sabahın sakin sessizliğinde, sessizlik her zaman sakin olmaz çünkü, yolda kulaklığı indirip şehiri dinlemek çok garip hissettiriyor. melodi yok, söz yok, insanlar az, sessiz olmayan bir sessizlik alıyor. çok garip. kepenkleri kapalı dükkanlara bakıyorum. dükkan tabelalarının ne kadar kötü tasarlandığını düşünüyorum. sadece istanbul’un belli yerlerinde insan gözünün estetiğine hitap edecek dükkanlar var. onlar da içeri girip herhangi bir fiyatın standartların çok üstünde olduğu bir yer oluyor. göze çirkin gelen arabaların ucuz, göze aşırı estetik gelen arabaların hep pahalı olması gibi bir şey. ne alaka şu an bilmiyorum. aklımdaki düşünceler sadece dökülüyor. kim ne derse desin estetik algı bir gerçektir. bireysel olarak çok farklılık göstereceği gibi kimse de toplumun koyduğu estetik algılardan çıkamamıştır. me olursa olsun insanlık içinde ve beğenmesek de bir sisteme köle oluyoruz ve burada yaşıyoruz. toplumdan ayrı kendini var etmeye çalışsan da her zaman toplum denen hastalığa benzediğimiz noktalar olacak gibi. bu yüzden estetik yargılar maalesef ki gerçektir. ama benim demek istediğim şeyler çok başkaydı, konu buraya geldi. nasıl olduysa.