Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Bi salın yaa şu anaları
Günümüzde evli kadınların yüzde altmışının çalışan kadınlar olduğu göz önünde bulundurulursa, gerekli olan maternal ulaşılabilirlik miktarı sorununun dikkate alınması gereken ciddi bir sorun olduğu ortaya çıkmaktadır. Burada, çalışan annelerin çocuklarında borderline kişilik bozukluğuna yol açtıklarını mı söylüyorum? Kesinlikle hayır. Mesele annenin "her an" ulaşılabilir olması değildir. Esas önemli olan, annenin, psikolojik işlevi açısından "yeteri kadar iyi" ulaşılabilirliğidir. Çalışan anneler sabah ve akşamları çocuk için ulaşılabilir durumdadır ve ayrıca çocuğa karşı gösterilecek maternal davranışlar annenin kendisi tarafından seçilen, kendisinin yerine geçecek bir bakıcı tarafından da nakledilebilir. Annenin sağlamak zorunda olduğu ulaşılabilirlik, diğer şeylerin yanında, çocuğun bireyleşme dürtüsünün gücüne bağlıdır.
Sayfa 58
Reklam
Mesele şu: Sadece bir tane hayatımız var ve şimdi yapmayacaksak ölünce mi yapacağız?
"Ben seni en kötü halinle kabul etmiştim çünkü zaten öyle tanımıştım. Ama sen... sen bana her baktığında bir yıldızı aradı gözlerin. Su varisi olmam mesele değilmiş. Ben yıldız değilim, Daren. Ve artık sen de bunu biliyorsun, öyle değil mi?"
Sayfa 680 - NovaKitabı okudu
“Mesele şu ki, öylesine bir hayalci değilim ben: Münhasıran hayalciyim. Hayal kurmaya ve yalnız bunu yapmaya alıştıkça, gönül gözümün görüşü müthiş berraklaştı. Düşlerimdeki kişileri ve dekorları şaşırtıcı, bazen de ürkütücü bir belirginlikte görmekle kalmıyorum, soyut düşüncelerimi, insani duygularımı ya da onlardan geriye kalanları, gizli eğilimlerimi, kendime karşı psişik yaklaşımlarımı da gene belirgin olarak görüyorum. Diyebilirim ki, en soyut düşüncelerimi kendimde, içimdeki bir uzamda, gönül gözüyle görüyorum. Bütün çetrefillikleri de görünür hale geliyor böylece, hem de en ufak ayrıntılarına dek”
Diyelim ki önceki yıl dişlerinizle ilgili çok zor bir işlemden geçtiniz ve bana bunu anlatıyorsunuz. Size şu anda o yüzden acı çekip çekmediğinizi sorduğumda, bana hayretle bakar, "Tabii ki artık acı hissetmiyorum," dersiniz. Tüm mesele bundan ibarettir. Birini gerçek anlamda affettiğinizde, sizi inciten olayı hatırlarsınız ama bunun yarattığı acıyı ya da üzüntüyü hissetmezsiniz.
Sayfa 237 - Diyojen YayıncılıkKitabı okudu
Reklam
240 syf.
10/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Bir insanın kendisini, kendi sürecini, kendi yolculuğunu unutması kadar dramatik bir şey yoktur. Yaratıcısına değer vermemiş, hayatında O'nu hep arkaya atmış, göz ardı etmiş, umursamamış; kendisine hayat bahşeden Zat ile ilişkisini barışık tutmak ve O'nu sevip saymak için gayret etmemiş; dolayısıyla böyle bir farkındalıktan uzaklaşmış kimselere Cenâb-ı Hak kendilerini unutturuyor.İrade sahibi olan insan, geleceğine kendisi karar verebilen varlıktır. Asıl mesele, bu sınırlı ve sorumlu aralıktaki insanın, Yüce Yaradan'a karşı sevgi ve saygıyla mı, yoksa O'nu (c.c.) umursamadan mı hayatına devam ettiğidir. Hayat, hep akan yanıyla kaybettiğimiz zamandır. Ve biz o zamanın içerisine deneyimlememiz gerekenleri yeterince eklediysek süreci doğru değerlen- dirdik, değilse fırsat elden kaçıyor demektir. ...Arka kapaktan.. Biz şu anda o günlerdeyiz ama ne yazık ki herkes mümin değil. Neden? Cevap çok basit: Çünkü adım atmamanın önündeki engel, "görememek" değil. Bilgi eksikliği değil. Bu dün de böyleydi, önceki gün de böyleydi, Orta Çağ'da da böyleydi, Hz. Nuh (a.s.) zamanında da böyleydi, Hz. Adem (a.s.) zamanında da böyleydi. Yaratıcı'nın varlığını itiraf edip adım atmanın önündeki engel; O'nun büyüklüğünü dile getirip O'na saygı duymaktan kaçınmak ve böylece büyüklenmektir. ...Syf 226
Kendini Unutma
Kendini UnutmaHalis Aydemir · İnsan Yayınları · 0125 okunma
440 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
·
7 günde okudu
