Sonradan, birçok tanıdığı olduğunu ve bu tanıdıklarının, toplumun değişik sınıflarına mensup olduğunu öğrendim. Bay Lestrade adında ufak tefek, soluk benizli, fare suratlı ve kara gözlü, haftada üç dört kez gelen bir adamla tanıştım. Bir sabah, şık giyimli bir kız gelip yarım saatten fazla bir süre oturdu. Aynı günün öğle saatinde, Yahudi bir seyyar satıcıya benzeyen, saçları ağarmış, kılıksız ve oldukça heyecanlı görünen ve hemen arkasından oldukça yaşlı bir kadının takip ettiği acayip ziyaretçi geldi. Bir başka seferinde de yaşlı ve beyaz saçlı bir beyefendi gelip, arkadaşımla konuştu; başka sefer de acayip suratlı, pamuklu kadifeden yapılmış üniforması içinde bir demiryolu hamalı geldi. Her sınıfa mensup bu ilginç kişiler geldiği zaman Sherlock Holmes, oturma odasını kullanabilmek için bana rica ederdi, ben de yatak odama çekilirdim. Beni rahatsız ettiği için her seferinde özür dileyerek, "Bu odayı, bir iş yeri olarak kullanmam gerek," derdi, "Ve bu insanlar da müşterim" diyerek kısa bir açıklama yapardı. Elime yine, üstü kapalı bir şekilde de olsa, işinin ne olduğunu sorma fırsatı geçmişti ama terbiyem, bir insanı, eğer istemiyorsa kendisine ait özel şeyleri söylemesi için zorlamama müsaade etmedi. İşinin ne olduğunu bana söylememesi için haklı birtakım nedenleri olduğunu düşündüm ama, çok geçmeden yeri geldiği bir sırada, ağzındaki baklayı çıkarttı.