Herkes kendi derin hesabının, derin iktidarının çetelesini tutuyor. Kimsenin derdi, insanı var etmek değil. İnsan haysiyeti yerle bir edilirken kimsenin derdi, kimlikten kaynaklanan ve aslında bir var olma mücadelesi olan Kürt meselesinde 'Sevgili Kürt kardeşim, varsın! Ve ben hakkını teslim ediyorum' diyerek elini uzatmak değil. Bu son sahnede hep yok sayılanlar yok sayılmaya devam edilirken, iktidar mücadelesinin kan kokan dili bir kez daha hayat buluyor. O kan ki başkalarının evlatlarının kanı. Asla kendi evlatlarının değil. Meydanlara çıkıp 'mücadeleye devam' gazı veren hiç kimsenin, kendi çocuğunu cephede öne sürmediğini hatırlatmaya gerek var mı?