Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.36.27
Büyük beklentilerle okuyup hayal kırıklığına uğradığım bir kitap oldu. Bu kitabı çok okumak istiyordum ama sürekli erteliyordum. Kitabı okuyup çok zaman geçmeden müzeye gitmek istiyordum. Hiç beklediğim gibi olmadı.Bu kitaptaki aşk bana hiç geçmedi. Gerçekten bir aşk var mıydı yoksa kitaptaki karakterin saplantılı takıntısı mıydı? Bilemiyorum.
Kemal 30 yaşında ve sevgilisi Sibel için beğendiği bir çantayı almaya gidiyor ve orada Füsun'la karşılaşıyor. Füsun da yeni 18 yaşına girmiş çok güzel bir genç kız.( olayları çok uzun anlatmayacağım). Aşkları bir apartmanda sevişmeleri ile başlıyor. Ve tek yapılan belirli saatlerde orada buluşup sevişmek. Daha çok cinsellik üzerine bir ilişki olduğunu söylebilirim. Kitabın ortalarına doğru sıkıldım. Ama sonunu bir şekilde merak ettiğim için devam edebildim. Kitaptaki Kemal karakterini hiç sevemedim. Tek düşündüğü kendi arzuları, kendi istekleri ... Bana göre takıntılı biriydi. O zamanlarda psikologlar bilindik bir şey olsaydı kesinlikle bir psikologtan yardım alabilirdi :)
Füsun'dan ayrı kaldığı zaman zarfında Füsun'un dokunduğu eşyaları elleyip, yüzüne sürüp, ağzına sokup mutlu olması. Bana pek romantik gelmedi. Aşk acısının da bir yaşama biçimi vardır dedirtti. Olan bence Füsun'a oldu. Eğer Kemal ile karşılaşmasaydı farklı bir hayatı olabilirdi.
Kitapta dönemin olaylarını, insanların yaşayış biçimlerini, İstanbul'u anlatımı güzeldi. Eski zamana güzel bir yolculuk yapmış gibi oldum. Kitabın beğendim tarafı buydu.
ON SÖZCÜKTE ÇİN-YU HUA,256 sayfa
Yaşamak,Kanını Satan Adam yazarından yine çok güzel,akıcı,zevkle okunan bir kitap daha.Harika bir çeviri.Elime alırken ;”inşallah diğer kitapları gibi zevk alırım,biraz siyasi bir kitap,Çin’in kültür devrimini anlatıyor,hadi hayırlısı “dedim ama hiç de tahmin ettiğim gibi olmadı.Yazarın kalemi ,okuyanlar bilir
Halit Ziya’yı, üslubunu çok severim. Onu bir kere daha sevdiren kitap oldu bana bu kitap. Elimden bırakmak istemedim; hikayeler içinde, İzmir’in eski sokaklarında, köylerinde, o dönemin halkının yaşantısında kayboldum. Kemeraltı’nı, Buca’yı, doğup büyüdüğüm Bornova’yı Halit Ziya’nın kaleminden okumak ayrı bir şey hissettirdi bana. İzmir’in eskisiyle tanışmak isteyen herkes okumalı.
Her satırı ayrı bir zekâ, her satırı ayrı bir keyif....
Zekâya aşık olmak diye bir kavram var, sanırım ben bu kategorideyim. Bir insan bu kadar güzel bir kurguyu, bu kadar sade ve zekice kelimelerle süsleyerek, içine bir tutam merak, bir tutam gerçeklik, bir tutam metafor ve bilmem kaç tutam güzellik ve kalite eklesin....
Bu güzel beyinleri laboratuvarda çoğaltma imkanı olsaydı keşke, ne güzel olurdu. Devasa bir kütüphane, boydan boya cam, karşıda deniz manzarası ve tabiki hiç bitmeyen kahve.... Zamanın içinde kaybolarak okumak....
Faust, zaman zaman tekrar okumak ihtiyacı duyduğum, her seferinde ilk defa okuyormuşum hissi uyandıran, müthiş keyif aldığım yegâne kitapların başında gelir. Şeytanla sohbet gibi bir şey.... Tabi kimin ne görüp ne anladığında göre değişir. "Klasikleri severim" diyen birinin, bu kitabı okumaması klasiklere saygısızlık gibi geliyor bana neden bilmem. Mutlaka herkesin okumasını isterim, inanın çok keyifli bir kitap. Bir solukta okuyor insan meraktan. Kitaba ne kadar aşık olmuşsam; doğru düzgün cümle kurma yetimi bile kaybettim sanırım. En iyisimi hemen alıp okuyun bence, okuyanlarda tekrar okusun mesala. Şu an çok canım çekti ve sanırım yeniden okuyacağım.
