Hayatta hiçbir şey ona kıymetli görünmemiş, peşinden koşmak, erişmek, sahip olmak arzusunu vermemişti. Etrafına daima bir yabancı gözüyle bakmış, hiçbir yere bağlanmak arzusu duymamış, bu yalnızlığın gururu içinde, memnun olmaya çalışmıştı. Şimdi ilk defa bir şey istiyor, hem de korkunç bir şiddetle istiyordu. Fakat niçin bu istek bir imkansızlıkla beraber gelmişti? Niçin hayatının bu en büyük arzusunu şimdiye kadar belki yine içinde, fakat en gizli yerlerde saklı duran bu arzuyu, hapsedildiği yeri parçalayarak ortaya çıkar çıkmaz, öldürmeye mecbur kalıyordu? Niçin? Kimin için?
Allah peygamberleri çağırıp sormuş, saadet nedir? demiş. Her biri kendilerine göre cevap vermişler.
Musa: Arzu Mev’uda gitmektir;
İsa: Bir yanağına vurana ötekini uzatmaktır;
Buda: Hayatta hiçbir arzusu olmamaktır, yollu şeyler söylemiş.
Sıra bizim Muhammed’e gelince; “Saadet, hayatı olduğu gibi kabul etmektir...”
Herkese selamün aleyküm,
Aranızdan iki kişiye aşağıdan seçmiş olduğu bir eseri göndermek istiyorum.
Yapmanız gereken seçmiş olduğunuz eseri yorumlarda belirtmenizdir.
Herkes için hayırlı olsun şimdiden :)
Açıklanma Tarihi: 06.04.2023
Eserler:
*
Sinema-edebiyat ilişkilerindeki başarılı yapımları, tavsiye film listesi haline getirmek için öncelikle
Edebiyat Atlası ‘ndan bir alıntıyı daha önce paylaşmıştım.(#46533729)
Romanlardan sinemaya aktarılan filmlerde eserin aslına ne kadar sadık kalındığı yoruma açık olmakla birlikte