Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Biliyorum güzelliğin yeraltı nehirlerine benzer Biliyorum bir sır gibi güzelsin Hani anlatılmaz duygular vardır Hani şarkılar vardır Sevip söyleyemediğimiz Şiirler vardır unuttuğumuz Aşina çehreler vardır hani Zaman zaman hatırlayamadığımız Işte sen o kadar güzelsin Ve ben o kadar karanlıklar içindeyim ki Şunlar ellerindir diyorum, tutamıyorum Şunlar gözlerindir diyorum, bakamıyorum Düşün, kahrımdan ölmeliyim artık Ölemiyorum
Yapmayın böyle şeyler
Çocuğum, kardeşlerine bakarsan onların kürklerinin gri ya da kaplanlarınki gibi çizgili olduğunu görürsün. Sen ise, çenenin altındaki küçük beyaz leke dışında kapkara doğdun. Bazı insanlar kara kedilerin uğursuzluk getirdiğine inanırlar; işte bu yüzden yavrucuğum, sepetten dışarı çıkmamalısın.
Sayfa 18 - Can Çocuk, 30. BasımKitabı okudu
Reklam
TOPLU CEVAPLAR İddiaların aksine: 1- Said Nursî'nin İstanbul'a geliş yılı 1907 2- Said Nursî'nin Nutuk'u 1908'de basıldı 3- Said Nursî, A.Hamid'e hakaret etmedi 4- Said Nursî, SultanReşat'tan para almadı 5- SaidNursî, Urfa'ya giderken Ankara'ya uğramadı (Fesubhanallahil-azim; onca yalana bunca insan
Yaaa çok güzel değil miii? Kalbe güzel dokunmak gibi bir şey bu.
"Böyle bakmayı kimden öğrendin sen? dedim bir gece. nasıl? dedi. böyle işte, içimin acısını alır gibi bakıyorsun."
"Herkes kendini biricik bir çiçek gibi görür, oysa ancak bir araya gelince kocaman bir buket çıkar ortaya. Aile dediğin böyle tuhaf bir şeydir işte."
Sayfa 61
1. BÖLÜM SAİD NURSÎ, NUR RİSALELERİ VE İLİM 1.1. SAİD NURSÎ’NİN TAHSİL HAYATI Risale-i Nur müellifinin tahsil hayatı üç aydan başka mevcut olmadığı halde (...)10 Evet o zât (Said Nursî) daha hal-i sabavette iken ve hiç tahsil yapmadan zevahiri kurtarmak üzere üç aylık bir tahsil müddeti içinde ulûm-u evvelîn ve âhîrine ve ledünniyat ve
Reklam
Allah'ım sen bizi bu pislikten muhafaza et.
Bakara 275. Faiz yiyenler(kabirlerinden) şeytan çarpmış kimselerin cinnet nobetinden kalktığı gibi kalkarlar. Bu hal onların alım satım tıpkı faiz gibidir demeleri yüzündendir. Halbuki Allah alim satımı helal, faizi haram kılmıştır. Bundan sonra kime Rabbinden bir öğüt gelir de faizden vazgeçerse, geçmişte olan kendisinindir ve artık onun işi Allah'a kalmıştır. Kim tekrar faize dönerse, işte onlar cehennemliktir, orada devamlı kalırlar. 278. Ey iman edenler! Allah'tan korkun. Eğer gerçekten inanıyorsanız mevcut faiz alacaklarınızı terk edin. 279. Şayet (faiz hakkında söylenenleri) yapmazsanız, Allah ve Resûlü tarafından (faizcilere karşı) açılan savaştan haberiniz olsun.
292 syf.
7/10 puan verdi
·
19 günde okudu
- Bir Masal İyi Gelir :) -
Masal anlatıcısı
Judith Malika Liberman
Judith Malika Liberman
ile
Masal Terapi
Masal Terapi
kitabı İle tanışmış masallara çok önem veren bu pozitif ruhlu şahsiyeti takip etmeye başlamıştım. Bu kitabı da hep dikkatimi çekmiş ama fiyatından dolayı alamamıştım (ki hala alamadım çok pahalı maalesef kitaplar) neyseki kitabı okuma şansım oldu. Masal Terapi ile ilgilenmeye başladığım bu dönemlerde
Bir Masal İyi Gelir
Bir Masal İyi GelirJudith Malika Liberman · Destek Yayınları · 2020271 okunma
''Duvarda beyaz bir delik var. Ayna bu. Bir tuzak. Bu tuzağa düşeceğim, biliyorum. Düştüm işte. Aynada gri bir şey beliriyor. Yaklaşıp bakıyorum, kurtaramıyorum kendimi. Yüzümün yansısı bu. Yapacak işim olmadığı günlerde onu seyreder dururum. Gördüğüm bu yüzden hiçbir şey anlamıyorum. Başkalarının yüzleri anlam taşıyor. Benimki öyle değil. Güzel mi yoksa çirkin mi, bunu bile söyleyemem. Çirkin galiba çünkü böyle demişlerdi. Bana dokunan bu değil. Yüzüme böyle nitelikler atfedilmesine şaşıyorum aslında. Bir toprak parçasına yahut bir kayaya güzel ya da çirkin demek gibi bir şey bu.''