Dusunenlerede keyifli okumalar....
Yazarımızın daha önce bir kitabını okumuş olmama rağmen bu kitabını okurken biraz da olsa zorlandığımı söyleyebilirim. Öğrendiğime göre Yasin Pişgin’in tez eseriymiş bu kitap. Eh normal o zaman. Konu itibariyle zaten okuması meşakkatli bir de akademik bir dili olunca çarpı iki olması çok normal
Siyer yani Peygamber Efendimiz’in hayatını öğrenmek açısından çok kıymetli. Her yönüyle ele alınmasının yanı sıra Peygamberimizin de bir beşer yani insan olduğunu anlatmış çok detaylı. Bunlar anlatılırken gerçek hayat hikayeleri, ayetler ve hadislerle desteklenmesi de anlatımı daha kalıcı hale getirmiş. Bilmediğim ne çok şey varmış. Ramazan ayında okumak için güzel bir seçenek oluşturdu benim için. İlgilisine tavsiyemdir.
. . KÖR BAYKUŞ , Sadık Hidayet . .
“Yaralar vardır hayatta, ruhu cüzam gibi yavaş yavaş ve yalnızlıkta yiyen, kemiren yaralar. Kimseye anlatılamaz bu dertler, çünkü herkes bunlara nadir ve acayip şeyler gözüyle bakarlar. Biri çıkar da bunları söyler ya da yazarsa, insanlar, yürürlükteki inançlara ve kendi akıllarına göre hem saygılı hem de alaycı bir gülüşle dinlerler bunları.
Böyle anı kitapları okuduğum için söylüyorum kitabın yazım şeklini beğenmedim. Hayatını kopuk kopuk anlattığını ve sonunda toparlamaya çalıştığını fark ediyorsunuz. Ben sesli kitap ile birlikte okudum ve bazen sadece sesli kitap dinledim. Yani düşününce tipik batılı kadınların yaşadığı bir hayatı yaşamış herşeyi ile. Maalesef o kadar büyütüldüğü kadar iyi bir kitap değil. Puanımı sesli kitap için veriyorum yoksa 6 da yeter. İnsanın bu tür kitaplardan farklı beklentileri olabilir ama benim beklentimi karşılamadı maalesef. Bu tür kitapları okumak istiyorsanız şans verin tabiki.
Sevgiler. Adios.
Okuduğum ilk Ayfer Tunç kitabıydı. Çok çok çok beğendim. Kitaba başlamadan önce ‘Suzan Defter’ ne demek acaba diye çok düşünmüştüm, şimdi anlıyorum.
Öncelikle kitabın yazım biçimine değinmek istiyorum. Kitapta iki karakterin günlüğü yer alıyor ve aynı günler üzerinden sol sayfada erkek karakterin, sağ sayfada kadın karakterin yazdıklarını
İrfan Galip ve Feriha
Kitap o kadar güzeldi ki. Sıkılmadan okuyup bitiriyorsunuz. Kitap Anadolu kültürünü, insanlarını ve dilini yansıtarak başlıyor ve uzay hakkında bilgiler, Halley kuyruklu yıldızı ve sonunda da aşkla bitiyor. Tek bir konu üzerinden gitmemesi ve akıcı bir dil kullanılması kitabı sürükleyici hale getiriyor. Mektupları okurken bile sıkılmadım.
Kitaptaki kadın karakterimiz Feriha'ya ve zekasına İrfan Galip gibi ben de hayran oldum diyebilirim. :)
Tekrar tekrar okumak isteyeceğim bir Türk edebiyatı klasiği oldu Kuyruklu Yıldız Altında Bir İzdivaç.
Kuyrukluyıldız Altında Bir İzdivaçHüseyin Rahmi Gürpınar · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202117,3bin okunma
Boşuna sevilmiyor bazı kitaplar
Yıllar önce okuyup beğendiğim bu kitabı bugün bu yaşımda tekrar okumak istedim ve bitirdiğimde kalbimde kocaman bir iyiki belirdi. Merak uyandırıcı bir şekilde başladı. Ayrıca gerçek hayatla kurgunun bir arada olması da çok keyifliydi. Bruer ve nietzsche nin diyalogları çok sürükleyici ve düşündürücü bir şekilde ilerledi.
