Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Ne ilginçtir ki,kıble duvarında hep ya bir akrep ya koç ya aslan yahut bir başka burcu temsil eden çerçeveli bir resim asılı olurdu. Çünkü bu çalgılı kahvehanede çalınan eserler, saz üstatlarının maharetini hakkıyla ölçmek için, o mevsimde güneşin bulunduğu burca göre tayin edilirdi. Meselâ güneş oğlak burcundaysa Buselik, koçtaysa Rast, balıktaysa Uşşak makamları revaçta olurdu. Burç resimleri haricinde duvarlar, dinî yahut dünyevî olsun, binbir konuda tasvirlerle süslüydü: Burak'ın sırtında Hazreti Peygamber'in mirâca çıkması. Zaloglu Rüstem'in ejderhayı öldürmesi. Yusuf'u hamamda görür görmez Zûleylâ'nın düşüp bayılması, Ankâ kuşuna binen Bukrat'ın Kaf Dağı'na uçması ve başı insan gövdesi ise yılan olan Mâr-ı Kahkaha hakkındaki tasvirler bunlardan sadece birkaçıydı.
Deve yemi vs Kahve ?
"Türkler Viyana'ya saldırdı ama kaybettiler. Aceleyle çadır kazıklarını sökmüş,fakat halıları, elbiseleri ve 500 çuval tuhaf küçük yuvarlak çekirdeği bırakmışlardı. Koyuydu. Serti. Acı kokuluydu. Acaba deve yiyeceğimiydi? Onları yaktılar. fakat askerlerden biri Orta Doğuda bulunmuştu. Gözlerini açtı ve onları kokladı. Çekirdekler kurtulmuştu, o kadar çok çekirdek vardı ki asker onlarla Viyana'daki ilk kahvehaneyi açtı."
Reklam
e haklı?
Hitler yolunu şaşırmış halkın, sol basının "korkunç zehirleme girişimleri"nden korunması gerektiğini söyler. Onları, siyasi rakiplerini "yalan ve kuru iftira bombar­dımanına tabi tutmak"la itham ederken, "zehirli gaza zehir­li gazla cevap vermek" gerektiğini savunur. Bunu italik harf­lerle basılmış şu paragraf izler: "İş yerinde, fabrikada, kahve­hanede, mitinglerde sergilenen şiddet, ona denk bir şiddetle karşılık verilmediği sürece her zaman başarıya ulaşacaktır."
Sayfa 54 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
Böyle düşüncesiz insanlar olmasa dünya çok daha güzel bir yer olurdu
Karı yemeğim nerede, karı çoraplarımı getir, karı para ver de arkadaşlarla kahvehanede çay içeceğim derler.?
“Gönül ne kahve ister ne kahvehane, gönül ahbap ister, kahve bahane," diyor şair.
Reklam
Şimdi bir kahvehanede var 20 tane müctehid(!)
Yine Sahâbe'den Sehl b. Ebî Hasme (41/661 civarı) şöyle demiştir: "Resûlullah (s.a.v) hayattayken fetva verenler Muhacirûn'dan 3 kişi: Ömer, Osmân ve Ali; Ensâr'dan da 3 kişi idi: Übeyy b. Ka'b, Mu'âz b. Cebel ve Zeyd b. Sabit" (r.anhum ecmaîn). … Aynı şekilde Hz. Peygamber (s.a.v) vefat ettiğinde ictihad seviyesine ulaşmış olan sahâbîlerin sayısının 20'den fazla olmadığını söyleyen İbnu'l-Hümâm'ın (861/1457) bu tespitinin de İbnu'l-Cevzî'nin söylediğine(14 sahabi adı vermiştir) çok aykırı düşmediği söylenebilir.
Sayfa 42
Arkasından tekmeyle itilmiş gibi hızla kahvehaneye dalan bir adam, doğru o masadakilerin yanına gelip, — Bitmiş, bitmiş... dedi. Masadakilerden gözlüklü olan, — Ne o biten? Benim kalp ilacı bitmiş diyorlardı. Yeni bişey daha mı bitmiş... — Memleket bitmiş, memlekeeet... Herşey bitmiş, çürümüş, kokuşmuş!
Sayfa 26 - Bu Memleket BatarKitabı okudu
Bu ülkede 400.000 kahvehane, 15.000 meyhane ve 131 kütüphane olduğunu gördüm.
Laz Bakkal
"Bak tüm kuralları biliyorum Tıpkı bir soylu gibi şerefim var Aldatma beni Çünkü seni seviyorum. "
Reklam
Içim yüklü, tek başına taşıyamam bunca yükü. Bunca garip sevgiyi, hüznü.
Bak güzel dostum, bu koca kentin uyuduğu şu saatte, ben tüm ışıkları yanık unutulmuş bir hayalet gemi gibi dolanırım sokaklarda. Öylesine aydınlıktır ki içim, tüm ışıklarım şıkır şıkır ...
Gözlerimden sızardı nehir, ağlıyorum sanmasınlar, bazen gözlerimden öylece sızardı nehir.
Babamın sakin ve uyumlu yaratılışıyla gidiyordu bir şekilde evlilik. Babam; her ay maaşını annemin eline takır takır sayıyor, yol ve kahvehane parasını annemin layık gördüğü rayiçler üzerinden uslu uslu alıyor, etliye sütlüye katiyen karışmıyor, her türlü küfür, hakaret ve itilip kakılmayı sineye çekiyor, yine de anneme sesini çıkarmıyordu. “Deliyle deli olunmaz” sözü babamın diline pelesenk olmuş, evlilik yaşantısı bu felsefe üzerine inşa edil140 mişti. Uymuyordu babam anneme. Katiyen onun çektiği yere doğru gitmiyor, belki de elinden bir kaza çıkmasından korkuyordu. Yapmazdı ama annem başlı başına ağır tahrik unsuruydu. İnsanın sinirlerini etinden ayırır gibi sıdkını sıyırıyordu babamın. Ama adam asla gık demiyordu. Doğrusunu söylemek gerekirse, babam annemden korkuyordu. Herkesin korktuğu gibi...
Ah O'Hara, senin sevmek istediğini, birini benimsemek istediğini öyle iyi anlıyorum ki...
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.