Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
İnsan doğası böyle işte, en çok nefret ettiklerimiz en fazla sevdiklerimiz oluyor hep.
Sayfa 128Kitabı okudu
... herkesin doğası sadece bir yalan. İnsan ruhu diye bir şey yok! Duygular saçmalık! Sevgi saçmalık! ... yaşarız ve ölürüz; bunun dışında her şey sadece hayal! Bunlar edilgen hatunların duygular ve hassasiyetle ilgili saçmalıkları! Sadece uydurulmuş, taraflı, duygusal zırvalıklar! Ruh yok! Tanrı yok! Sadece kararlar, hastalıklar ve ölüm var!
Reklam
"Sevgili dostum," dedi Sherlock Holmes, Baker Sokağı'ndaki evde ateşin karşısında otururken, "hayat, insan aklının düşünebileceğinden çok daha gariptir. İnsan, gerçekte sıradan denen şeyleri çoğu zaman hayal bile edemez. Eğer şu pencereden el ele uçup, bu büyük şehrin üzerinde dolaşarak çatıları hafifçe kaldırıp aşağıda olan garipliklere, sıra dışı tesadüflere, planlara, niyetlere ve nesilden nesile süren olaylar zincirine bakabilseydik, aslında doğası gereği sıradan ve önceden tahmin edilebilir olan insan ürünü eserlerinin hepsi, yararsız ve donuk bir hal alırdı."
Bir insanın, yaşama başlarken kendini içinde bulacağı maskeli balo hakkında erkenden uyarılması son derece gerekli.
İnsan doğası, ne kadar yetenekli olursa olsun, katmerleri arasında kendimizin bile bilmediğimiz yanlar gizler.
İnsan unutuş halinde. Madde ötesini reddediyor; bu unutuş halidir. İşte böyle bir zamanda nefisler çok hasta. Aslında insan nefsi, doğası gereği, fıtri olarak hastadır. Sufiler şöyle der: " İnsan nefsi dünyaya düştüğü andan itibaren ve düştüğü için hastadır." Neden? Çünkü ilahi âlemden kopmuştur. Bu yüzden nefis hastadır.
Sayfa 54 - Ayşe Şasa ile yapılan söyleşidenKitabı okudu
Reklam
İnsan doğası suçtan iğrenir, yeter ki kötü düşünce yanlış yorumlanmış bir düzenlemeyle birlikte doğmuş olmasın. Yine de uygarlık bize gereksinimler, kusurlar, iyi içgüdülerimizi boğacak etkiler yaratan ve bizi kötülüğe götüren yapay istekler vermiştir. Buradan şu özdeyiş çıkmıştır: Suçluyu bulmak istiyorsanız önce işlenen suçun yarar sağlayacağı kişiyi arayın! Sizin yokluğunuz kime yarar sağlıyordu?
İnsan doğası çok garip bir karışım Watson.Söz konusu olan aşağılık bir adam ve katil bile olsa kardeşi,yakalandığını öğrendiği anda intihara kalkışabiliyor.
Kültüre doğru ilerlerken, İnsan, hayvanlara karşı baskıcı bir konum elde etti. Ancak bu üstünlüğünden memnun olmadığı için kendi doğası ve onların doğası arasında bir uçurum yarattı. Onlarda akıl olduğunu reddetti, kendisinin ölümsüz bir ruhu olduğunu söyledi, kendisi ve hayvanlar alemindeki bağı yok etmesine izin veren ulvi bir kökten geldiğini iddia etti.
Terence Hawkes'e göre "yazının... yeni bir gerçekliğin varlık kazanmasına yol açtığı görülebiliyor"; dil, "kendisi dışındaki bir 'gerçekliğe' yapılan tekil, bütünsel başvurulara izin vermiyor. Dil, sonunda kendi gerçekliğini oluşturuyor" diye de ekliyor Hawkes. Son derece çeşitlilik içeren bir gerçeklik, sınırlı dil tarafından
Sayfa 12
Reklam
Bizler birlikte yaşıyoruz, birbirimizi etkiliyor ve tepki gösteriyoruz; ama her zaman ve her koşulda kendi başımızayız. Şehitler savaş alanına el ele girerler; tek başlarına çarmıha gerilirler. Birbirlerine sarılmış aşıklar bireysel coşkularını umutsuzca tek bir yüce benlik halinde kaynaştırmaya çalışırlar; ama boşunadır. Doğası gereği vücut bulmuş her ruh tek başına acı çekmeye ve zevk almaya mahkumdur. Duyular, duygular, içgörüler, hayaller.. Bütün bunlar özeldir; sembollerle ve ikincil ellerin aracılığı olmadan iletilemez. Deneyimler hakkında bilgi alışverişinde bulunabiliriz ya da bilgi toplayabiliriz; ama deneyimlerin kendilerini değil. Aileden ulusa her insan grubu bir ada-evren teşkil eder.
Din tasarımının doğası onun gizemli her şeyden bağımsız olmasını gerektirir. Din her insanın yerine getirmesi gereken bir ödevdir, bu nedenle herkesin anlayıp kavrayacağı düzeyde açık olmalıdır. İnsan ticaretin sırlarını öğrendiği gibi dini öğrenmez. Din kuramını tefekkür yoluyla öğrenir. Gördüğü şeyler üzerinde fikir yürüterek ya da okuduğu, duyduğu şeylere dayanarak inancını oluşturur, sonra da uygulamaya başlar.
1980’li yıllardan sonra düşünce hayatımızın genel özellikleri köklü olarak değiştirilmiştir. Bu ülkede yaşayan insanlar bir bütün olarak düşünceden, sistematik fikirden, ideolojilerden, estetikten, etikten, bilimden uzaklaştırılmıştır. Bu yıllarda insanların temel referans kaynakları önemli oranda yerle bir olmuş, bunun yanı sıra okuma edimi köklü
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.