiilen değil düşünceyle de yenir mesela fiilen olan hırsızlık sadece hak yemek değil düşünce ile birisinin ve yahut bir kişi üzerinden bir topluluğun hakkında ileri geri konuşmakta haktır.
Bugünkü modern kapitalist toplumun bütün zenginliği, ilkel sermaye ile birikim sermayesinin hem köle ve sömürge emeği üzerinden hem de işçilerin- kapsamlı bir kavram olmakla birlikte- artı emeğinden elde edilen gelire dayanır. Üst sınıflara tırmanma çabası, zengin olmak için türlü yollara başvuran, maaş alan beyaz yakalılar vb gibi tüm hiyerarşik sınıf klikleri, ilksel sermayenin köle emeğiyle gelişip bugüne kadar gelmiştir. Özcesi, tüm uygarlık köle emeğinin ekmeğini sömürerek bugüne kadar gelmiştir. Zengin olmayı “ahlaki” bir zemine dayandırmak, tastamam tarihten bihaber olmaktır. İngiltere’de ortaya çıkıp gelişen burjuva-buharlı makine çağının zenginliği ilkel birikim sermayesine dayanmakla birlikte, çocuk ve kadın işçilerin 16 saat çalıştırılıp köle gibi pazarlanmasıyla büyümüştür. Büyük bir servetin arkasında daima büyük bir hırsızlık yatar, demişti Balzac. Uygarlık, hırsızlık, sömürü ve katliam çağıdır öte taraftan. Gelişim denilen şey, mezarlarda yatan ezilmiş sınıf ve toplulukların, kölelerin emeği üzerinde gelişmiştir. Nietzsche, Yunanlıların Trajik Çağında Felsefe adlı metninde, Antik Yunan toplumunun zenginliğini- Apolloncu zenginliğini- köle emeğine dayandırır. Ne var ki o da bir sınıfın çıkarını gözeterek köleliği zorunlu bir uğrak olarak görür. Çünkü karşılığında sanat ve zengin bir kültür oluşturmuştur. Nietzsche de yalnızca bir filozof değildi, yukarıda ifade ettiğim sömürüyü gayet meşru ve yüce gayeler için eşsiz bulmuştur.
Birinci Lem'a
Tevhid iki kısımdır. Mesela, nasıl ki bir çarşıya ve bir şehre büyük bir zatın mütenevvi malları gelse iki çeşitle onun malı olduğu bilinir. Biri; icmalî, âmiyanedir ki "Bu kadar azîm mal, ondan başka kimsenin haddi değil ki sahip olabilsin." Fakat böyle âmî bir adamın nezaretinde çok hırsızlık olabilir. Parçalarına çok adamlar sahip çıkabilir. İkinci çeşit odur ki her denk üzerinde yazıyı okur, her bir top üstünde turrayı tanır, her bir ilan üstünde mührünü bilir bir surette "Her şey o zatındır." der. İşte şu halde her bir şey, o zatı manen gösterir. Aynen öyle de tevhid dahi iki çeşittir: Biri: Tevhid-i âmî ve zâhirîdir ki "Cenab-ı Hak birdir, şeriki naziri yoktur, bu kâinat onundur." İkincisi: Tevhid-i hakikidir ki her şey üstünde sikke-i kudretini ve hâtem-i rububiyetini ve nakş-ı kalemini görmekle doğrudan doğruya her şeyden onun nuruna karşı bir pencere açıp onun birliğine ve her şey onun dest-i kudretinden çıktığına ve uluhiyetinde ve rububiyetinde ve mülkünde hiçbir vechile, hiçbir şeriki ve muîni olmadığına, şuhuda yakın bir yakîn ile tasdik edip iman getirmektir ve bir nevi huzur‑u daimî elde etmektir.
Hırsızlığın günah olduğu doğrudur: Ama insan kendini ve yakınlarını o an söz konusu olan ölümcül bir açlıktan kurtarmak için hırsızlık yapıyorsa, merhamet mi yoksa ceza mı görmeli ?
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.