"Biz Dünyalılar büyük ve güzel şeyleri yıkmak konusunda hünerliyizdir."
İthaki Bilimkurgu Klasikleri serisinden okuduğum 37. kitap oldu. Ray Bradbury'nin ise Fahreheit 451'den sonra okuduğum ikinci kitabıydı. Önümüzdeki günlerde Resimli Adam ve Yakma Zevki'ni de okuyarak sizlere yorumlamaya çalışacağım.
Mars Yıllıkları isimli bu
Birazdan bir kadın gelip karşımdaki sandalyeye oturacak ve ben ona aşık olacağım. Daha önce hiç görmediğim, adını bile bilmediğim bir kadına hem de. Kadını tanımıyorum ama kendimi tanıyorum çünkü. Hayatım boyunca hep böyle oldu. Okulda, mahallede ve meslek hayatımda tanıdığım her kadına aşık oldum ben. Hep sevdim, sevildiğimi hiç bilmiyorum.
Sevilen ve sayılan insanlardan rahatsız olan kişilere gerçekten anlam veremiyorum. Acziyetiniz, neden çaba göstermeye değil de haset olmaya tevessül ettiriyor sizleri? Hiçbir başarı anne karnında bahşedilmiyor kimseye! Başarılı kişilerin mevcut konumlarını elde edene kadar ne gibi badirelerden geçerek bu günlere geldiğini hiç düşündünüz mü?... Sanmıyorum... Çünkü bunu idrak edemeyecek kadar da "hoşgörü"den bi'habersiniz. Tesiri olur mu bilmem ama naçizane tavsiyemdir:
"Kıskançlık gibi basit bir fiiliyata yelteneceğinize, Müslüman gibi gıpta edin ve ilham alın." bu vesileyle inanın bana hasetlendiğiniz o meziyetler sizlerde de filiz verecektir 🌸🍀
Saygılarımla
Anthony Giddens gibi dünyaca meşhur sosyologların da işaret ettikleri üzere günümüz toplumlarında “risk”ler, daha da içinden çıkılmaz hale gelerek insan yaşamını acımasızca tehdit ediyor. Zira geçmişte toplumlar daha çok yangınlar, sel felaketleri, depremler
KISKANÇLIK çoğunlukla sevilen kişiyi kaybetme korkusuna atfediliyor ve bir miktar da romantik çekiciliğe sahip. Aynı şey haset için geçerli değil. Haset, başkalarının mülkiyetine ve avantajlarına sahip olma arzusu. Bir başkasının mutlulukla iç çekişini duyunca hissedilen mide bulantısı, başkalarının başarılarını düşünürken gelen ağrı.
Freud'un belki de en önemli ve anlaşılabilir eseri olan
Uygarlığın Huzursuzluğu 'da; Freud mutluluk, haz ilkesi, cinsellik, saldırganlık, ölüm dürtüsü ve birey-uygarlık çatışması gibi konuları ele almış.
İnsan mutluluğu arar, mutlu olmak ve öyle de kalmak ister. Freud, insanın sürekli mutlu olmasının
ÇOCUK DUYGULARIYLA HAREKET ETMEYE BAŞLIYOR
Çocuklarda doğan bu hassasiyeti beslemek, körüklemek ve doğal akışı içinde yönlendirmek için ne yapmalıdır?
1.Çocuk kalbinin hassasiyetini genişletecek ve başka varlıklara yayacak konu ve fırsatlar hazırlamak,
2.Çocuk kalbini sıkan ve daraltan her ne varsa uygun yöntemlerle bertaraf etmek ve iyilik, acıma gibi insanlarca sevilen çekici
ve iyi ihtirasları canlandırmak,
3. Haset, kıskançlık ve kin gibi kötü ve vahşi ne kadar ihtiras varsa bunların doğmasına engel olmak.
YouTube kitap kanalımda Shakespeare'in hayatı, mutlaka okunması gereken kitapları ve kronolojik okuma sırası hakkında bilgi edinebilirsiniz: ytbe.one/rGxh2RVjmNU
Onlarca kişiyle birlikte Othello'nun sahip olduğu kıskançlığın başka insanlarda ne kadar değişken olabileceğini gösteren kolektif bir inceleme yazdık.
Sadece benim
Özgüven eksikliği ne kadar büyükse, kıskançlığın ve hesetliğin sınırları da o denli genişler.
İyileşmesi gereken yara ya da diğer bir deyişle kurutulması gereken bataklık aslında özgüvensizliktir.
Güzel bir kitap. Hep aynı dönemde yaşayan yazarların birbiriyle ilgili düşüncelerini merak ederim. Hani şimdiki dönemde olsa, haset, kıskançlık da olur işin içinde de, o zaman neler oluyordu mesela? Bu eser Maksim Gorkinin Lev Tolstoy-la bir çok farklı konuyla ilgili sohbetlerinden oluşuyor. Hayata dair konular, bazense farklı yazarlarla ilgili Tolstoy-un düşünceleri belirtiliyor. Bir nevi anı defteri gibi. O dönemin edebiyatını, özellikle de Tolstoy, Dostoevski eserlerini sevenlerin okuması gereken bir kitap.
Dikkatimi çeken husus, Tolstoy-un kadınlara olan tavrının kötü olması idi. Gorki-nin kitapta ona dair tüm özellikleri övmesi ile beraber, kadınlarla ilgili Tolstoy-un eskiden kalma çok derin yarası olduğunu, o yüzden kadınlara karşı bir nefretinin oluştuğunu anlatıyor. Farklı bir konu da, o dönemin en iyilerinden olan Dostoevski-ni beğenmemesi ile ilgili. Bunun nedeni ne bilinmez. Haset mi? Sanmıyorum. Çünkü dönemin bir çok yazarını övmüşlüğü var. Kitaptan bu hususta bir bölüm paylaşalım ve incelememizi bitirelim :
'Yahudice bir şey vardı kanında. Hiç nedensiz bir kuşkusu vardı ; tutkulu , ağır ,karayazgılıydı. Bunca okunması çok garip . Bir türlü nedenini bulamıyorum bunun.Sıkıntılı ,yararsız bir şey bu, çünkü bütün o Budalaların , Delikanlıların,
Raskolnikovların , bütün ötekilerin hiçbiri de gerçek değildir ; gerçek, daha yalın ,daha anlaşılır niteliktedir'
İncelemeye, Herman Melville hakkında önsöz de yer alan bir kaç bilgiyle başlamalıyım.
Herman Melville 32 yaşında tanınmış bir yazardır, New York’ta sıkıntılar içinde geçen çocukluk yıllarından sonra okulu yarıda bırakmış ve çeşitli işlerde para kazanmak zorunda kalmış.1838’de 19 yaşında deniz hayatına atılan Melville 4 yıl balina gemilerinde