Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
İçgüdü her yerde bir amaç yahut hedef fikri ile ortaya çıkar ancak bir amaçtan yoksundur.Tabiat eylemde bulunan kişi amacı anlayacak yetiye sahip olmadığında ya da bu amacın peşinden gitmek istemediğinde içgüdü devreye sokar.
Alışkanlık ve içgüdü çaresiz kalmadıkça doğa zekaya asla başvurmaz.
Reklam
Çıkardığınız her sesin duyulduğu, karanlıkta olmadığınız sürece her hareketinizin izlendiği varsayımıyla yaşamak zorundaydınız -bir içgüdü haline gelmiş bir alışkanlıkla öyle de yaşıyordunuz zaten.
"İnsan boğulmamak için nasıl bir saman çöpüne bile sarılabiliyor! Alın yazıları ya da herhangi bir içgüdü mü onları birbirine yaklaştırıyordu yoksa? Belki de yalnızca yorgunluk ve umutsuzluğun sonucuydu bu."
Artık insanlara eskisinden değişik bir gözle bakıyordu, eskisinden daha az zeki, daha az mağrur, buna karşılik daha bir sıcaklıkla, daha bir yakınlık ve ilgiyle. Irmaktan geçirdiği sıradan yolcular, çocuk insanlar, işadamları, savascilar, kadınlar, eskisi kadar yabancı gelmiyordu ona; onlan anlıyordu, onları anlıyor, onların düşünce ve mantikla
Ama hepimiz alt kademeden hayvanlarız - konuşmak, düşünmek birer içgüdü sadece, üstelik yeni oldukları için ötekiler kadar sağlam da değiller.
Sayfa 322Kitabı okudu
Reklam
280 syf.
·
Puan vermedi
·
7 günde okudu
Değişen şu resim olsaydı da ben olduğum gibi kalabilseydim
Freud ‘un yapısal kişilik kuramı olan id, ego ve süperego arasındaki ilişkiyi daha net anlamak için çok fazla okumak istediğim kitaptı. Kitabın konusu alt bilinç (id) ve üst benlik (süperego) çatışmasına çok güzel ışık tutuyor. Daha detaylı açarsam insanın içindeki hayvani içgüdü ve toplumun, geleneklerin belirlediği iyilik ve kötülük normlarının bir insanın iç dünyasındaki vicdan çatışması. Ayrıca günümüz ve o dönemin İngilteresine baktığımda yıllardır süregelen düzenin aynı şekillerde devam etmesi de kitabı eskide yazılan ama mükemmel bir güncellikle değerine değer katan eser olarak biz okuyucularla buluşuyor. (Oscar Wilde karakterleri hakkında: “Basil Hallward ben olduğumu sandığım kişidir; Lord Henry Wotton dünyanın ben sandığı kişidir; Dorian Gray ise benim olmak istediğim kişidir, belki başka bir çağda.” sehriyar.info/?pnum=605&pt=Do... ) Birde kitapta bir kadına verilebilecek çok güzel bir tavsiye var. Spoiler!!! Dorian, Sibly Vane’e aşık oluyor. Ama aşık olduğu ilk haline o güçlü, başarılı, sanatsal ve tiyatro için yaşayan haline. Sibly Vane ne zaman Dorian’a aşık oluyor. Kendi için yaşamayı değil, Dorian ve onun aşkı için yaşamayı seçiyor, bütün sanatsallığını ve başarısını bir adam uğruna kaybediyor. Ve Dorian, Sibly Vane’e değil onun başarısına ve gücüne aşık olduğu için Sibly ‘e olan bütün aşkı ölüyor. Buradan çıkarılacak iki sonuç var. Erkekler kadınların o ilk güçlü halini seviyor. İkinci sonuç biz kadınlar bir aşk veya bir kişi uğruna kendi başarı ve hayatımızdan ödün vermemiz gerektiğini çok güzel vurguluyor.
Dorian Gray'in Portresi
Dorian Gray'in PortresiOscar Wilde · Can Yayınları · 201872,6bin okunma
BATN...
