1. Schopenhauer - Say yayınları dizisi
2. Schopenhauer - İsteme ve Tasarım olarak dünya
3. Schopenhauer - Aşkın metafiziği
4. Rudiger Safranski - Felsefenin yaban yılları( Schopenhauer biyografisi)
5. Nietzsche - Böyle buyurdu zerdüşt
6, Nietzsche - Putların Alacakaranlığında
7. Nietzsche - İyinin ve kötünün ötesinde
8. Nietzsche - Ecce
Sahi nedir Oblomovluk?
Salt tembellik olarak adlandırabilir miyiz? Yoksa kurulu düzene karşı bilinçli olarak hiçbir şey yapmamaya odaklanarak bitip tükenene kadar kendi içine kapanmak mıdır?
Bu kitabı okuyup da oblomovluk kavramıyla meşgul olmayan, kendinde oblomovluk belirtisi var mı diye düşünmeyen yoktur sanırım. Biraz şakayla karışık, biraz
Kasvetli bir Ankara sabahına uyanıyorum. Hava, gerçekten soğuğu sevebilen benim gibi insanlar için huzur verici görünüyor. Bu güzel pazar gününe onlarca aktivite sığdırabilirdim, bir sürü plan yapabilirdim ama haftalardır tek düşündüğüm şey ‘’pazar günü Hakan Günday okuyacağım’’ düşüncesi koca bir günümü ayırmak için aslında güzel bir sebep.
‘’1 Ülke 1 Yazar 1 Kitap’’ serimiz ile sizleri ülkelerin en popüler kitaplarıyla tanıştırmayı planlıyoruz! 🏳️✍🏻📓
Serimizin ilk üçlüsü Birleşik Krallık- Aşk ve Gurur- Jane Austen 💑
Roman yazmaya 1789'da başlayan Jane Austen, 19. yüzyılda yaşamış İngiliz roman yazarıdır. Yaşadığı döneme ilişkin tasvirleri ve kahramanlarının karakterleri romanlarının klasikler arasında yer almasını sağlamıştır. Tüm romanları, televizyon veya sinemaya uyarlanan yazarın en ünlü eseri "Aşk ve Gurur"dur.
"Gurur", diye gözlemde bulundu Mary her zamanki gibi fikirlerinin sağlamlığıyla övünç duyarak, 'bence çok yaygın bir kusurdur. Okuduğum onca şeyden sonra şuna inandım ki gerçekten çok yaygın; insan doğası gurura bilhassa eğilimli; o ya da bu gerçek veya hayali bir özellikten ötürü kendinden memnuniyet duymayan pek az kişi vardır."
Hemen İncele: bkmkitap.com/ask-ve-gurur-37...
Bu kitap yorumunu Instagram'daki "alintilarlayasiyorum" profilimde de okuyabilirsiniz: instagram.com/p/Cwk28w8N6s6
Hayatımın en keyifli incelemesiymiş, bilmiyordum.
Neden böyle diyorum? Çünkü bu kitabı kitap okuma grubumdaki yüzlerce okurla birlikte okuyup tartıştım. Çünkü bu kitabın İstanbul'daki müzesine
Okur musunuz bilmem lakin yazdım.
İncelemeye başlamadan önce, felsefi bilgileri bu denli basit ve eğlenceli bir üslup ile kaleme alan Nigel Warburton 'a şükranlarımı iletiyorum :)
* Metnin uzunluğu gözünüzü korkutmasın, madde madde elimden geldiği kadar özetlemeye çalıştım.
Kitabımız kronolojik bir sıraya göre dizilmiş, 40 bölümden oluşuyor.
Kurtlarla Koşan Kadınlar kitabını bi arkadaşımın vasıtasıyla tanıdım.Kitabın beni zorlayacağını hiç düşünmemiştim çünkü az çok vakıf olduğumu düşündüğüm fikirlere bi kat daha çıkmaktı amacım.Aslında beni yanıltmasıda hoşuma gitmedi değil.Çünkü uzun zamandır beni zorlayan kitaplarla karşılaşmamıştım.Bi yerde okumuştum bi adam okuduğu hiç bir kitabı
Çocukluğumuzda bize yeterince verilmeyen duyguları , büyüdüğümüzde bir şekilde elde etme çabası içerisinde birçok rollere bürünüyoruz . Elbette her insan beğenilmek , ilgi görmek , kabul görülmek ister . Biz insan doğası olarak bunları isteriz , istemek zorundayız . Belki insanlığımızı bu duygular katkısıyla da hissediyoruz . Fakat bazı insanlar
Var olduğumuzdan beri insan doğası bizler için hep soru işareti oluşturmuştur. Geldiğimiz noktada bile insanı, bu gizemli varlığı tam olarak anlayabilmiş değiliz. Yazar da insanı, insana anlatmaya çalışmak gibi zor bir işe girişmiş.
Ahlak, erdem, cesaret, korku, kıskançlık, merhamet gibi birçok kavramı ele alıyor. Bu kavramların yerine göre iyi
Sadece kadınların bulunduğu bir ülkede yaşamak ister miydiniz? Durun, öyle hemen cevaplamayın. O kadar da basit bir soru değil bu. Önce sorunun üzerinde düşünün, artılarını eksilerini tartın. Ve cevabınız hala olumlu ise, biletiniz Charlotte Perkins Gilman sponsorluğunda ücretsiz bir şekilde adresinize teslim edilecektir.
İthaki Bilimkurgu
Semih Doğan in (#27363375) incelemesinden sonra yazmaya kalkmak hadsizlik olur eminim ama Semih demişsin ya incelemende orada görev yapan öğretmenler de yazsa da biz de okusak diye. Öğretmen değilim ama doğuda görevim icabı uzun yıllar kaldım ve ben de yazmak istedim. Amacım herhangi bir polemik
İnsanoğlunun ya da insan kızının doğası gereği olmuş ve olabilecek her şey hakkında yorum yapmak ister ve yapar. Sokaktaki insanlara, ünlü sanatçılara ya da oyunculara, futbolculara, devletin yüksek mevkiye sahip kişilerine; kısaca insanın bulunduğu her yere gidin. Örneğin elinizde bir saat götürün. Hepsinin de o saat hakkında yorumu vardır. O ana
Sayın yazar, yalnızlık nedir biliyor musunuz? bir kız çocuğunun durmadan annesini aramasıdır. Arayıp bulamamasıdır… Yalnızlık çoğu zaman, yetimhaneler de, modern adı ile sevgi evlerinde (ne kadar sevgi ile örülü orası meçhuldür) akşam olduğunda herkesin kendi hayatına döndüğünde, çok somut bir şekilde orda ki bebekler, çocukların yüzlerine
Virginia Woolf ismini duyduğumda aklıma Bilinç Akışı tekniği geliyor. Peki nedir bu teknik? Birazcık bilgi vereyim.
Bilinç akışı tekniği iç konuşma ve iç monolog tekniğiyle karıştırılmaktadır. Bazı konularda benzerlik gösterse de yapısal olarak farklıdır. Bu tekniğin özelliklerini şöyle sıralayabiliriz;
1- Karakterin zihninden geçenleri seri bir şekilde,