Sayfa 34
Gözlerimi açtığım zaman gördüğüm lekesiz beyazlık . 'hayat 'diyorum. işte bu ! bembeyaz hiçbir şey yok üstümde altında Zihnim bembeyaz. Bildiğim her şeyi unutmuşum tereddüt ettirecek bir bilgi Kırıntısı bile yok kafamda Sadece iç organlarım var derımin altında tek bir düşünce yok. . Ve birden sokakta Ateş isteyen bir ses güzel bir çift bacak birkaç nota yeni O beyaz hücreden çıkarıyor ve bir renk kaosunun içine bırakıyor Küfür ediyorum iradesizliğime Küfüredıyorım insanlıgıma o kadar çok renk var ki İçine düştüğüm çukurda her yer kararıyor ve simsiyah oluyor gözlerimi açınca gördüğüm hayat... aslında Gözlerim kapalıyken iyi bir insan oluyorum ben hiçbir şeyi fark edemeyen duygularımın da yoksun Bitkisel hayatta olan aralamaya başladığımda göz kapaklarımı başlıyor Cehennem tiyatrosu! Oysa otopsisi , yapılmış bir bedenindeki kadar boş bir beyinle ne kadar mutlu olurdum diye düşünüyorum ..Bir yerlerde ölü doğmuş bir çocuk olduğumu biliyorum sadece yaşıyormuş gibi yaptığım için iki ayağımın üstünde duruyorum..
Reklam
"İçimizde en talihsiz olanlar bir erkeğe cidden gönül vermek felaketine uğrayanlardır. Bir erkeğe âşık olmak bizim gibi kadınların yıkımına yol açar. Samimiyetle seven, çoğunlukla aşağılanır, ihanete uğrar. İşte bu sebeple, sevilip sevmemek, aldatıp aldanmamak, uymaktan vazgeçmemeye uğraştığımız bir kuralımızdır. Bizce sevmek ahmaklık, merhamet kabahattir. Bize göre ahlaka aykırı hareket işte bu kuralın dışına çıkmaktır."
Uzun Ama Okunmaya Değer Bir Alıntı
Bütün bunların nereden çıktığını, nasıl olup da hiçlik yerine bir dünyanın bulunduğunu bile soramıyordu insan. Bunun anlamı yoktu, dünya her yanda bulunuyordu, önde, arkada. Ondan önce hiçbir şey yoktu. Hiçbir şey. Onun var olmadığı bir an yoktu. Beni tedirgin eden buydu işte; şu akan kurtçuğun var olmaklığı için hiçbir neden yoktu kuşkusuz. Ama var olmamış olması da olanaklı değildi. Düşünülemez bir şeydi bu: Hiçliği tasarlamak için, önceden burada, dünyanın ortasında, gözler faltaşı gibi açılmış, canlı olarak bulunmak gerekiyordu; hiçlik benim kafamdaki bir düşünceydi sadece, bu sınırsızlık için salınıp duran bir düşünce: Bu hiçlik varoluştan önce gelmemişti, o da ötekiler gibi bir var oluştu ve bir çoğundan sonra ortaya çıkmıştı.
Sayfa 183
“berlin'de yalnızsınız değil mi?" dedi. "ne gibi?" "yani... yalnız işte... kimsesiz... ruhen yalnız... nasıl söyleyeyim... öyle bir haliniz var ki..." "anlıyorum, anlıyorum... tamamen yalnızım... ama berlin'de değil... bütün dünyada yalnızım... küçükten beri..." "ben de yalnızım..." dedi. bu sefer benim ellerimi kendi avuçlarının içine alarak: "boğulacak kadar yalnızım..." diye devam etti, "hasta bir köpek kadar yalnız..."
Saat biri çeyrek geçiyor. İşte şu an hissettiklerim: Başımda şiddetli bir ağrı var. Belim buz gibi, alnım alev alev yanıyor. Ayağa her kalkışımda ya da öne doğru her eğilişimde adeta içi dalgalanan bir sıvıyla dolu olan beynim kafatasımın çeperlerine çarpıyor. Çırpınırcasına titriyorum ve ara sıra kalemim âdeta galvanik bir akımın etkisiyle sarsılan elimden düşüyor. Gözlerim duman içinde kalmışım gibi yanıyor. Dizlerim ağrıyor. İki saat kırk beş dakika sonra iyileşeceğim.
"İşte dostum, bu silahın bu da mermilerin. Burada tutacaksın nöbetini... alışılmışın dışında, diğer olacak her şey gibi. Bu nefret aşındıracaktı blokları ve sarsacaktı kör sadakatleri... bir silah, bir kurşun ve hınç!.."
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.