Bugün bu problem hayatında olmasa ne yapıyor olurdun ? Sorusu gibi bir çok soru beni de çok düşündürdü. Yaşamda asıl sorun etmemiz gereken şeyler varken gereksiz ve basit sorunlar çok bilinçli olarak yaptıgımızı düşünmesek de bizi oyalıyor hayat sahnesinde. Asıl korkutan şeyden kaçmak kolay olduğu için küçük sorunlarda boğulup gidiyoruz ne yazıkki. Kaderini seç ve yaşa. Yaşamın bir çok sürecinde belki de kurban olarak görüyorken kendimizi hayatın iplerini eline al yaşamını kaderini seç ve ona göre yaşa mesajını çok güzel veriyor kitap.
Kesinlikle bazı kitaplar bir başka güzel iyiki tekrar okudum ve ümitsizlikle başetme yollarını tekrar öğretti bu canım kitap
Kadınlar
Kitap içerik olarak çok iyi ve çok ilgi çekici olduğunu düşünüyorum Ama elime aldım da yarısına geldiğimde kitabın içeriğinin iyi düşünülmüş Fakat iyi hazırlanmamış olduğunu düşündüm çünkü kitaptaki her şey üstünkörü ve kısa pasajlardan oluşuyor Bu kısa pasajlar yeterli bilgiyi alamadığım için giriş gibi olmuş. Hatta bazen isimleri böyle karışık vermiş soyadını söylemiş adını söylemiş altta tekrar soyadını söylemiş gibi kimin olduğu kimin ne yaptığı da belli olmadığı yerler vardı.Bunun için ben kitabı kolay okunsun diye yapılan bu derlemede yetersiz buldum ama hedefine ulaşmış. kadınların neler yaşadığını kafa bir bakış gibi diyebiliriz buna ama daha çok bir şey öğrenmek istiyorsak ya da kadın hakları kadınların yaşadığı kötü deneyimlerden bir şeyler öğrenmek istiyorsak her defasında Bence erkeklerden bunu öğrenmemeliyiz Çünkü her defasında bir şey olduğunda işte aktarımı, kadınlıkla ilgili, anne olmakla ilgili, kadın psikolojisi ile ilgili her seferinde erkeklerden biri tavsiye veriyorlar. Ben de bunu çok sinir bozucu buluyorum kadınların kadınlar için konuşmasını istiyorum. Hepimiz için her seferinde erkeklerden öğüt almak ve onların kitabı okumak aten yeterince sinir bozucu...
Bir Sıdıka sever olarak uzun süredir Atilla Atalay'ın başka kitaplarını da okumak istiyordum.Geçenlerde Amazon'da görünce de hazine bulmuş gibi sevinip 2 kitabını aldım.
"Kişi Başına Bir Yalnız" biraz da adından dolayı ilgimi çekmişti. Kitap 3 bölümden oluşuyor; Boş Lakırdılar, Sıkılhan'la Diyalog Çabaları ve Kişi Başına Bir Yalnız.
Boş Lakırdılar iyiydi, 1-2 tane Sıdıka hikayesi de vardı ki yıllardır görmediğim eski bir dostu görmüşüm gibi mutlu etti.
Sıkılhanla Diyalog Çabaları adının hakkını tam anlamıyla veriyor. Öyle ki bir yerden sonra dayanamayıp bu kısmı atladım. Başladığım kitabı yarım bırakmayı sevmeyen biri olarak zor bir karardı ama o kısmı okumak daha da zordu.
Kişi Başına Bir Yalnız ise favori bölümüm oldu diyebiliriz. Bu kısım keşke biraz daha uzun olsaydı diye düşünmedim değil.
