Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
17. yüzyıldan beri Japonlar Avrupa tıpını, tektiğini ve düşüncesini izliyordu. Avrupa düşünü ve medeniyeti ile Japonya’nın ilişkileri dün böyleydi, bugün aynı şey daha yoğun olarak sürüyor. Japonya 19. yüzyılda Alman Medeni Kanunu’nu kabul etti. Bu İsviçre Medeni Kanunu gibi değil, derin hukuk bilgi ve yönetimi isteyen bir metindir.
Sayfa 26 - TimaşKitabı okuyor
Siyonizm
On dokuzuncu yuzyilin sonlarindan itibaren Avrupa'daki Yahudiler arasinda, Kudus'te bulunan Sion Dagi'ndan ilhamla "Siyonizm" adi verilen din soslu siyasi bir akim, bir tur Yahudi milliyetciligi bas gostermisti. Sonucta herkes gibi Yahudiler de milliyetcilik akimindan etkilenmisti. 1897 yilinin Subat ayinda Dunya Siyonist Teskilati, Siyonizm'in babasi olarak kabul edilen Avusturyali Yahudi gazeteci Theodor Herlz onderliginde Isvicre'nin Basel kentinde ilk kongresini yapti. Teskilatin uyeleri, yani Siyonistler, Yahudiler icin bagimsiz bir vatan arayisina cikmisti. Bu vatanin Kanada, Guney Amerika, Ingilizlerin kontrolundeki Dogu Afrika(Uganda ya da Kenya) ya da akla en yatkin ihtimal olarak Filistin'de kurulabilecegini tartisiyorlardi. Son secenek surecte baskin cikti. 1900'lerin basinda vardiklari nokta suydu: "Ancak kendimize ait bir vatan olursa bu surekli surgun halinden kurtulabiliriz ve bu vatan icin en uygun yer, dini ve tarihi baglarimizin oldugu Filistin'dir."
Reklam
İsviçre peyniri, yalnız yüksek dağlarda otlayan ineklerin sütleriyle yapılır. Muhtelif zamanlarda ve milletlerde yetişen adamlar da böyledir. Onlar, çiçek açmaya başlayan bir milletin güzel kokularıdır.
6-KADININ MİRAS HİSSESİ
Miras bölünürken, erkek çocuklara kız çocukların iki katı verilmesi, bazı kimselerin yanlış düşünmesine sebep olmaktadır. İslâm hukukundan önceki hukuk sistemlerinde kadına miras hissesi verilmemiş, hatta kadına hukuki tasarruf ehliyeti bile tanınmamıştı. Sadece Yahudi hukukunda, ancak erkek kardeşi olmayan kızlar babaları vasıyet ederse miras
Cenevre Üniversitesi profesörü Albert Malche'nin ıslahat raporu
01 Haziran 1933'te yürürlüğe giren 2252 sayılı kanunla 31 Temmuz 1933'te İstanbul Dârülfünûnu kapatılmış ve 01 Ağustos 1933'te İstanbul Üniversitesi kurulmuş, bu reformla Dârülfünûnun birçok öğretim üyesinin işine son verilmiştir. O tarihte asistanlarla birlikte sayıları 240 kişi olan öğretim elemanlarından 100'den fazlası yeni üniversitenin kadrosunda yer almamıştır. Üniversiteden atılanlar arasında Ali Muzaffer Bey de vardır. Üniversite reformu için İsviçre'den getirtilen Prof. Albert Malche'in raporu da zaten ilmî yayınların yetersizliğine dikkat çekmekteydi. Atsız'ın söz konusu yazısında da Darülfünun hocalarının ilmî yayınlarının olmayışı ve ilmî yetersizlikleri gözler önüne serilmekteydi. Atsız Mecmua'da daha önce de birkaç defa Darülfünun ıslahatından söz edilmişti. Dolayısıyla hükümetin üniversite reformu düşüncesini bir bakıma destekleyen bu yazının, Atsız'ın gerçek atılma sebebi olmaması gerekir.
Malche ayrıca 1933'te iki kez Ankara'ya gelerek, Nazi Almanyası'nda üniversitelerden uzaklaştırılan öğretim üyelerinin Türkiye'ye getirilmesine aracı oldu.
