... Çoğu insan Sokrat'ın 'kendini bil' özdeyişinde aslında insanlığın en zor mücadelesinin yattığını anlayamaz. Onlar aynı şekilde Kierkegaard'ın şu cümlesini de tamamıyla anlaşılmaz bulmuşlardır: "Riske atılmak en uç anlamda tamamıyla kendi öz bilincimize erişmektir."
Sayfa 63 - Kuraldışı Yayıncılık, İstanbul 1997Kitabı okudu
İnsan, yerde ve gökte neye baktıysa, karşısında okunmaya hazır bir kitap buldu ve onun dilini çözmeye koyuldu. Günler yıllar ve çağlar, insan neslinin bilgi birikimi ile kütüphaneler doldurdu.
Belki de Yunus'un anlattığı da budur. "İlim ilim bilmektir, ilim kendin bilmektir, sen kendini bilmezsin, ya nice okumaktır. Okumaktan murat ne? Kişi Hakk'ı bilmektir, Çün okudun, bilmezsin, ha bir kuru emektir."
Yunus Emre, dinin zahiri kısmıyla uğraşmanın insana hiç bir yarar sağlamayacağını şöyle anlatır:
“İlim, ilim bilmektir,
İlim kendin bilmektir.
Sen kendini bilmez isen,
Ya nice okumaktır.”
İlim ilim bilmektir ilim kendin bilmektir
Sen kendini bilmezsen ya nice okumaktır
Okumaktan mana ne kişi Hakk i bilmektir
Çün okudun bilmezsin ha bir kuru ekmektir
Okudum bildim deme çok takat kıldım deme
Eri hak bilmez isen abes yere gitmektir
Dört kitabın manisi bellidir bir elifte
Sen elif dersin hoca manası ne demektir
Yunus Emre der hoca gerekse var bin hacca
Hepsinden iyice bir gönle girmektir.
"İlim ilim bilmektir, ilim kendin bilmektir, sen kendini bilmezsin ya nice okumaktır." diyen Yûnus Emre'nin sözlerine bu gün ne kadar ihtiyacımız var. Hatta "Nefsini bilen Rabbini bilir" sözüne göre, kişinin Rabbini (Allah'ı) bilmesi yine kişinin kendini bilmesine bağlanmıştır.
Kendine olumsuz bir nazarla bakmamalıdır insan; çünkü nazar, gerçekleşen bir duadır. İnsanın kendine olan nazarı ve bakış açısı, onun halini ve âkibetini etkilemektedir. Her olayı güzele yormalı; karamsar yollardan kaçınmalı ki, olayların gidişatı güzel yorumlara göre şekillensin, daha doğrusu zaten güzele varacak olan hadiseler, karamsar tabirler sebebiyle olumsuz bir hale sürüklenmesinler. Dolayısıyla düzeltilmesi ilk gereken yer zorlu dış dünya değil, bakış açımız yani iç dünyamızdır. Dirilişimizi başlatacak güç orada yatmaktadır. İbn Rüşt deyişiyle, "yumurta dıştan bir güçle kırılırsa yaşam son bulur, içten bir güçle kırılırsa yaşam başlar; zira sahih dönüşümler hep içten gelir."