Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Hatıralar

Ne İdik Ne Olduk

Samiha Ayverdi

Ne İdik Ne Olduk Hakkında

Ne İdik Ne Olduk konusu, istatistikler, fiyatları ve daha fazlası burada.

Hakkında

Paris Sefiri Suat Davas Bey'in büyük kızı anlatmıştı. Bursa'nın dağ köylerinden birine gittiklerinde, yaşlı bir kadının evine de uğramışlar. Bu mütevazı evin duvarında, san'at değeri küçümsenmeyecek bir kış manzarası çizili imiş. Misafirlerin hayretli bakışlarını tebessümle seyreden köylü kadın, şehirli misafirlerini uzun zaman merakta koymamış, yaz gelince, evini badana ettiğini ve duvara da, tipili karlı bir kış manzarası yaptığını, kış gelince de, badanaları tazeleyip, bu sefer de yeşillikli çiçekli ekinli harmanlı bir yaz resmi çizdiğini söylemiş. Bir gün de Avukat Abdülhak Kemal Yörük Bey'in Göztepe'deki köşkünde çok tatlı ve göz okşayıcı bir yağlı boya bahar tablosu görmüştüm. Kemal Bey'in zevcesi Hayriye Yörük Hamım, bunu, hiç resim dersi görmemiş, hocası olmamış kayınvaldesinin yapmış olduğunu söylemişti. Köyde, şehirde buram buram tüten ve fırsat kollayıp baş kaldırarak, işleme olan, oya olan, çizgi, yazı, nakış, süs, ziynet, oyma, döğme, daha daha neler ve neler olan o asil san'at heyecanımıza ne oldu ki, derine kaçan sular gibi, görünmezlere karışıp gitti? Elden ele, ustadan çırağa geçen o şifahi mirası kimler kaptı ve nerelere götürdü? Amma, bizi kimler bu hale getirdi diyerek vakit kaybetmemiz yeter artık... Kimler getirdi ise getirdi işte. Belki de kendi kendimize kıymışızdır. Zira insanoğlunun kendi kendine ettiğini, ona hiç bir düşman edemez. Şu halde bir çıkar yol, bir çare aramak gerek. Mademki ortada her parçası bir tarafa dağılmış bir kadim medeniyet cesedi yatıyor. Onu mumyalayacak yerde, bıraktığı dölü kurtaralım. Evet bu dünyaya parmak ısırtan medeniyeti biz yaralayıp bereledik ve nihayet öldürdük. Islahat dedik, inkılap dedik ve bu hesapsız ters adımlar adına, bin yılımızın kafasını kopardık. Ölüler dirilmez. Ancak zürriyetlerinde yaşarlar. İşte hiç değilse, onun canına kıymayalım, onu besleyip geçmişin bereket ve mirası ile nafakalandırarak, yaşatmak yollarını arayalım. Bu günün Türk çocuğu hemen hemen geçmişinden habersiz…
Tahmini Okuma Süresi: 6 sa. 45 dk.Sayfa Sayısı: 238Basım Tarihi: 1985Yayınevi: Hülbe Yayınları
Ülke: TürkiyeDil: TürkçeFormat: Karton kapak
Reklam

Kitap İstatistikleri

Kitabın okur profili

Kadın% 58.4
Erkek% 41.6
0-12 Yaş
13-17 Yaş
18-24 Yaş
25-34 Yaş
35-44 Yaş
45-54 Yaş
55-64 Yaş
65+ Yaş