- "İNSAN “Vücud-Beden”i; “baş, gövde, kol ve bacaklar”… BATN, karın bölgesi ilgisinde, kalb dahil bütün organları toplayan, genel olarak da “iç organlar” mevzuunu kapsayan… Beyin, nasıl ki “düşünme merkezi” tarifinde bütün vücutta aranan ise, nasıl ki kalb “ruhun tecellisi” olarak bütün vücutta “nasılsız ve niçinsiz” bulunanın merkezi ise, BATN tâbiri içindeki organlarda her biri şu veya buna merkez bir nesne hüviyeti ile bütün vücuda âit-aranan “dirilik-canlılık”ın bulunduğu; bedene âit düşünce öncesi içgüdü ve irademiz dışında çalışan diye bildiğimiz bölgede…"
Sayfa 567 - İBDA YayınlarıKitabı okudu
İnsanın entelektüel ve ahlaki arzuları da vardır. İnsanda, onu sadece bilmiş olmak için bilmeye, anladığını ve bildiğini söyleyebilmenin verdiği basit zevki tatmaya iten bir içgüdü vardır.
Alışkanlık ve içgüdü işe yaramaz hale gelmedikçe , doğa zekaya hiçbir zaman başvurmaz.
Sayfa 85 - TÜRKİYE İŞ BANKASI KÜLTÜR YAYINLARIKitabı okudu
Reklam
Sofuluk ile siyasal softalık arasında doğrudan ve yakın bir bağıntı vardı. Parti’nin, üyelerinde gerekli gördüğü korku, nefret ve çılgınca bağlılık, o güçlü içgüdü bastırılıp itici bir güç olarak kullanılmadan nasıl kıvamında tutulabilirdi ki? Parti, kendisi için tehlikeli bulduğu cinsellik güdüsünü kendi yararına yönlendirmişti.
Sayfa 162Kitabı okudu
Ahlaksız insan, bilincinin emirlerini ikinci plana atan, bilinçaltında hapsedilmiş içgüdünün emirlerini uygulayan insandır. Korkak insan, toplum için kendini feda etmekten çekinen insandır. Çünkü içgüdü öyle bir şey istemez, içgüdü bizim öncelikle organizmamızın hayatta kalmasını ister, o yüzden sonu ölümle sonuçlanabilecek bir kavgaya girmekten bizi uzaklaştırmak ister. Tehlikeye atılmaktan uzaklaştırmak ister bizi. Ve onu emreder bize. Ama bilincimiz tam tersini, toplumun bize yüklediği, bilincimize yüklediği değerler sisteminin emirlerini uygulamamızı ister. Yani bütün bu insancıl değerlerin zıddıyla birlikte bulunmasının sebebi budur. Örnek vermek gerekirse cömert-cimri, cesur-korkak, namuslu-dönek, ahlaklı-ahlaksız vb... Hep biri bilincin, biri içgüdünün belirlediği davranış biçimidir. Bu çelişki, o zemberek o zaman kurulmuştur.
Postmodernizm sonucunda evet, geri dönebilir belki..
Platon’un felsefesinin öbürlerine yeğ tutulmasının nedeni doğayla uğraşmayıp Tanrı’yı tanımaya yönelmesidir. Sizi temin ederim ki insanlık bu noktaya geri dönecek ve gerçek bilimin değersiz bilgi peşinde koşmaktan çok, zararlı ilkeleri ve önemi olmayan düşünceleri elemek, yani kısacası, içgüdü, ölçülü olma ve seçim olduğunu açıklayacak. Kilise’nin karanlığı aydınlığa karşı savunduğuna inanmak çocukça bir şey. Tersine, yalnızca kurtuluşa giden yolu amaç edinen manevi değerleri göz ardı etmeye yönelik her türlü çabayı ve önyargısız bilgi edinmeye kalkmayı suç ilan etmekle doğru olanı yaptı, hem de üç kat doğru yaptı. İnsanı karanlığa yönelten ve yöneltmeyi sürdürecek olan, önyargısız, yani felsefi olmayan doğabilimidir.
Zihinsel çok yönlülüğün değişimin, tehlikenin ve dertlerin telafisi olduğu gerçeği gözden kaçırdığımız bir doğa kanununun. Doğa alışkanlık ve içgüdü yararsız hale gelinceye kadar zekâya başvurmaz. Değişimin olmadığı ve değişime ihtiyaç duyulmadığı yerde zekâ yoktur.
Sayfa 108Kitabı okudu
Geri199
1.500 öğeden 1.486 ile 1.500 arasındakiler gösteriliyor.