Adam Gibi Yağmur var çok sevdiğim rüzgar da
Bugün pazar daha uyanmadı komşular,
Radyolarda eski şarkılar çalıyorlar bu saatlerde
Bugün pazar,
Ve ben seni çok özledim.."
Türklerin bir başka övgüye değer özellikleri de, sadece kendi soydaşlarını değil, Hıristiyanları bile desteklemeleri, dayanışma göstermeleri. Eğer Rum ailede baba birkaç yıllığına İstanbul’a çalışmaya, dükkân açmaya, ticaret yapmaya gitmişse, ailesini yanında götürmüyor. Bu durumda komşular, tanıdık Türk erkekler geride kalan aileye yardım etmeyi görev kabul ediyorlar. Niğde yakınlarındaki Dilmesu Köyü’nde Rumların bir kısmı Amerika’ya göçmüş. Geride kalan çocuklara köyün Türk aileleri bakıyorlardı.
Sayfa 71 - Tarih Vakfı Yurt Yayınları (e-kitap)Kitabı okudu
İnsan soyu
İletkenliğiyle ünlüdür öteki türler arasında
İki insan
Başka hiçbir yaratıkta olmayan
Geçirgen bağın başlatıcısıdır
Anneler ve babalar
Oğullar, kızlar, hısımlar
Komşular, hemşehriler, yurttaşlar
Hangileri arasından seçilirse seçilsin
İki insan bir araya gelince
O geçirgen bağa bir ilmik atar
Bazen fiyonk olur arada
Bazen her şey düğümlenir
Yine de sonuna kadar
Bu bağın götürdüğü
Yere kadar gitmez
İnsanlar
Dostluğa, kandaşlığa, aşka evet
Evet; ama nereye kadar?
Eşler, kardeşler, yakın akrabalar, komşular, arkadaşlar ve dostlar arasındaki iyi ilişkileri kıskanıp aralarını bozmak ve fitne, fesat sokmak için birinden diğerine lâf (söz) taşıyana nemmam ve bu ahlâk dışı çirkin işi yapmaya nemmamlık
denir.
“Eşyalar zıddı ile bilinir.” derler. İki kardeşin arasını bulup barıştırmak, dargın olan komşuları barıştırmak ve eşlerin arasını bulup yuva yapmak ne derece sevap ise, kardeşlerin, komşuların ve eşlerin arasını bozmak için birinden diğerine lâf taşımak ve yuva yıkmak da aynı derece de günah olduğundan, Peygamberimiz (s.a.v.) buyuruyor:
Nemmam (günahından arınmadan) cennete giremez.
(Buhârî - Müslim - Ebû Dâvûd - Tirmizî)
Nemmamlık, kıskançlıktan kaynaklanan psikolojik bir hastalıktır ve bu hastalığa yakalananların tevbe etmeleri güçtür. Çünkü nemmamlık yapan yani ara bozmak için birilerinden diğerlerine lâf taşıyan kişi, eğer tevbe etmeden ve aralarını bozmak için lâf taşıdığı kişi ya da kişilerden helâllik almadan ölürse, bunun bedelinin bir kısmını kabirde ve
arta kalanını da cehennemde ödemeden cennete giremez.
İYİ KOMŞULAR
Herkese Merhabalar...
Sizlere herkesin okuyunca sevdiği gibi benim de sevdiğim bir kitap ile geldim.
Sadece tür için gerilim ibaresi vardı ama ben bir gerilim hissedemedim onu belirtmek isterim.
Ya da benim gerilim anlayışım farklı olabilir.
Neyse türü konusunda kararsız kalmış olsam da benim için sonuç ve kitap önemliydi sevdim mi sevdim.
Öyle de hızlı ve merak uyandırarak okuttu...
Mikael ve Bianca Andersson iki çocuğu ile mutlu bir hayatları olan çiftlerdir.
Daha da mutlu olmak için çocuklarına daha samimi bir ortam yaratmak için müstakil bir ev alıp ve de yeni bir başlangıç yapmak için Köpinge'ye taşınırlar.
Nerden bilsinler ki ellerinde olan hayat daha güzel ve en azından birlikte oldukları bir hayat olduğunu.
Komşular ve yaşadığı yer hakkında titiz olan Bianca gerekli araştırmaları da yapar.
Ama bazen kader bambaşka şeyler hazırlar.
Komşularının geçmişi ve kendi içlerinde olan bir durum ile işler Bianca'nin komalık olması ile sonuçlanır.
