Kitap alırken de konusu bakımından dikkatimi çeken bir kitap olmuştu. İkinci Karabağ Savaşı'nda neler olduğunu romanlaştırılmış bir şekilde okuyucuya sunuyor. Ama bu kitabı bir tarih kitabı olarak düşünmenize neden olmasın. Evet kitapta tarihi unsurlara de yer verilmiş lakin tarih kitabı değil. Kitapta özellikle birçok yerde şehitlerimizin adının anılması ayrı bir incelikti. Zaten kitabın ilk sayfalarına bakarsak kitabın onlara itafen yazıldığını yazarımız belirtmiş. Bana göre olay akışı bir tık hızlıydı lakin dil ve anlatım her okuyucunun anlayacağı tarzdandı. Bazı kitaplar oluyor ki anlamam için 3 kere okumam gerekiyor. Birikimimin vermiş olduğu bir sorun olabilir bu. Neyse dün gece bitirdiğimde ağlarken yazarı takdir ettim. Duyguları en güzel şekilde aktardığı için. Burası biraz kitabın içeriğinden bilgi gibi oldu ama... Girmişken kısaca ordan da bahsedeyim. Gazeteci Hilal Uluant Karabağ'da savaşın gerçek yüzünü göstermek için çekim yaparken bomba patlıyor. Hilal teleşla yıllar önce açılmış olan bir tünele düşüyor. Yine bomba yüzünden tünel kapanıyor ve mecbur tünelde ilerlemek zorunda kalıyor. Karşı cepheye yani Ermenilerin bulunduğu bölgeye geçiyor. Orda ise Ermeni bir yüzbaşı tarafından kurtarıyor. Kitap böyle başlıyor.
Genel olarak kitap beğenimi aldı. Şu tatilde soluksuz okuduğum nadir kitaplardandı. İkinci kitabını da heyecanla bekliyorum.
Size de iyi okumalar diliyorum...