Delirmemek için ilaç alıyordum. Delirmekten kastım, aklımın başımda olmayışı değildi. Aksine, aklım fazlasıyla başımda olduğu için delirmekten korkuyordum.
DİKKAT! BU İNCELEME TEHLİKELİ OYUNLAR İÇERİR.
"Bütün dünya bir sahnedir.
Ve bütün erkekler ve kadınlar sadece birer oyuncu; girerler, çıkarlar.
Bir kişi birçok rolü birden oynar."
Shakespeare
Oğuz Atay'ın okuduğum ikinci kitabı ve ben yazarı çok beğendim. Kullandığı dili, ustalık isteyen mizahı ve
NOT: lütfen kopyalamayınız telif hakkı içerir!
Size yıllar önce tanıdığım ama hikâyesini henüz yeni öğrendiğim bir kadından bahsedeceğim. Bu kadınla bir mezarlıkta tanışmıştım. Ağlıyordu. Bir yakınını kaybetmişti sanırım. Yanına gittim ve baş sağlığı diledim. Yüzüme baktı, gülümsedi. Çok ama çok güzel gözleri vardı. İnsan gözlerine bakınca
İnsanlar! Neden kaybolup gitmeme seyirci kalıyorsunuz? Benden ne kötülük gördünüz? İnsanlar, duygusuz bir telaşla kaçışıyordu. Çok zayıfladım insanlar! Belki de kaçmak istediğim bir işe farkına varmadan sürüklüyorsunuz beni. Oysa, ne kadar korkuyordum beni tutmanızdan. Ne kadar tutucu görünüyordunuz. Ne hileleriniz vardı. Ne kadar zayıf bağlarla bir arada tutuyormuşsunuz toplumu. Benim ayrılmama seyirci kalmanız ne kadar dehşet verici. Sonra, durum artık saklanamayacak bir şiddet kazanınca, şaşırmış görüneceksiniz. Sahte bir şaşkınlık göstereceksiniz. Sizi hesaba katıp yola çıkanları büyük hayal kırıklığına uğratıyorsunuz. Ne diyeyim? Siz beni tanımıyorsanız, ben de sizi hiç bilmiyorum. Buna da üzülmüyorsunuz. Daha beter olun!
İnsanlarla konuşmayı seviyordum
Ama konu aşka gelince
Susuyordum
Gizlice gözyaşlarımı saklıyordum
Bambaşka bir insana bürünüyordum
Sanki dilsiz ve sağır gibi
Boş boş etrafıma bakıyordum
Çünkü aşk mutluluk değildi
Yüzyıllar boyunca mezopotamyaya hayat veren kadim Dicle (Tigris) nehrine, çocukluğumun yaz aylarını dopdolu ve güzel bir yaşanmışlıkla geçirmeme olanak sağladığı için minnettarım.
Her ne kadar öykü olarak görünse de (balıklar ve domuzlar); sabahın serin havasında uykulu gözlerle ve hafif üşüyerek, annemin önceden ateşin üstüne koyduğu çaydan bir bardak alarak güneşin doğuşunu izlemek ve o serin havayı içime çekmek... Hayatım boyunca o büyülü anı unutmayacağım.
-Öyküyü okurken içime bir burukluk, üzüntü çöktü. O anıların yaşımız ilerledikçe zihnimizin kuytu köşelerinde yok olup gitmesinden korkuyordum ( ne yazık ki çocukluğumun oyun bahçesi artık suyun altında).
Kitabında bu öyküye (anı) ve ortak duygularımıza yer verdiğin için kendi adıma çok teşekkür edrim.
"Kitabı gördükçe o büyülü ve serin sabahları hatırlayacağım."