Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
415 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
Bismillahhirrahmanirrahim. رَبِّ زِدْنٖي عِلْماً öncelikle eserin mektubat eserinin 19. mektup bölümünden iktibas edilerek yazıldığını ve bu bölümünde kendi içerisinde fırkaralara ayrıldığına açıklık getirerek başlamak isterim. eserin isminden de "Mu'cizat-ı Ahmediyye" anlaşılacağı üzere peygamber efendimizin(ص) mucizelerinden ve
Mu'cizât-i Ahmediye Risalesi
Mu'cizât-i Ahmediye RisalesiBediüzzaman Said Nursî · Söz Basım Yayın · 2009509 okunma
Sultan Tuğrul Bey
SULTAN TUĞRUL BEY Selçuklu Devletinin Kurucusu Devrinde dünyanın en kuvvetli ve en büyük devleti olan Selçuklu Devleti ve büyük devlet adamı Tuğrul Bey... Biri diğerini hatırlatan iki muhteşem isim... Müslümanların kurduğu büyük devletlerden olan Selçuklu Devletinin kuruluşu ve yükselişi Tuğrul Beyin hayatında düğümlenir. Çünkü Selçuklu
Reklam
EMANET VE EHLİYET İLMİHALİNDEN İLİM NEDİR?
👉9 Ehl-i Sünnet ve'l Cemaat'e göre ilim, "Malûm olanın, olduğu hal üzere bilinmesidir."(12) Bu yaratılmışların ilmidir. Allahû Teâla (cc)'nın ilmi ise; bir şeyin (eşyanın) aslının ne olduğunu ve ne olacağını kuşatması ve haberdar olmasıdır. 👉10 Kur'an-ı Kerim'de: "Bilmediğin şeyin ardına düşme. (Peşinden
Kur'an'ı Türkçeleştirme kararı
(14 Ağustos) heyet-i ilmiyye şerefine Türk Ocağı'nda verilen çay ziyafetinde İLK TEHLİKELİ HAMLE göründü. Şöyle ki: Ziyafete Mustafa Kemal Paşa da, Ben de davet edilmiştik. Vekillerden kimse yoktu. Hayli geç gelen Mustafa kâmal paşa, heyet-i ilmiyyenin şimdiye kadar ki mesâisi ile ilgili görünmeyerek "Kuranı Türkçeye aynen tercüme
Kalem ve Kılıç
Tûsi, İsmailî mezhebini terk ettiğini açıklamıştı.Tûsi artık İlhanlılar eliyle kurulan yeni rejimin fikri manada kurucularından biri olarak ahlak anlayışını kamu düzeni ve yöneten­-yönetilen ilişkisi çerçevesinde de değerlendirmiş böylelikle kuruluş sürecinde olan İlhanlı hakimiyetinin Müslüman tebaa gözünde meşrulaşmasına katkı sağlamış oluyordu.
Ashab-ı Uhdud’a bir de burdan bakalım
…burda çocuğun sihirbazdan öğrendiği ilim tıbba dair ilimdi,Allah en doğrusunu bilir.Ancak işin içinde “şifanın yalnız Allah’tan olacağı”na dair tıbbın olmazsa olmaz kaidesi olmadığı için,yaptığı iş sadece sihir hükmünde kalıyordu.Yani sıkı durun;bu bakış açısıyla bahsi geçen sihirbaz “beyaz önlüklü bir doktor,bir profesör”dü.Açtığı tıp fakültesine bir tıp öğrencisi istemişti.Bu fakültede çocuğa hastalıkların tedavilerini gayri meşru yollarla(sihir ve büyü olabilir)öğretiyordu.Çocukta yol üzerinde rahiple karşılaştığında-olası ki-yaptığı işten bahsedince rahip bu tür rahatsızlıkların ancak Allah’tan gelen ilimle ve O’nun dilemesi ile tedavi olabileceğini anlattı.Çocuk(tıp öğrencisi) arada kaldı…Bir yanda dönemin en üstün teknolojik tedavileri yapan sihirbaz(profesör)hocası,diğer yanda dağda yaşayan bir âlim…
Reklam
Her önüne gelen ilim adamı olduğu için ilim yerlerde sürünüyor, kural kaide tanınmıyor. İlim bahsi kavga, dövüş ve boş laftan ibaret oldu. Her âlimin padişah dalkavuğu olduğu bugün, dünyanın çivisi çıkmış demektir.