Sınav haftamda beni sımsıcak etti bu kitap. “Fake Dating” tarzı diziler izlemeyi oldum olası sevmişimdir bu yüzden Aşk Hipotezi bana öyle sevimli öyle tatlı geldi ki kitabı elimden bırakamadım. Yalan yok biraz klişe ama bu tarz romantik kitaplarda biraz klişelik olmasa zaten olmuyor. Bir süredir okuma listemde de olduğu için okuduktan sonra kitapla alakalı tek düşüncem bu zamana kadar bekletmemin saçma olduğuydu. Bir de ayakları yere basan kadınları okumak beni hep keyiflendirmiştir. Hemcinsime olan desteğimin her zaman sonsuz olmasından kaynaklı olsa gerek. Sonlarda özellikle kitabı ısırmamak için elimden geleni yaptım. Kadınlar neden girdiği her endüstride illa cinsiyetinden dolayı artı puanlar kazanıldığı sanılıyor anlamıyorum biz neden işi aldığımızda sözde charmımızı kullanıyor gibi gözüküyoruz? Neyse sanırım bu konuda konuşmaya başlasak bu durum bitmez. Kitabın sonunda da olduğu gibi hak yerini buluyor ne kadar gerçek hayatta bu bu kadar kolay olmasa da. Ha ben bir de başrol kızımızın olayları biraz kendinin çözmesini isteyebilirdim orada. Hep beyaz atlı bir prens gelip olayları çözemez ya? Neyse yine de iyiydi ya asla bir kitaba yıldız vermemenden dolayı buna da yıldız vermeyeceğim ama 2024’te okuduğum romantik kitaplar arasında özellikle Son Sürat’ten sonra ağzımda bolca tatlı yemişim gibi güzel bir tat bıraktı. Romantik kitaplar okumayı sevenlere artık bu kitabı gözüm kapalı önerebilirim.
Kitabın yazarını sosyal medya da görüyordum. Birkaç videosuna göz attım. Kitapla ilgili birçok video gördüm. Yazarın kendisi de kitapla ilgili videolar paylaşmıştı. Büyük bir ters köşe muhabbeti vardı. Ters köşe sevdiğimden dolayı okumak istedim. Çok büyük beklentim vardı. Çünkü tüm sosyal medyayı etkileyecek kadar ters köşe olduğu söyleniyordu. Fakat okuduktan sonra bu kadar abartılacak bir ters köşe göremedim. Bunun haricinde kitabın yarısı ergence kavgalardı. Bir wattpad kitabı olduğundan böyle şeyleri fazla umursamazdım. Ama yazar kendi kitabına benzer bazı kitap eleştirilerinde beğenmediği sahneleri Varislerin Oyunu’nda kullanmıştı. Kitabın kurgusu güzel fakat yazım dili iyi değil.
merhaba arkadaşlar... fakir babayı lise yıllarımda tanımıştım ama 5-6 yıl önce kitaplarını elime alıp okumaya başladım... aylar önce eşekli kütüphaneciyi alıp okumak istedim ama diğer kitaplardan vakit ayıramadım. geçen doğum günümde sevdiğim arkadaşım salim hediye etti ve çok sevindim. benle salim doğum günlerimizde birbirimize sorarak okumadığımız kitapları alıp hediye ederiz :) hoş istediğimiz için kitap hediye olmaktan çıkıyor ama okumadığımız kitaplar hediye ediliyor işte :) neyse kitabın içeriğine gelelim... kitabın baş kahramanı mustafa beyin dediği gibi: kitap sevgisi; ana sevgisi, kardeş sevgisi, yar sevgisi gibi bir sevgidir... evet bu kitap, bu kutsal sevgiyi; özellikle çocuklarla, öte yandan kitabı keşfedemeyen bozkırlarda, köylerde yaşayan insanlarla paylaşmak isteyen azimli ve mücadeleci ama bir anda üst amirlerin baskısıyla pes eden mustafa amcanın hayatını anlatıyor... 1924lü yıllarda mübadele göçüyle yunanistana sürgün edilen insanların gurbet acısı da var kitabın içinde... ayrıca ne yazık ki günümüzde hâlâ var olan aydınlığa karşı güçlü bir dirençle hareket eden ve ne yazık ki halkın karanlıkta kalması için dini araç olarak kullanan insanlardan da bahsediyor... fakir babanın dili çok akıcı ve etkileyici... yaşanan olayları okuduğumuzda sanki biz de o an onlarla birlikte canlı canlı yaşıyoruz... yalın, temiz ve sade bir dille yazılan bu kitabı okumayan varsa, onlar da okusun isterim... kutsal olan kitap okuma sevgisiyle daha güzel ve aydınlık yarınlara... iyi akşamlar....