Merhaba arkadaşlar. Hepimize günaydınlar. Musmutlu bir gün olsun! Paul Cleave’nin Theodore Tate serisine yine ne yazık ki ilk kitabı bulamadığımızdan ötürü farklı bir kitapla devam ediyoruz. Yazar, alanında çok fazla yazara sahip olduğu için bu alanda her kitabı istenilen şekilde bulmak da haliyle kolay olmuyor ve bir kitaba ulaşamamanın sıkıntısı
Mezbaha
MezbahaPaul Cleave · Pegasus Yayınları · 201772 okunma
Gerekli dua ve ayetleri unutmasına rağmen yirmi beş yıl köpekler Mevlut'u hiç korkutmamışlardı. Ama şu son iki yılda Mevlut onlardan yeniden korkmaya başlamıştı. Onlar da bunu fark ediyor, Mevlut'a havlıyor, onu sıkıştırıyorlardı. Acaba ne yapmalıydı? "MESELE DUA, AYET DEĞİL, NİYETTİR" dedi Efendi Hazretleri. "Bozacı, sen son zamanlarda milletin rahatını kaçıracak bir şey yaptın mı?" "Yapmadım," dedi Mevlut. Elektrik tahsil işine bulaştığını söylemedi. "Belki yapmışsındır da farkında değilsindir," dedi Efendi Hazretleri. "Köpekler bizden olmayanı sezer, anlar. Onlarda bu haslet Allah vergisidir. Bu yüzden Avrupalıları taklit etmek isteyenler köpeklerden korkar. Osmanlı'nın belkemiği Yeniçerileri katlederek Batılılar'a bizi ezdiren II. Mahmut İstanbul'un köpeklerini de katletmiş, öldüremediklerini Hayırsızada'ya sürgün etmişti. İstanbullular aralarında dilekçe imzalayıp köpeklerini sokaklara geri istediler. Mütareke yıllarında İstanbul işgal altındayken, İngilizler Fransızlar rahat etsin diye köpekler gene katledildi. İstanbul'un güzel halkı köpeklerini gene geri istedi. Bütün bu tecrübeyle artık köpekler kim kendilerine dost, kim düşman, derinden sezerler."
Sayfa 369 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okuyor
Mesele şu ki yarın gene yaşamak gerekecek.
Sayfa 110Kitabı okudu
Reklam
Sadettin Ökten
Sadettin Ökten
: Aklıma bir beyit geldi şimdi: "Geçti mazi, çekme istikbale gam/ Dem bu demdir, dem bu demdir, dem bu dem". Vaktin sahibi var ve o sahibin dediği olur. Bazen güneş açıp bazen bulutlu olsa da hava, siz bu ânı değerlendirmek zorundasınız. Bu an, size sunulan bir lütuftur. Mazi geçti gitti; ders aldık aldık, almadıysak çoktan geçti. İstikbali bilmiyoruz henüz ama "şu an" elimizde. O elem ânı bir insan için bir gün, bir başkası için ise bir yıl olabilir; hele bir millet için uzun yılları kapsayan bir döneme karşılık gelebilir. Mesele maziden ders alıp almamak, istikbale ümitle bakmak ama bu demi de iyi kullanmak...
314 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
Kitap ,Mustafa Kutlu'nun Yirmi yillik bir süre zarfinda yazdigi gazete yazilarindan hazirlanan seçkilerdir. Öncellikle kitabın her türlü sorunlara değindiği görüyoruz , yirmi yıl önce yazdığı sorunlar halâ devam etmesi de ayrı mevzu. Lafı uzatmadan bu sorunlara gelelim : -İnsanın bedeninin kapitalizmin vitrini haline
Vitrinde Olmak
Vitrinde OlmakMustafa Kutlu · Dergah Yayınları · 2015501 okunma
"Mesele şu, Sorrengail. Umut kaypak, tehlikeli bir şeydir. Dikkatini dağıtır ve kişiyi ait olduğu yerde, olanaklarda tutmak yerine olasılıklara yönlendirir. Seni öldürebilecek şeylere odaklanman gerekiyor, böylece ölmemenin yollarını bulabilirsin."
Böyle söyleyen anne-babalara sormak gerekir: "Siz çocuklarınızı terbiye ederken yükselmeleri için onlara kartal kanatları mı taktınız? Yoksa bu kanatları kökünden mi yoldunuz?" Çocukları büyüyüp oğlanları delikanlı, kızları genç kız olunca, anne-babalar geleceklerine dair pembe hayaller kurarlar. Oğullarını mühendis, doktor, tüccar,
Kişilik depresyon ve erteleme ilişkisi
Mesele şu ki dünya da dışa dönüklerin dünyası, dışa dönük ve bahsettiğim diğer özelliklerdeki insanların sesi her yerde daha çok çıkıyor. Bu insanlar olumsuz fikirlerini daha az düşünerek ve daha kolaylıkla daha sert ve kırıcı biçimlerde dile getiriyorlar; içedönük,nazik,hassas kimseler bu tavırdan ve bulunmak zorunda kaldıkları ortamları bu tavrın el ele geçirmiş olmasından,bu kişilerin baskınlığından çok çekmiş oluyorlar genellikle…
Sayfa 187 - Eksik parçaKitabı okudu
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.