Kadına neler yaptığını gördük. Burası Türkiye, geri zekâlı! İsviçre değil! Biz sizin gibi pezevenk değiliz!
Reklam
·
Puan vermedi
Kitap, Kuzey Kutbu'na giden bir geminin kaptanı olan Robert Walton'ın, kız kardeşine yazdığı mektupta, denizde sürüklenen bir adam gördüğünü söylemesiyle başlar. Victor Frankenstein adındaki bu adam, Walton'a hikâyesini anlatmayı teklif eder. Romanın gerisi Victor Frankenstein'ın ağzından anlatılır. Victor, İsviçre'nin
Frankenstein Ya Da Modern Prometheus
Frankenstein Ya Da Modern PrometheusMary Shelley · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202013,9bin okunma
Akçura, Türk-Tatar Heyeti'nin amacını ve taleplerini çeşitli ülkelerde verdiği konferanslarla da dünyaya duyurmaya çalışmış, 27-29 Haziran 1916 tarihlerinde yapılan kongreden sonra İsviçre'de kalarak, Bolşeviklerin milli sorun konusundaki tutumunu öğrenmek için Lenin'le de görüşmüştür.
İtiraz ediyorum: Laik mahkemede zemzem sözcüğü kullanılamaz. :d
Apalar Meclisi toplandı; dostlar, düşmanlar bir araya geldi, hakim tokmağı masaya vurdu: - Susun! Salon derin bir sessizliğe büründü. - Davacı ayağa kalk! Şikayetin nedir?
Sayfa 127Kitabı okudu
Mahiye Hanım ben İsviçre ye gideceğim görüşme planımızı ona göre ayarlayalım dedi adam.
Reklam
Ne kadar ülkemizi sevsekte haketmediğimiz hayatı yaşayınca, yıllarımız heba olunca insan üzülüyor.. Bir ülke de vatandaşlar, en azından başta kırmızı et olmak üzere yiyeceğe ve barınmak için bir eve ulaşma durumu bu kadar zor olmamalı… Bi İsviçre, Japonya, Kanada gibi ülkelerde sadece 1 ay yaşarsanız, gördüğünüz inanılmaz yaşam tarzı sonucu bir daha asla Türkiye’ye dönmek istemez ve Türkiye’de bizi uyutan bütün siyasileri öldürmek istersiniz…
“İsviçre kadınları, Türk kadınlarının malik olduğu hakka gıpta ediyorlar. Kanunlara göre bizden çok ilerisiniz diyorlar.”
Sayfa 49 - afet inan, cenevre
Müslüman bir topluluğa İsviçre gibi bayrağı haç olan bir milletin kanununu (medeni kanun) alıp tatbik etmek insanların tabiî hak ve hürriyetleri karşısında mutlak bir zülüm değil midir? Bilirsiniz ki kuran aynı zamanda hukuki bir sistem getirmiştir.
“Bir İtalyan lokantasında domates soslu spagetti, Polonya ve İrlanda lokantalarında bolca patates, Arjantin lokantasında onlarca farklı biftek çeşidi, Hint lokantasında hemen her şeye serpilmiş acı biberleri, İsviçre kafelerinde de çırpılmış kremalı koyu ve sıcak çikolata bulmayı bekleriz. Oysa bu yiyeceklerin hiçbiri bu ülkelerin yerel ürünü değildir. Domates, acı biber ve kakao Meksika kökenlidir ve Asya'yla Avrupa'ya ancak İspanyollar Meksika'yı fethettikten sonra ulaşmıştır. Jül Sezar ve Dante Aleghieri yaşamları boyunca hiç domatesli spagettiyi çatallarına dolayamadılar (o dönemlerde çatal bile icat edilmemişti), William Tell hiç çikolata yiyemedi ve Buddha hiç yemeğine acı biber koyamadı. ”
Dürüst İsviçre halkı! Sağlıklı olmak onun hiçbir işine yaramıyor..., cinayetsiz, tarihsiz, edebiyatsız, sanatsız.., güçlü bir gül fidanı, dikensiz, çiçeksiz...
1.500 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.