Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Enes

Enes
@lord5521
Mühendis
Yüksek lisans
Milano
1995
336 okur puanı
Ekim 2018 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitap
uyumak mı? hem de böyle bir gecede? bir insan yatağa yalnız başına uzandığında, üstünü örttüğü battaniyenin o kişinin düşüncelerini nasıl boğup öldürdüğünü ve bunaltıcı rüyalarını nasıl sürekli sıcak tuttuğunu bir düşün.
Reklam
odamı sınırlayan dört duvar arasında, varlığımı ve düşüncelerimi kuşatan hisarın içinde ömrüm azar azar eriyor bir mum gibi, hayır, yanlışım var, ömrüm bir oduna benziyor, ocaktan düşen bir oduna: öteki odunların ateşinde kavrulmuş, kömürleşmiş, ama ne yanmış, ne olduğu gibi kalmış bir oduna benziyor. fakat diğerlerinin dumanından, soluğundan boğulmuş...
... senin en karanlık göklerinde salkım salkım yıldızların var, benim içimde insan ayağı değmemiş karanlıklar...

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
kendi ruhunun pisliğini bu kadar yakından gören bir adam, başkalarının temiz olacağına inanabilir mi?
Beni teselli eden tek şey, ölümden sonra yok olma umuduydu. ikinci yaşam fikri beni korkutuyor,yoruyordu. henüz içinde yaşadığım dünyaya alışmamıştım.
Reklam
tanrı'ya inanmıyorsunuz; ama halkın böyle alık, sersem kalması için dinin elinizde çok yararlı bir araç olduğunu da iyi biliyorsunuz.
İnsanın sevdiğine sahip olma tutkusu aşkın kendisinden ağır basmaya başladığı an, bu aşk değildir artık. Aşk yaşamdan güçlü olamaz, özgürlükten yoksun olarak da varlığını sürdüremez.
Bu insanların tuhaf bir özelliği vardı ki, aralarından bazıları hissetmedikleri duyguları yansıtmanın sanki ustası olmuştu..
Bugün beni saymayın demek istemez mi insan bazen bütün dünyaya? Ruhunu uyutmak, dükkanı kapatıp 'gittim geleceğim' yazısı asmak. Öyle işte... Bazen kendinden bile gitmek ister insan, kendi olma halinden bile izin almak. Bir süreliğine hiç kimse olmak.
İnsanlar koyun değil ki... Hiçbir insan yalnız kendi bacağından asılmaz; her asılanla biraz da biz asılırız, her açla açız, her tutukluyla tutukluyuz.
Reklam
Yer inanılmaz derecede sağlam gibiydi.Düşmüş olduğumu ve daha fazla düşemeyeceğimi bilmek rahatlatıcıydı.
düşün ki her an ben değişiyorum, her an sen değişiyorsun, buna rağmen birbirimizi nasıl tanıyabiliyoruz? bu kaçan benliklerimizi birbirimizde aramak tecessüsü olmasaydı bir saniye konuşabilir miydik?
Türkler, islam dinini kabul etmeden önce de büyük bir millet idi. Bu dini kabul ettikten sonra, bu din, ne Arapların, ne aynı dinde bulunan Acemlerin ve ne de diğerlerinin Türklerle birleşip bir millet teşkil etmelerine etki etmedi. Aksine, Türk milletinin milli bağlarını gevşetti; milli duygularını, milli heyecanını uyuşturdu. Bu pek tabii idi. Çünkü Muhammed’in getirdiği dinin gayesi, bütün milliyetlerin üstünde, tamamını kapsayan bir ümmet siyaseti idi.
Halbuki Mümtaz, insanlardan kaçıyordu. Onların anlamamazlığından haraptı. Onlar meselesiz yaşıyorlardı.
insanlara yaranma kaygısı bütün ruhsal zenginliğin yitirilmesine neden olur.
2.002 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.