"Her şeyi bilmek bir hastalıktır, gerçekten tam anlamıyla bir hastalıktır."
"Bana benzeyen kimse yoktu ve ben de kimseye benzemiyordum. Ben yalnızdım, onlar herkes gibi..."
Yeraltından notlar aslında dünyadan ziyade zihninde yaşayan isimsiz bir anti-kahramanın yaşamını anlatıyor. Anti kahraman diyorum çünkü karakter de kendisinden şu şekilde bahsediyor: " Bir romanın bir kahramana ihtiyacı vardı ve kahraman karşıtı tüm ifadelerin hepsi burada toplanmış halde."
Bu anti kahramanımıza yakından bakacak olursak: Kendisini toplumdan soyutlamış, kendi deyimiyle hasta bir insan olan isimsiz kahraman, yeraltı diye adlandırdığı karanlık ruh dünyasından bize sesleniyor. Asosyal biri olan, samimiyetten uzak arkadaşlarıyla ilişkilerinde ezilmemek için kendini şartlandıran, bunun için çabalayan, fakat her defasında gururunu ayaklar altına alan biri. Ezilen gururunu başkalarını ezerek, başkaları üzerinde üstünlük kurarak bertaraf etmeye çalışan psikolojisi bozuk bir karakter.
Dostoyevski bu eserinde hem kendini hem de zamanının insanlarını sorguluyor. Döneminin boş insanlarına nefretini kusuyor. Onun açıklamalarına bakarak insan, demek ki insanlar her dönemde bozukmuş demekten kendini alamıyor.
Bir alıntıyla daha incelememi bitirmek istiyorum:
"Yaşamak nedir, neye denir bilmiyoruz bile. Kitapları elimizden alırlarsa kaybolur ve kargaşaya düşeriz."
Keyifli okumalar...