SPOİLER ve kendi düşüncelerim.
1.alıntı
'Kazandıklarımın bir bölümünü kendime saklamaya karar verdiğim zaman zenginliğe giden yolu buldum. Sen de bulacaksın.'
"'Ama kazandıklarımın hepsi zaten benim değil mi?' diye sordum.
"'Hiç de değil,' diye yanıtladı. 'Terziye para ödemiyor mu sun?
_Edebini kaybeden kimse, kötülükten zevk alır.
_Düşünmek, ruhun kendi kendine konuşmasıdır.
_Adaletli olmak herkese eşit davranmak değildir, herkesin durumuna, konumuna göre davranmaktır.
_Arzular ve duygular arabayı çeken iki at, akılsa onları yönlendiren arabacı olmalıdır.
_Müziğin insanı götüreceği yer güzellik sevgisidir.
_Görünen değişiyor,
Yalnızlık bütün mükemmel beyinlerin kaderidir diyor Arthur Schopenhauer. Bunu söylerken, insanın zevklerinin kaynağını dişardan ziyade kendi içinde araması gerektiğini de söylüyor.
Pesimist bir dünya görüşüne sahip olmak olumsuzluk gibi görünse de, kişiyi kötülüklerden koruyucu tarafı da var degil midir sizce?
Dünyada hakimiyet genel olarak kötülüğün, sözde budalalığın değil midir? Kader acımasız, insanlar da zavallı? O zaman bu karamsar düşünürden de alacağımız öğütler yok mudur?
Sanmayın sizi karamsarlığa ve mutsuzluğa sürükleyecek bu kitap. Hayır hayata ve ölüme daha gerçekçi bakmanızı sağlayacaktır.
Mutluluk arayışında da değildir aslında, son tahlilde kendi yalnızlığında ve kendi içindeki mutluluğundadir kendisi. Ölüme methiyeler yazsa da söylemlerinde, yaşamın nasıl yaşanması gerektiğini de gösterecek ve sevdirecektir size.
Kadın kadının düşmanı mıdır? Sorusunun cevabı için dahi mutlaka okunmalı.
Ödülü sonuna kadar haketmiş bu eseri çok kısa sürede bitirmiş olmaktan mutluluk duyuyorum.
Metoforlarla dolu bir hikaye mor etekli kadın...
Mor ve sarı rengin anlamları kitapta geçen karakterlerle uyum içinde olması,yazarın okurlarını etkilemek için böyle bir yola başvurması kitabı özel hale getiren bir nokta.
Belirtmeden geçmek istemedim.
Kadının kadına yaptığını kim kime yapar acaba...
Oysa ki yalnız kendi halinde bir kadındım ben.Hayatımda ki şeklin ve biçimin değişmesi bilmediğim bir el tarafından yoğurulması,farklı bir hal alması tesadüf müdür sizce...
Bilmediğiniz sürece yaşanması gerekiyormuş yaşanmış diyorsunuz fakat gizli bir el ki bu kişinin de kadın olması sapkınlık derecesinde,kıskançlık,güç,beğenilme ve sevilme,takdir görünme hırsı...
Hepsini tüm olumsuz duyguların sentezlendiği bu muazzam hikayeye yer vermeniz gerekiyor.
Uzakdoğu edebiyatına her geçen gün yakınlığımın artması ruhumu zenginleştiriyor.
Sevgiler.
Mor Etekli KadınNatsuko Imamura · Can Yayınları · 2021413 okunma
Medeniyet denildiğinde insanın aklına refah, mutluluk, güç ve en önemlisi gelişmek gelir ama medeniyet o kadar da masum değil. Medeniyet toplumdan topluma değişen ve bir o kadar da bağnaz bir yapıda olmaktadır. Kendinize şu soruyu sormanızı istiyorum; neleri satın aldığımızda hayatımız düzene girebilir veya daha rahat bir yaşam sürebiliriz? Ev
Beni hüzünlendiren bu mu? O zamanlar benliğimi dolduran ve hayatı, asla ve asla gerçekleşemeyecek bir vaade dönüştüren o hırs ve inanç mı? Bazen aynı hırs ve inancı çocukların ve yeniyetmelerin yüzünde de görürüm ve onlara, tıpkı kendi geçmişimi düşündüğüm zaman kapıldığım hüzünle bakarım. Bu hüzün, hüzün dediğimiz şeyin ta kendisi midir yoksa? Anılardaki mutluluk bir durumdan değil, gerçekleşmemiş bir vaadden kaynaklandığı için, geçmişe bakarken güzel anılarımızın dağıldığını görüp de kapıldığımız hüzün müdür bu?
(spoiler içerebilir)
" İnsan mutlağın varlığını duyumsayıp evrenin gizini taşıyorsa eğer, ne yaptıklarını bilmeden saati gelince birbirine saldıran insan sürülerinin peşinden sürüklenerek yaşayabilir mi? "
Balzac ismini duyduğumuzda birçoğumuzun aklına tasvirler, uzun betimlemeler gelir. Bu tasvirler bazıları tarafından sıkıcı,
Birkaç konu üzerinde biraz düşünelim bakalım ;
~Özgür Olmak- Olmamak
Sizce özgürlük nedir? Özgürlük sınırsız bir şekilde istediklerimizi yapmak demek midir? İşe öncelikle özgürlüğün tanımını yapmakla başlayalım. Özgürlük; insanın, her türlü dış etkiden bağımsız olarak kendi istencine, kendi düşüncesine göre karar vermesi durumudur. Ama günümüzde
Bir bilim kurgu klasiği olan Cesur Yeni Dünya 1932'de yazılmış olmasına rağmen bence şu yaşadığımız dönemi ve geleceği anlatıyor. Bu nasıl bir geleceği ön görme yetisi, nasıl bir tahmin yeteneği hayretler içerisindeyim. Kurmaca bir evren yaratıp bu denli geleceği anlatmak bilim kurgu alanında bir yetenek. Bu kurmaca dünya tamamen mekanik tatminkarlık içeren bana sahte mutluluğun dünyası.
Kuluçka ve Şartlandırma Merkezi'ndeki müdür şöyle bir şey söylüyor: “Mutluluk ve erdemin sırrıdır; yapmak zorunda olduğun şeyi sevmek. Tüm şartlandırmaların amacı budur: İnsanlar, kaçınılmaz toplumsal yazgılarını sevdirmek." Sizce korkunç bir şey değil midir insanın yapmak zorunda olduğunu yine sevmek zorunda olması? Ait olduğunuz sınıf topluluğuna göre seveceğiniz şeyleri bir başkası belirliyor; ürpertici.
•”Ama Tanrı değişmez ki."
"İnsanlar değişir ama."
•Araştırılması gereken bir bilgi: Kitaptaki dünya denetçisi karakterinin ismi Mustafa Mond ve karakterdeki "Mustafa" isminin Mustafa Kemal Atatürk'ten geldiği iddia ediliyormuş. Bu durumun doğruluğunu veya kaynağını merak ediyorum bende araştıracağım.
Cehaletin mutluluk olması hususu hakkında ne düşünüyorsunuz?
Evvela şu gönderiye göz atın -> #74389645
Gerçeklerin acı olmadığını, acı olan asıl şeyin gerçeklerle yüzleştiğimizde ortaya çıkacak olan inanç boşluğunun vereceği dayanılmaz sarsıntı olduğunu düşünüyorum.
Bugüne kadar süregelmiş doğrularımızın