Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
"Bir ekmek kavgası duyulur ta böceklerden, Uluyan ağaçlar, susan makineler sesi. İğrenç hendeseleri gövdenin, bürünür düşlere; Gezegenler arasindaki uygarlığa karşı, Çirkin, doymuşların ve doymamışların nefesi" * Dağlarca / Çirkin'den
gayet aklıbaşında görünüyor,insanlarla konuşuyordu;her şeyi ötekilerin yaptığı gibi yapıyordu ama içinde iğrenç bir boşluk vardı, artık hiçbir kaygı duymuyordu,hiçbir arzu; varoluşu zorunlu bir yüktü ona. öylesine yaşayıp gitti.
Reklam
288 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
20 günde okudu
"Mor perdeler ardında kalbim seni arıyor yine de" - Mabel Matiz
Siyahi olmanın, kadın olmanın ve üstüne ikisi birden olmanın eziyet olduğu korkunç dünyamızın aynası olan roman. Daha ilk sayfadan iğrenç bir dramla başlayan roman, Celie'nin yazdığı mektuplar üzerinden ilerliyor. Kardeşlerini doğurmak zorunda kalıp(!!!!!!) doğduğu gibi çocukları başkasına verilen, duygusuz ve fikirsizleştirilmiş hatta hayatsızlaştırılmış Celie, babası sandığı kişi tarafından, eşya gibi, aslında kardeşini isteyen adamın biriyle evlendiriliyor. Bu adam da aslında Shug adında sahne sanatçısı bir kadına yıllardan beri aşık ancak babasının kötü kadın diye tabir etmesi sebebiyle evlenemiyorlar. Celie bu kadına bir afişle rastlayıp onu fazlasıyla merak ediyor. Bir gün Shug rahatsızlanıp kötü kadın(!) olduğu için, Celie'nin kocasından başka ona bakmak isteyen kimse olmayınca bunların evine yerleşmesiyle olaylar ve Celie'nin karakter dönüşüm süreci başlıyor. Romanda baş karakterler kadar yan karakterler ve yaşadıkları da çok önemli ve güzel mesajlar veriyor. Sophia'nın beyazlara boyun eğmeyişi, bunun sonucunda gördüğü eziyetli süreç ve yine de dik duruşunu koruması, kardeşi Nettie'nin yaşadıkları ve Afrikalılar için verdikleri mücadeleler, Afrika halklarına yapılan sömürgeler, kadınların isyan edip erkeklere karşı dik durma savaşları, hepsi harika bir olay örgüsü içinde güzel mesajlarla anlatılıyor. Başlarda Celie'nin hayatındaki asıl erkeklerden hiçbirinin adının geçmiyor olup kitap ilerledikçe, Celie kendi bireyselliğini ve kadınlığını kazanıp, içsel barışını sağladıkça isimlerini görüyor olmamız da güzel bir detay. İyi okumalar.
Renklerden Moru
Renklerden MoruAlice Walker · Doğan Yayınları · 2019692 okunma
Yas tutmaya kalkışma ecel beni aldı mı Nobran ve mendebur çan bildirdi mi bir kere, Bu iğrenç yer yüzünden kaçıp sığındığımı Bana koynunu açan en iğrenç böceklere: Bunları okuyunca yazanı anma derim Çünkü öyle sonsuzca seviyorum ki seni Tatlı anılarında unutulmak isterim Acı çektirecekse sana düşünmek beni. Ben düştükten sonra bağrına toprakların Göz atacak olursan bu şiirlere bir gün Söylemesin zavallı adımı dudakların Hayatımla birlikte bırak sevgin çürüsün; Yoksa şu kurnaz dünya deşer de iniltini Benim için yas tuttun diye hor görür sen William Shakespeare
Ve gözlerindeki ışık yine söndü. Yine dünkü gibi birdenbire, en ufak bir geçiş olmadan kendini mutluluğun, huzurun, onurun doruğundan umutsuzluğun, öfkenin ve aşağılanmanın uçurumuna atılmış hissetti. Yine herkes ve her şey iğrenç gelmeye başladı.