Yazar Hakkında

Samiha Ayverdi
Samiha AyverdiYazar · 63 kitap
Sâmiha Ayverdi (d. 25 Kasım 1905, İstanbul - ö. 22 Mart 1993, İstanbul), Türk mütefekkir ve mutasavvıf yazar. Roman, hikâye, hatırat, makale ve inceleme türünde yapıtlar verdi. Rifailik tarikatına bağlı idi. Piyade Kaymakamı (Yarbay) İsmail Hakkı Bey ile Fatma Meliha Hanım’ın kızıdır. Mimar ve tarihçi yazar Ekrem Hakkı Ayverdi'nin kız kardeşidir. Şehzadebaşı semtinde doğan Samiha Ayverdi, Süleymaniye Kız Numune Mektebi'nde eğitim gördü; daha sonra özel derslerle eğitimini sürdürdü. Çok iyi derecede Fransızca öğrenerek tarih, tasavvuf, felsefe alanlarında kendini yetiştirdi. Ayverdi, Kubbealtı Cemiyeti kurucu üyesidir. Ayrıca, İstanbul Fetih Cemiyeti, İstanbul ve Yahya Kemal Enstitülerinde faal üyeliklerde bulunmuş, 1966'da Türk Ev Kadınları Derneği'nin (Türk Kadınları Kültür Derneği) kuruluşuna önayak olmuş, 1970'te ağabeyi ile birlikte Kubbealtı Cemiyeti'nin kurulmasını sağlamıştır. 22 Mart 1993 tarihinde ölen Sâmiha Ayverdi'nin mezarı, İstanbul Zeytinburnu'ndaki Merkez Efendi Camii'nin bahçesindedir.. İstanbul'un Fatih ilçesinde Edirnekapı'dan Saraçhane'ye kadar uzanan Fevzipaşa caddesi ve Hırka-i Şerif Camii yakınındaki Koyun Baba Parkı'nda 1976 yılında ağaçlandırma çalışmaları yaptırdı. Eserleri Samiha Ayverdi, 1938'de ilk romanı Aşk Budur'u (Aşk Bu imiş) yayınladı. 1946'dan itibaren daha çok fikir ve tarih eserlerine ağırlık verdi. Yapıtlarında, tarihi yoğun biçimde kullanmıştır. İnceleme yazıları ve romanları İstanbul üzerinedir. Tasavvuf düşüncesi ve tarih özellikle romanlarında canlanmış, Kenan Rifai'yi eserleri yoluyla okuyuculara tanıtmaya çalışmıştır. "Batmayan Gün" ve "İnsan ve Şeytan" adlı romanları geçmişi arayışının ürünleridir. Geçmişe duyduğu özlemi en iyi yansıtan romanı 100 Temel Eser listesi'nde de yer alan İbrâhim Efendi Konağı'dır. Kubbealtı Neşriyat tarafından Samiha Ayverdi Külliyatı adıyla çıkan kitapların sayısı 47 adettir. Ödülleri 1978’de Türkiye Millî Kültür Vakfı Armağanı; 1984’te Millî Kültür Vakfı tarafından verilen Türk Millî Kültürüne Hizmet Şeref Armağanı; 1985'te Yeryüzünde Birkaç Adım isimli eseri nedeniyle Boğaziçi Yayınları tarafından Boğaziçi Başarı Ödülü almıştır . 26 Nisan 1986’da, Türk Edebiyat Vakfı tarafından kendisine "Millî Sanata Hizmetleri"nden ötürü bir plaket sunulmuştur. 1988 yılında yayınlanan “Hey Gidi Günler Hey” isimli eseri nedeniyle, Türkiye Yazarlar Birliği'nce kendisine Yılın Dil Ödülü verilmiştir. 1990'da Başbakanlık aile araştırma kurumu kendisine bir şükran plaketi sunmuştur. 1992 yılında Türkiye İlim ve Edebiyat Eserleri Sahipleri Meslek Birliği'nce (İLESAM) verilen Üstün Hizmet Ödülü'nü almıştır. İstanbul, Fatih'te Vatan Caddesi üzerinde bulunan Vatan Anadolu Lisesi'nin ismi 2005 yılında değiştirilerek, Samiha Ayverdi Anadolu Lisesi yapılmıştır. Kaynak: tr.wikipedia.org/wiki/Sâmiha_Ayverdi