Ahmed Arif'ten Leylâ Erbil'e mektuplar
1954-1959
- ve 1977'de son bir mektup -
Arka kapakta yazdığı gibi "Ahmed Arif'in Leylâ Erbil'e gönderdiği mektuplar yazıldıkları dönemin entelektüel ve yayın ortamını, Ahmed Arif'in sürgün günlerini, yaşadığı siyasi baskıyı, içsel dünyasını ve en çok da aşkını tüm çıplaklığıyla ortaya koyuyor."
Arif'in tarihsiz bir mektubunda yazdıkları maddi manevi sürgününü, yaşadığı siyasi baskıyı, kimi zaman çocuksu kimi zaman hoyrat ruh halini, onun olmayan Leylâsına bitmek tükenmek bilmeyen aşkının en güzel özeti oluvermiş: "Otuz yaşında böyle çocuksu düşler kurmamı yadırgama. Oğlunum ya! Sahi oğlun olsaydım bir düşün! Sözü hoş gelir sana ama beni doğurduğuna pişman olurdun o da başka! "İtlere köpeklere ana olaydım. Seni doğuracağıma bir batman taş doğuraydım da her gün sırtımda taşıyaydım" diye ilenir bizim buralığın anaları. Sen ne derdin kim bilir? Bir ayağı karakolda bir ayağı mapuslarda bir oğlan. Tembel hem de. Serseri hem de. İşi gücü sevmek, yanmak ve yanmak. Ama ben gene seni sevecektim, gene sana yanacaktım. Her ne hal ise neyin dersen oyum. Oğlum de, delim de, divanem de. "Höst oradan!" de, de oğlu de. İstersen bir de "yavaş gel oğlum, yasak bölge var!" de.