Sayfa 777 - Türkiye İş Bankası YayınlarıKitabı okuyor
Bir de “kirli çamaşırları olmak” diye bir deyim vardır. Benim için o çamaşırlar doğduğum anda kirliydiler ve ben büyüdükçe temizlenmek yerine daha pis ve iğrenç hâle geldiler, ta ki her gece milyonlarca farklı cehennemin azabını çekecek kadar kokusu ağırlaşana dek.
Reklam
.. iğrenç bir belirsizlik içinde yaşamaktansa başına geleceklerin en kötüsüne hazırlıklı olmalıydı.
İnsanlık tarihi de din gibi depresif şeylerle, sömürgecilik, hastalık, ırkçılık, cinsiyetçilik, homofobi, sınıf züppeliği, çevre tahribatı, kölelik, totaliterlik, askeri diktatörlük, insanların nasıl başa çıkacaklarını bilmedikleri atom bombası, internet, noktalı virgül gibi şeylerin keşfi, akıllı insanların cezalandırılması ve budalalara tapınılması, can sıkıntısı, umutsuzluk, periyodik çöküntüler ve psişik diyardaki felaketlerle doluydu. Üstelik bütün bunlar olurken insanlar hep iğrenç yemekler yemişlerdi.
Ah! Bir hapishanede olmak ne büyük alçalma! Burada her şeyi kirleten bir zehir var. Burada her şey, hatta on beş yaşında bir kızın şarkısı bile yozlaşıyor! Burada bulduğunuz kuşun kanadında çamur vardır; koparıp kokladığınız güzel bir çiçek iğrenç kokular yayar.
“Hoş renklere boyadılar iğrenç amaçlarını..”
Reklam
Siz tam yabanisiniz. Baksanıza insan dişlerini boynuna asma âdeti de başlıyor. Bir sonraki kuşakta da kulaklarınızla burnunuzu deldirip süs diye kemik veya deniz kabuğu takarsınız. Gayet iyi biliyorum. İnsanoğlu uygarlık yolundaki kanlı ilerleyişine başlamadan önce, ilkelligin karanlığına giderek daha çok batmaya mahkûmdur. Sayımız artınca ve herkese yer olmadığını hissettiğimizde birbirimizi öldürmeye başlayacağız. O zaman da beline, yüzdüğün kafa derilerini asarsın artık. Sen benim torunlarımın en iyi huylusu, en nazikisindir Edwin, sen bile domuzun iğrenç kuyruğunu üstünde taşımaya başladın... At onu Edwinciğim, at onu gitsin."
Sayfa 13 - Türkiye İş Bankası YayınlarıKitabı okuyor
"Kalbim nasıl da iğrenç işlere meyilliymiş meğer! Evet, her şeyden öte iğrenç, korkunç, pis, nahoş!"
Çokta değil, hakta buldum huzuru, İstediğim alınteri, göznuru Benliği, kibiri, iğrenç gururu Faizi, bankayı size bıraktım. Hiç biriniz telaş etmesin boşa Doyacak gözünüz toprağa, taşa.. Beni inancımla koyun başbaşa.. Topyekün dünyayı size bıraktım
Abdurrahim Karakoç
Abdurrahim Karakoç
John Steinbeck
John Steinbeck
'in
İnci
İnci
kitabını okuyorum, edebiyat öğretmenimiz sınavını yapacağı için. Fakat baş karakter olan Kino'da iğrenç bir ataerkillik seziyorum, karısını, sırf incisini aldığı için darp ettiği gerçeğini kabullenemedim. Ataerkil herhangi bir düşünce içeren kitaplardan her zaman soğuyorum bu kitabın da sonunu zor getireceğim.
1.500 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.