Bisikletine çarpan komşusu ile yoğun bakıma giden Bianca ve ailesi için işler nasıl bu duruma gelir? Neler yaşanır? Neler olur? Nasıl olur ? Hayatları nasıl değişir? derseniz işte onları söyleyemem. Okumalısınız.
İki farklı zamanda (kazadan önce ve sonrası) Ve farklı karakterler ile düzenli bir tempoda anlatılması olayını çok sevdim ki her bakış açısından okumuş olduk.
Eee ne demiş atalarımız "ev alma komşu al " işte öyle bir hikaye...
İyi KomşularM. T. Edvardsson · Martı Yayınları · 0110 okunma
#Nicholas._. #Sparks_. #Aşkım_. #Seçimi
İnsan her yaşta değişebilir. Yeter ki istesin.
Her hikâye, en az onu anlatan kadar eşsizdir ve en iyi hikâyeler sürpriz sonla bitenlerdir.
İnsan aşk uğruna neleri göze alır
Bir insan gerçek aşk adına ne kadar ileri gitmeli
Yine de eğer birinin gerçekten bütün cevapları bildiğine inansaydı ona şunu
"Günün birinde Manhattan gökdelenlerinden birinde yangın çıkmış. Herkes taşınabilir değerli eşyalarını alıp merdivenlerden aşağı iniyormuş. Bir ara otuz birinci katta oturan adam otuzuncu katta oturan komşusuyla karşılaşmış. Adam elinde üzeri örtülü bir nesne taşıyormuş. Üst kat komşusu 'Herkes yükte hafif pahada ağır bir şeyler kaçırırken elindeki o şey ne?' diye sormuş merakla. 'Örtünün altında kafes, içinde de horoz var' cevabını alınca düşüp bayılmış. Merdivendeki komşular başına üşüşüp onu ayıltmaya çalışmışlar. Adam nihayet kendine gelmeye başladığında 'Binada yangın varken bayılmanın sırası mıydı?' diye çıkışmışlar. 'Nasıl bayılmam,' demmiş adam, 'New York'un otuz birinci katında horoz sesi duyuyorum diye yıllardır psikiyatriste gidiyorum."
Yaralar...
Yaralarımız...
Emsile ve Heval...
Kesişen hayatlar...
Geçmişini ve ona dair her şeyi geride bırakmak zorunda kalıp yolları düşen bir Heval. Yaşamını satır aralarına içten bir şekilde bırakıyor.
Emsile ise Hikmet Bey'in trafik kazasında ölen abisi ile yengesinin öksüzü ya da başkasından dünyaya gelen öz kızı olduğu iddia ediliyor. Ama her halükarda Hikmet Bey ve Meknuze Hanım ile birlikte yaşıyor. Komşulara göre her şeyi duyup anlıyor ama neden konuşamıyor ki? Belki de dilsiz rolü yapıyor onlara göre kim bilir.
Yaşamdaki tercihler ve yeni bir hayat kurma yolundaki güzergahta kesişen insanların birbirine dokunma şekillerini işlemiş yazar. Komşular ve komşuluk kavramlarına da gönderme yapıyor aynı zamanda. İçinizde bir yere çok dokunacak yazılanlar.
Herper Lee / Bülbülü Öldürmek
Eser oldukça sade ,anlaşılır ve akıcı bir şekilde ele alınmış. Herper Lee'nin yazmış olduğu bu eser sanki bir film izliyormuş gibi hızlı ve merakla okudum .
Kitap ırkçılığın, ön yargının ne kadar da mide bulandırıcı olduğunu çok iyi yansıtmış. Hayatın içinde olan ve çoğu zaman farkına varamadığımız anları hissetmeye olanak sağlayan kitap. Irkçılık, sınıf ayrımı, toplumun dayattığı kurallar , insan hakları konusundaki büyük çelişkiler, aşılmaması gereken çizgiler , evinizde lokmanızı yerken sinsice dedikodunuzu yaptıran riyakarlık, yok sayılan çocuklar , zıtlıklar , biçilen roller ve bu rollere zorla uydurulmaya çalışılan karakterler anlamsız akrabalar kendini soyutlamış komşular. Her detay o kadar gerçekçi ki insan bu gerçeklik karşısında sarsılıyor .
"Bizim mahkemelerimizde, beyaz adamın dünyasıyla siyah adamın dünyası karşı karşıya geldiğinde, her zaman beyaz adam kazanır. Bunlar çirkin ama hayatın gerçeği"
"Çoğunluğa bağlı olmayan tek şey vicdandır "
Saygı ve sevgiler