Kur'an'da İlâhî Zaman
Zaman, yaratılmış bir varlık olarak kabul edilse bile fiziksel dünyada görün- meyen âleme ait olan varlıklar için farklı bir şekilde söz konusu olabilecektir. En son tahlilde zaman, izafî ve sübjektif olmakla, fiziksel dünya ile sınırlı kabul edilemez. Birinci bölümde bahsedildiği üzere şuur'un anladığı ve yaşadığı birçok farklı zaman türü
Hadiseler ışığında anlaşılmıştır ki ne rejimin amentüsü geniş halk kitlelerine arzu edilen şekilde aşılanabilmiştir ne de münevverler bu uğurda kendilerinden beklenen gayreti gösterebilmişlerdir. Bu açıdan Atatürk'ün daha 1930'un başında Mehmet Emin Yurdakul'u azarlaması hem sembolik hem de aydınlatıcıdır. Mustafa Kemal
Sayfa 190Kitabı okudu
Genç kızlar
İlim, işin çirkin tarafını örten bir kamuflajdan başka birşey değildi. Tâ ki, itiraz edilecek bir husus bulunmasın veya hiç kimsede itiraza mecal kalmasın. Hatta, bu gibi faaliyetlerin istenilen şekilde ilerlemesini temin bakımından izah ettiğimiz hususlara. İlim Yoluyla Halka Hizmet” adını takmışlardı. Ve demişlerdir ki: “Bazı kimseler cinsı̂ muameleler bahsinde hatalı bir yol tutar ve neticede bundan zarar görür. Biz bu bahsi geçen yanlış inanışları düzeltiyor ve kendilerini zarara uğramak tehlikesinden kurtarmak istiyoruz.” Fakat meselenin gerçek yönü başkadır. Seksüel yayınlarda sadece tek bir gaye takip edilmektedir: Kadınlarla erkeklerin, yeni yetişen genç neslin ahlâkını bozmak; onları bayağılığa sürüklemek suretiyle cepleri doldurmak... Bu gibi neşriyat sayesinde, henüz mekteplerde okuyan kız çocukları, hakikı̂ ve tabiı̂ rüşd çağına ulaşmadan, cinsiyet meseleleri hakkında, on senelik evli kadınlardan daha fazla bilgi sahibi olmaktadırlar.
Reklam
''Bu kadar ilim ve sanat bahsi kâfî, bıktık; Bu kuru yaprakları kapat artık; Gel beri ve beraber öyle bir kalb getir ki Müşahede edebilir ve alır, kabul eder.'' (gözleyebilir ve alır, kabul eder) (İngiliz şair William Wordsworth, buradaki şiirinde maneviyatın ve doğanın öneminden bahsediyor.) (Şiirin tamamının Türkçesi yok
Zamanla gerçekleşen şudur: Bahsi geçen İslami uyanıştan çeşitli akımlar türedi. Bu akımların en önemlisi İslamcılıktır. Ondan da birçok farklı İslamcılık çıktı. Fakat -ne hazindir ki- bu İslamcılıkların ekseriyeti, yukarıda zikrettiğimiz iki dayanağı edinme çabası içinde olmadı asla. Oysa bu iki dayanak olmadan İslamcılığın bir dikili taşının
Sayfa 164Kitabı okudu
HAYRET: "İDRAKIN ACZİNİ İDRAKTEN" DOĞAN BİR İLİM...
Yumurtadan çıkmış ördek yavrularının tabiî bir insiyakla suya yönelmeleri ve hiçbir tecrübe görmemiş olmalarına rağmen kendi hayatlarına kastedecek Doğan kuşu benzeri avcı kuşlarını havada görür görmez kaçışmaları gibi görünüşte onlar için meçhul olanın içyüzünü tanımaları neyse, böyle bir ilimden doğan hayret de odur. İdrak sahibi insanda, "idrakin aczini idrakten" doğan bir ilim; MUTLAK FİKRİN GEREKLİLİĞİ bahsi bir misâl -TASAVVUF'ta en büyük makam kabul edilen HAYRET ölçülendirmesinden bir çizgi!)
Sayfa 7 - İBDA YayınlarıKitabı okudu
{Bakara süresi /65}
“İçinizden cumartesi günü hakkındaki hükmü avlanma yasağını çiğneyeleri elbette bilirsiniz.Bu yüzden onlara aşağılık maymunlar olun demiştik.” (Ayette bahsi geçen olayda, o şehrin insanlarına cumartesi günü her tür iş yasaklanmıştı.Onlar ise,o gün için körfeze gelen balıkları avlamadılar.Ancak,körfezin çıkışını ağla kapatıp, gelen balıkların hepsini, bir sonraki güne kadar tutsak edip,bir sonraki gün avladılar.Onları,kalpleri ve ruhları temiz olan ilim sahipleri ,bu hileleri yapmamaları konusunda uyardı,onlarsa devam etmişlerdir.Sonuç olarak bir süre maymunlar gibi ,çığlık çığlığa dolaştıktan sonra,ölüp gittiler.)
Sayfa 255Kitabı okudu
218 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.